Sinan Aygün Demirel’in yeni yüzü mü?
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel “bir öyle bir böyle” konuşma konusunda Türkiye’de ilk akla gelen kişilerden birisidir. 2002’de “Başörtüsü yasağı mantıksız, hakkınızı arayın.” diyen Demirel aynı konuda 4 yıl sonra “Başı bağlı okumak isteyen Arabistan'a gitsin!” diyebilmiştir. Başörtüsü yasağı Konya Selçuk Üniversitesi’nde uygulandığı sıralarda Demirel üniversiteyi ziyaret etmiş, orada öğrencilerin “alkışla protestosuyla karşılaşmış” ancak protesto edilmiyormuş gibi şapkasıyla eylemcileri selamlamış, “Gelişimi takdir ettiğiniz için teşekkürler!” şeklinde anlaşılmaya müsait bir vücut dili kullanmıştı. 1998 yılında Beethoven\'ın 9. Senfoni\'sini dinledikten sonra sahneye çıkıp “İşte çağdaş Türkiye!” diyerek 28 Şubat\'ta tuttuğu safı daha da sıklaştıran Demirel’i cumhurbaşkanlığının sona erdiği günün ertesinde bir gazeteci evinde ziyaret etmiş ve “Ne hissediyorsunuz?” sorusunu yöneltmişti. Demirel de, “Tekrar ezan sesiyle uyanmak güzel!” mealinde bir cümle kurmuştu.
Şimdi o perdenin gerisinde duruyor ancak “Gel Demokrat Parti’nin başına geç!” diyecek kadar güvendiği (Aydın Doğan gibi Kelkit'li) Sinan Aygün, Demokrat Parti sürecinde "Ben mezara kadar buradayım." dese de sağda bir birlik oluşturmaya çalışan partide sadece 9 gün kalmıştı. Aygün, Ergenekon Soruşturması kapsamında gözaltına alındığında da gazetecilerin gözaltı nedenini sorması üzerine "Atatürk'ü sevmekle suçlanıyorum. " demişti. O şimdi –Mahmut Övür’ün ifadesiyle- Demirel kontenjanından CHP milletvekili.
Aygün’ün Demirel’e benzer bir kişilik olduğunun izini Zaman Gazetesi’nden Nuriye Akman’a verdiği uzun bir röportajda sürelim. Karşımızda makam odasında bile Kur'an-ı Kerim dağıtan ve 5 vakit namaz kılan bir portre var. Dört beş kez Kur'an’ı baştan sona okumuş. Kendisi hem anayasaya hem Kur'an’a uyarak yaşıyor. Ama illa ki tercih yapacaksa Allah'ın kelamı onun için bütün kelamlardan üstün. Örneğin Allah'ın kelamında içki haram. Anayasada “İçki haramdır!” diye bir şey yazmıyor. O zaman Allah'ın kelamının daha doğru olduğuna inandığı için içki içmiyor. Aygün hacca gittiği tarih olan 21 Mart 1995’ten beri içmiyormuş.
Aygün faiz de almıyor ama geçineceği kadar (yaklaşık elli-yüz milyar) parasını bankada tutuyor. Ona da faiz almıyor. Alsa ayda 500 lira para alacak. Niye kirletsin onu almıyor. Tefeciliğin kötü ve pis bir iş olduğuna karar vermiş. Ticaretten hiç zarar etmemiş ama faktoring (tefecilik) şirketinden ise kârlı çıktığı vaki değilmiş. Bunun üzerine şirketini çok teklif olmasına rağmen, devretmeyip kapatmış.
Hacca gitmeden önce bir arkadaşının teklifi üzerine her şeye çok meraklı (!) olduğundan bir de Mason olmak istemiş. İlk talebi geri çevrilirken iki yıl sonra adam olduğu için (?) kabul etmişler. İnsan merak ediyor, 4-5 kez okuduğu ve gelene gidene hediye ettiği Kur'an ve 5 vakit namaz niçin onu bir cemaate yöneltmiyor da ondaki merak duygusu daha baskın geliyor ve reddedilmenin ardından bir daha –hedefi artık ifşa olmuş- Mason locasına girmeye çalışıyor?
Akman soruyor: “Masonluk ilkelerine inanmayan birini alırlar mı sırf merakını tatmin etsin diye?” Aygün cevaplıyor: “İnanmıyorum demedim ki.” Akman hemen çelişkiyi “Yalan söylediniz öyleyse.” diye yakalasa da Demirel’in talebesi civa gibi, “Yalan da söylemedim. Kardeşlik, dostluk okuduğum kadarıyla, bunların derdi.” diye kendince sıyrılıyor. Aygün Masonluk kabul töreninde, “Orada bir kağıt. Buraya niye giriyorsun? Ne yapacaksın? Böyle sorular soruyor. Ben de yazdım.” diyor. Şöyle yazmış: “Burada çok sevdiğim dostlarım var (Birisi Demirel mi acaba?). Onları sevdiğim için burası iyi bir yerdir, diye girdim.” Aygün’ün söylediklerinden anlaşılıyor ki sadece “meraktan” değil, Mason Locasının “iyi bir yer olduğunu düşündüğünden” locaya girmiş.
Peki, Aygün’ün söylediği hiç mi doğru bir şey yok. Olmaz olur mu? Bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir. İşte Akman’ın sorusuna Aygün’ün cevabı:
-Darbeciler sizden hiç yardım almadılar mı?
-Benim darbe ile ne işim var? Kim darbeye teşebbüs ettiyse Allah belasını versin.
-Allah Ergenekon'un da belasını versin mi?
-Versin.
Kur'an okuyan, dağıtan hacca giden yeni CHP’li Aygün’ün tercihi seve seve ve hiç düşünmeksizin AK Parti iktidarı yerine MHP-CHP koalisyonundan yana. Okuduğu Kur'an boğazından geçmiş midir yoksa dilinden öteye gidememiş midir, siz karar verin!