Bugünün en önemli sorunlarından biri de bu: Projesizlik…
Etrafta ne çok eleştirmen var oysa…
Herkesin eleştiri kabiliyeti(!) çok keskin…
Meslek erbabından daha uzmanız hepimiz…
O doktordan, o mimardan, o veterinerden, o öğretmenden, o avukat ya da hâkimden, o şairden, o hoca efendiden, o belediye başkanından, o esnaftan, o muhasebeciden, o muhtardan, o hemşireden…
Her ne ise; kim meslek erbabı ise, erbabı olmayan ‘eleştirmenliği’ elinden bırakmıyor.
Tuğladan anlamayan inşaatı tarif ediyor, çiçeği bilmeyen park projesi çıkarıyor, eğitimden anlamayan öğretmenliğe soyunuyor!
Geldiğimiz yer burası.
***
Eleştirmeyen bir toplumda yaşamayı elbette istemem.
Lakin herkes bir diğerini eleştirirken, kendisine toz kondurmuyorsa burada bir problem var demektir.
Bir de esas olan; eleştirmekten ziyade toplum yararına bir proje ortaya koymak olmalı değil midir?
Ters giden şeyle ilgili sağda solda konuşmaktansa, iş görülmesini sağlayacak yolu açmak kimin umurunda?
Şimdiki halimiz şu: Şikayet çok, proje yok!
***
Önceki gün TİMAV ile Necmettin Erbakan Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği Çalıştay’ın sonuç bildirgesi açıklandı.
Türkiye’de Yüksek Din Öğretimi Çalıştayı’nda, din eğitimi veren bölümlerde kalitenin artırılması konusu uzmanlarınca masaya yatırılmış.
Ve Çalıştay sonucunda bir takım kararlara varılmış.
Şimdi TİMAV’ın paydaşlarıyla yaptığı bu çalışmayı görmezden gelebilir miyiz?
Bence gelemeyiz!
***
Yüksek din öğretiminde programlar ve bölümler, programların ders saatleri ve içerikler, yeni gelişmeler ışığında akademik yapılanma, mezunların istihdam sorunları ve paydaşların yeterlilik talepleri bu Çalıştay’da masaya yatırılıyor.
Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden 100’ün üzerinde akademisyen bu toplantıya iştirak ediyor.
Doç. Dr. Muhiddin Okumuşlar, “Yapılan müzakereler sonucunda yüksek din öğretimi yapan ilahiyat ve benzeri fakülteler için önümüzdeki dönemde bir anlamda yol haritası olacak ölçekte sonuçlar elde edildi” diyor.
İnşallah bu ifade yerini bulur.
Gayretler meyve verir.
***
TİMAV Genel Başkanı dostumuz Ecevit Öksüz’ün “Türkiye’de din öğretimi adına değil gençlerimiz, geleceğimiz ve insanlığımız adına önemli buluyorum” sözleri de işin doğrusunu okumamızı sağlıyor.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker’in işaretini ise müsaadenizle yazının son sözü olarak kullanmak istiyorum: Donanımlı din adamı yetiştirip, yetişmiş bu insanları dünyanın dört bir tarafına yönlendirmediğimiz sürece insanlığın barış ve huzuruna katkı sağlayamayız.