Siyaset, Sivil Toplum ve Medya Buluşması
Artık bir gelenek halini alan, Türkiye dışındaki Türkçe süreli yayınlar sempozyumu geçtiğimiz hafta sonu tekrar Amsterdam’da gerçekleştirildi. Başladığı ilk organizasyondan itibaren Türkiye Cumhuriyeti Lahey büyükelçiliği tarafından açılışı yapılan süreli yayınlar sempozyumunda gelenek bu yıl da devam etti. Baki İlkin, Aydan Karahan, Tacan İldem’den sonra sözkonusu etkinliğin son açılışı şimdiki büyükelçimiz sayın Selahattin Alpar’a nasip oldu.
Yine bu etkinliği baştan beri destekleyen TİKA (Türk İşbirliĝi ve Kalkınma Ajansı) bu yıl da etkinliğe göndermiş olduğu delege ile temsil edildi.
Türkçe süreli yayınlar sempozyumu kelimenin tam manasıyla ‘sürdürülebilir’ bir etkinlik halini aldı. Bu kavramı hak etmek kolay olmadı elbette. Tam altı yıldır onüç ayrı ülkeden Türkçe yazanlar, sivil toplum örgütleri ve son olarak Türk kökenli siyaset temsilcilerinin katılmasıyla üçlü takım kurulmuş oldu : Siyaset, sivil toplum ve medya…
Sempozyumun içeriği ve programla ilgili geniş bilgiyi bu gazetenin diğer sayfalarında okuyabilceksiniz. Ancak sempozyumun farklı yönleri ve bilinmeyen gücü işte bu satırlar arasında ifade edilmeye çalışılacak.
Her şeyden önce sempozyumun her yıl farklı bir konuyu tartışma konusu olarak belirlemesi ve sempzoyum amaç grubu bu yöne yönetlemesi başlı başına bir başarıdır. Hem de, son yapılan sempozyum temalarına bakılırsa artık Avrupalı Türklerin orta sınfının kendilerini bir ifadesi olarak görülebilir sempozyum.
Geçen yıl, Birleşmiş Milletelerin de üzerinde özenle durduğu ‘Milenyum Hedefeleri 2015’ teması seçilmişti. Bu yıl ise “50. Kuruluş Yıldönümünde Avrupa Birliği, Türkler ve Siyasi Katılım” konusu seçildi.
Bu bize şunu ifade ediyor. Avrupa Türk orta sınıfı içinde yaşadıkları ülkelerin gerçeklerini, gündemini okumaya çalışıyor ve bu yönde sorumluluk almak istiyor. Dünyanın tartıştığı temaları ve sorunları kendilerinin de sorunları olarak görüyorlar.
Nitekim geçtiğimiz hafta sonu Amsterdam’da nerdeyse onbeş saate varan sempozyum ve devamında canlı televizyon yayınında katılımcıların ortak ve olgun tavırları “Avrupa Türk Orta Sınıfı”nın doğuduğunu gösteriyordu.
Katılımcılar bir taraftan kırk, elli yıllık Avrupa serüvenimizin tekrar gözden geçirilmesi ve yapılacakların varolandan farklı ele alınmasını savunuyorlardı. Hatta Ankara veya Türkiye ile ilişkilerin de tekrar gözden geçirilmesi ve değişmesini salık veriyorlardı...
Sempozyum’da göze çarpan bir başka özellik ise siyasetci, sivil toplum ve medya temsilcilerinin biraraya gelmiş olmasıydı. Bu üçlü Avrupa’daki insanımızın meselelerinde adeta ortak hareket etmeye ve birbirini tamamlamaya biyetleniyordu. Birbirlerine köstek yerine destek anlayışının gelmesini savunanlar fazlalıktaydı. Aralarına kuracakları sağlıklı bir ağ çalışmasıyla hem herbiri kendi alanlarında başarılı olacaklar hem toplumsal meselelerde ortak hareket etme davranışı sergilecekti.
Sivil Toplum Örgütlerimiz fonksiyonlarını yeniden gözden geçirecekler. Değişen şartlara göre hedeflerini ve misyonalrını belirleyecekler. Belirli alanlarda daha uzmanlaşmış olacaklar. İçinde yaşadıkları sivil kuruluşlarla ortak harekete etmeyi öğrenecekeler, onların bilgi ve tecrübesinden faydalanacaklar.
Siyasetteki temsilcilerimiz kendilerini destekleyen kitle ile sadece seçim zamanlarında değil aynı zamanda üç yıl dört yıl seçmenleri ve mensup olduğu kitleyle hemhal olacaklar. Kitle de siyasetciyi poltika arenasında yalnız bırakmıyacak. Siyasi katılımın tam anlamıyla örneğini sergleyecekler.
Medya temsilcilerimiz yapacakları yayınlarda yukarıdaki aktörlerin tüm etkinliklerini geniş kitlelere aktaracaklar ve aydınlanma ve bilinçlenme sürecinde çok ciddi rol oynayacaklar.
Kısacası Sivil Toplum Örgütleri, siyasetteki temsilcilerimiz ve medya el ele vererek insanımızın ve insanlığın çıkarları doğrultusunda ortak çalışacaklar.
İşte Altıncı Avrupa Türkçe Süreli Yayınlar Sempozyumunun soyut amaçlarına bir tanesi yukarıda izah edilen tabloya ulaşabilmektir. Sempozyumda biraraya gelen sınırlı sayıdaki insan bu düşünceleri bölgelerine döndüklerinde onbinlere belki yüzbinlere iletecektir. Ve her geçen gün aratarak devam edecek olan sayıda Avrupa genelinde oluşturulacak bir ağ tüm insanlığın çıkarları için mobilize edilebilecek hale gelecektir. Bu hedefin gerçekleşmesi için alınan ve sempozyum kararları arasında yayınlanan şu teklif oldukca manidardır: ‘Avrupa genelinde Türk kökenli siyasetcilere destek vermek amacı ile vatandaşlık, insan hakları ve demokratik deĝerler etrafında ortak bir politik söylemin oluşması yönünde Kopenhagen, Berlin, Paris, Strasburg, Ankara gibi merkezlerde çeşitli çalışmalar yapmak’.
Evet bu karar bize Avrupa Türk orta sınıfının büyük düşündüğünün en somut göstergesidir.
Yolları açık olsun.