Geçmiş yıllarda, ilk baskı ya da sahaflık kitapları biriktirme huyum vardı. Bu yolla biriktirdiğim epey kitabım da olmuştu ama sonra dağıldı bu koleksiyonum. İçlerinden biri kalmış nasılsa. Ünlü şairimiz Ümit Yaşar Oğuzcan ile yazar Tarık Dursun K’nın birlikte oluşturdukları Şiirimizde Ölüm. Büyük Türk Şiiri antoloji serisinin ikinci kitabı olarak Ümit Yaşar Yayınları yayınlamış kitabı.
İlk şiirler ünlü şairimiz Yahya Kemal Beyatlı’dan.
Sonbahar hep hüzünlendirir şairleri. Güzdür, hazandır, hüzün aylarıdır ve şiire yansıması doğaldır.
Yahya Kemal de
“Ölüm asude birbahar ülkesidir her rinde
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter”
diyor Rindlerin Ölümü’nde
Sonbahar adlı şiirinde daha yalındır ölüm teması.
“Fani ömür biter, bir uzun sonbahar olur.”
Bir yoksul ölümü anlatır Ahmet Kutsi Tecer.
“Soınra koş terlikle haber vermeye
Kiracım bu sabah can verdi diye
Üç beş kişi duysun ve belediye
Beni kaldırmaya gelsin odamdan.”
Ölüm canlı hayatın bir parçası. Dikkat ederseniz insan yaşlandıkça çevresinde kalanlardan daha çok olmaya başlar göçüp gidenler. Bir çok şey ölümü hatırlatır insana. Dışa vurmayız ölüm bahsinde içimizden geçenleri ama şair dışa vurur hissettiklerini. Cahit Sıtkı Tarancı da dışa vurmuş şu dizeleriyle:
“Öldük, ölümden bir şeyler umarak
bir büyük boşlukta bozuldu büyü
nasıl hatırlamazsın o türküyü
gök parçası, dal demeti, kuş tüyü
Alıştığımız bir şeydi yaşamak.”
1961 yılında yayınlanan antolojide onlarca şairin doğum tarihleri yazılı, ölüm tarihleri boş. Oysa bugün büyük çoğunluğu artık hayatta değiller. Orhan Seyfi, Faruk Nafiz, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Kutsi Tecer, Asaf Halet Çelebi, Ahmet Muhip Dranas gibi. Kimi şairlerimiz de çok genç yaşta göçüp gitmişler. Ziya Osman Saba, Cahit Sıtkı Tarancı, Orhan Veli, Rüştü Onur, Muzaffer Tayyip Uslu gibi.
Tam 57 şairimizin ölüm temalı yer almış kitapta. Bugün çoğu hayatta değil. Benim merak ettiğim şu: Günümüz insanı bu şairlerden kaçını biliyor? Ya üniversite gençliği?
Neyse.
“Ölüm insan içindir”, Turgut Uyar’ın dediği gibi.