Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili referandum yapıldı ve milletimizin onayını alarak yürürlüğe girdi.
Böylece TC tarihinin en büyük sistem değişikliği gerçekleşti ve parlamenter sistem terkedilerek Başkanlık sistemine geçilmiş oldu.
Referandumla ilgili bilhassa sosyal medyada çok sayıda yorumlar yapıldı. Bunlardan birçoğu MHP yi suçlayıcı şekilde idi. Neymiş? MHP den hiç Evet oyu gelmemiş.
Sonuçları iyi tahlil ettiğimiz zaman şunları rahatlıkla görebiliriz.
1-Konya dahil bir çok yerde Evet oyları, Ak Parti’nin 1 Kasım’da aldığı oy oranının altında kalmıştır. Bu durum, Ak Parti’den ciddi oranda oy kaybı yaşandığını ortaya koymaktadır ki, yüzde olarak 5-6 gibi olması kuvvetle muhtemeldir.
Buna Abdullah Gül, Bülent Arınç gibi önemli isimlerin tavırları ile FETÖ soruşturmasında tutuklanan ve gözaltına alınanların çevreleri etkili olmuştur.
2-MHP den hiç gelmemişse en az % 2-3 oranında bir oy her ihtimalde gelmiştir. Bu bile tek başına evet çıkması için yeterli olmuştur. MHP’de yaşanan fazla miktardaki fireyi son gün ortaya atılan eyalet tartışmalarında aramak gerekir.
Unutulmamalıdır ki, bu referandumun gündeme gelmesini sağlayan Devlet Bahçeli’dir. Bahçeli’nin o çıkışı olmamış olsa idi, bugün bu referandum yapılmamış olacaktı. Dahası MHP’den hiç oy gelmemiş olsa idi, Evet çıkmayacaktı.
3-Güneydoğu’da HDP nin etkisinden kurtulan önemli miktarda halk kesimi Evet oyu vermiştir. Bunda da HÜDA PAR’ın etkisi büyük olmuştur.
4-BBP si ile her ne kadar hayır diyeceğini açıklamış olsa bile SP’ nin tabanından da büyük oranda Evet gelmiştir. Zira Fatih Erbakan ve çevresi ile eski Milli Görüşçü milletvekilleri ve Milli Görüş gençliği evet diyeceklerini deklare etmişlerdi.
Gelen evet oylarını topladığımız zaman nereden bakarsanız bakın en az % 6 -7 gibi bir oy oranına tekabül etmektedir ki, bu oylar AK Parti’den giden oyları karşılamaya ve Evet çıkmasına yeterli olmuştur.
Evet oylarının %51.4 de kalmasında da büyük bir hikmet vardır.
Rabbimiz, yeni sistemi Türkiye’ye lütfetmiştir ama, buna hayır diyen % 48.6 gibi büyük bir kesimi de unutmamamız ve yok saymamamız gerektiğini ve dışlayıcı değil kucaklayıcı olmamızı da ikaz etmiştir.
*** *** ***
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden sonra şimdi sırada idam ve AB üyeliği ile ilgili referandum var.
Bilindiği gibi, bilhassa 15 Temmuz ihanet girişiminden sonra, idam, milletimizin gündeminde önemli bir yer işgal etti. Öyle ki Cumhurbaşkanımız gittiği her yerde İDAM, İDAM sloganları ile karşılandı.
Cumhurbaşkanımızda bu sloganlara, “şayet Mecliste kabul edilirse ben onaylarım” diye fikrini açıkça ilan etti.
Daha sonra gündeme gelen referandum sürecinde, Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye gerçek bakışını öğrenmiş olduk.
Açıkça PKK ve FETÖ ile birlikte hareket eden Avrupa ülkeleri, Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ını ülkelerine sokmadılar ve Bakanlarımızı konuşturmadılar.
Ve her defasında “şayet referandumdan evet çıkarsa sizi AB’ye almayız” diye tehditler savurdular.
Evet çıktı, şimdi ne yapacaklarsa yapsınlar da görelim bakalım.
Şunu bilsinler ki, artık Türkiye’nin AB ye girip girmemesine onlar değil biz karar vereceğiz, Türkiye karar verecek.
Cumhurbaşkanımız, “idam Meclisten geçerse ben onaylarım” diyor ya…
İdam, gerekli çoğunluğu alarak Meclisten geçse bile, Türk Milletinin karar vermesi sağlanmalı, Cumhurbaşkanımız konuyu referanduma götürmelidir.
Böylece dış dünya idamın yüzde kaç oyla kabul edildiğini görecektir. İdam halkoyuna sunulursa, ben inanıyorum ki, CHP karşı çıksa bile en az % 80 kabul oyu alacaktır.
AB üyeliği de aynı şekilde halkoyuna sunulmalıdır.
Batı ülkelerinin son yaptığı Türkiye düşmanlığını dışa vuran tavırları sebebiyle, AB üyeliği de Türk halkı tarafından inanıyorum ki reddedilecektir.
Artık Türkiye eski Türkiye değildir. Yeni Türkiye’nin sesi daha gür çıkacaktır. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.