Sizler hey sekülerler !
Siz realistler, rasyonel takılanlar !
Sizler Düşler Ülkesi'nin kuşlarını bilmezsiniz !
Kelebek kanadından daha zarif,
Tavus kuşundan daha görkemli kanatları vardır
O muhteşem kanatlarıyla gökyüzünü yoğururlar
Onlar yavrularını yumurtadan çıkarmaz,
Onlar yavrularını doğururlar.
Ve o kuşlar
Benim şair yüreğimden havalanırlar
Şiir sevmeyen, şiir okumayan, şiirden uzak yaşayan insanların arasında yaşamak yoruyor bazen beni. Dilini bilmediğim bir ülkede yaşıyormuşum gibi hissediyorum kendimi. Bir mısra duyduğumda günlerce etkisini gönlümün derinliklerinde saklarken, yazdığım bir şiiri okuyacak adam bulamamanın hüznünü yaşıyorum çoğu kez.
Günlük siyasetten konuşmayı, paradan puldan söz etmeyi sevmiyorum. Hatta çok sevdiğim ve çocukluktan beri gönül verdiğim Fenerbahçe üzerinden futbol konuşmaya bile en fazla yarım saat katlanabiliyorum. Elbette konuşulacak çok ciddi konular var, televizyon ekranlarından akıtılan masumların kanı, hakim güçlerin zulmü, açlık, sömürü... Ama bu konuları da konuşmuyor zaten insanlar. Ciddi anlamda ülke ve inanç konularına girmiyorlar. Bu konulara giriş noktaları bile, ya bir cemaat üzerinden oluyor ya da gönül verdikleri parti üzerinden. Varsa yoksa iş güç, para pul. O güzel hadisin yarısına inanmışlar sanki "hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya sarılıyor"lar. Oysa yarın öle de biliriz.
Hele romantizme ayıracak hiç zamanları yok. Eşlerinden şikayet edip duruyorlar. Sorsan birine: "En son ne zaman evine çiçek götürdün?" diye verecek cevabı çok uzun zamanı kapsar. Değer vermedikleri insandan değer bulma gafletinde bir ömür yaşanıyor günümüzde. Flört yıllarında yapmacık romantizmlerle okunan parça parça şiirlerin dışında, evlendikten sonra eşinin kulağına bir mısra bile fısıldamayan adamlar, hanımların kendilerine bakmadığından, kadınlıklarını unuttuklarından dem vuruyorlar. Bu dünyada şiir diye, çiçek diye, mum ışığında yemek diye bir şey var, haberiniz var mı? Sürekli gerçeklerde yaşarsanız yorulursunuz, eskirsiniz, eskitirsiniz. Biraz da hayal kurmayı deneyin, ortak rüyalara, birlikte düşlere dalın, bakalım ondan sonra hayat nasıl olacak?
Diyeceksiniz ki "Bekara karı boşamak kolay" Hayır arkadaş sen elindeki nimetin kıymetini bilmiyorsun. Benim söylemek istediğim bu. Hayatını ciddiye almak istiyorsan, bu hayatın tek boyutlu olmadığını gör. Dünyaya saplanıp kalma. Çevir başını, güneşin doğuşunu, batışını seyret, karın, yağmurun yağışına bak, gökkuşağının renklerini gör, bir çiçeğin açışına tanıklık et. Bir şöminenin karşısına eşinle birlikte otur, ağaçlıklı bir yolu onunla yürü, tut elinden mehtabı beraber seyredin. Bazen yemeğin lezzeti yeterli olmaz, onu süslemek gerekir, servis ederken özenmek icap eder.
Mevlana: "bir sözü söylemek için iki kişi lazımdır, bir söyleyen, bir de anlayan" der elbette eşlerinizin de bunlardan zevk alması, bunları anlaması gerekir. Ama atalarımızın güzel bir sözü var, teşbihte hata olmaz, "at sahibine göre eşinir" derler. Sizler hele bir yola çıkın, Köroğlu'nu gören Ayvaz peşinize takılacaktır.
Yazının başında şiirden uzak olanlardan şikayet ettim sonra karı koca meselesine girdim belki, ama bu bir konu dışına çıkma olarak algılanmasın lütfen, zira bizde her şey aile ile ayakta durur. Eğer ailede olan bu eksikliği kaldırabilirsek, hayal kurmayı öğrenen, gökyüzüne bakmayı bilen insanları temin edebiliriz. Pek tabiidir ki o zaman şiir de toplumda ki yerini alacaktır. Bizler saraydaki sultanından, dağdaki çobanına kadar şair olan bir milletin çocuklarıyız. Şiiri hayatımıza aldığımızda, inanıyorum ki, eski şaşaalı günlerimiz de geri gelecektir.
Şiir dedik, şiirle başladık, yine bir şiirle bitirelim. Sevgiyle kalın
HABERİN OLSUN
Derdini söyledim sanırken bu dil
Ele türkü oldun haberin olsun
Ağladı gözlerim, ıslandı mendil
Sele türkü oldun haberin olsun
Döktüm de içimi giryana verdim
Açık ettim gamı üryana verdim
Savurdum sözü dört bir yana verdim
Yele türkü oldun haberin olsun
Her nağmesinde bir yürek tutuştu
Ne kalp teskin oldu, ne iç yatıştı
Benim hicranımla bülbül ötüştü
Güle türkü oldun haberin olsun
İçimde koptu bu vaveyla dedim
Her cevrini saydım sırayla dedim
Beni mecnun etti o Leyla dedim
Çöle türkü oldun haberin olsun
Beni koyup giden kısrağım oldun
Bağrımı kanatan mızrağım oldun
Uzun havam oldun, bozlağım oldun
Hele türkü oldun haberin olsun
Duyurdum alemde her bir gezene
Saçın savurana, gözün süzene
Çağırdı aşıklar, vurdu tezene
Tele türkü oldun haberin olsun
Hasani'yim gülüm terledim yaktım
Kara gökler gibi gürledim yaktım
Şu gönül yöremden derledim yaktım
Dile türkü oldun haberin olsun