Siyasette “Ağıbeyi” veya “Ağabeyi” olma…
Ali AKGÜL
Siyasette “Ağıbeyi” veya “Ağabeyi” olma… Sorunlarla karşılaşıldığında sırtını yaslayacak birileri ya da her türlü fiilleriyle yılan gibi sokup zehir verenler... İç dünyamda ciddi bir istişare yaptıktan sonra bu iki kelimeyi yazı başlığı yapmaya karar verdim. Benim öğrendiğim gazetecilik mesleğinde başlığı bulduktan sonra, “bedel” ödeme uğruna “ricat” yapılmaz… “Diz üstü yaşamaktansa, ayakta ölmeyi yeğ tutmak”, ilkeli, karakterli insanların edindiği ortak şiardır. Bu; rızkın insandan geldiğine inanmak için “yalakalık” sınırı tanımayan bir “kelp” veya “enik” gibi yaşamayı reddeden ve duruşuyla şerefli bir hayatı tercih eden insanların yaşama biçimidir. Bozkırlarda, görüntüsünü, itibarını, gerçek insani değerlerin önünde tutan bildik ruh kemirgenlerine bunu aşılamak, bırakın aşılamayı açıklamak bile oldukça güç bir işken, aşılanmaya verecekleri tepkiyi tahmin etmek hiçte zor değil. Engelli bedenimizin boyu 1.67 cm, ağırlığı 70 kilogram. Elhamdülillah “hırsız” değiliz. Bir fani olarak bir takım kusurlarımız mutlaka olmuştur. Ama “ağabey”leri “ağıbeyleri”nden ayırma adına, olanaklarımız çerçevesinde “Bozkırları” bilgilendirme uğruna “huysuz”luğu şeref kürsüsü kabul ederiz.
***
Tam bu noktada aklıma William Davis’in itibar ve karakter çözümlemesi geliyor.
İtibarı, içinde yaşadığın ortam; karakteri inandığın doğrularlar belirler…
İtibar, sandığın şeydir; karakter, olduğun şey…
İtibar, fotoğraftır, karakter ise yüz…
İtibar, dışardan gelir; karakter içeriden…
İtibar, bir topluma girdiğinde sahip olduğundur…
Karakter, giderken elinde olandır…
İtibarın, bir anda olur; karakterin ömür boyunca…
İtibar, mantar gibi büyür, karakter sonsuza kadar sürer…
İtibar, zengin veya fakir yapar; karakter ise mutlu veya mutsuz…
İtibar, insanların mezar taşına kazıdıklarıdır…
Karakter, meleklerin Allah(c.c.) huzurunda söyledikleri…
***
İnsanın bazen sesini duyurabilmesi için susması gerekir. Bu coğrafyada yaşayan tüm “ağabey”ler, “ağıbeyleri”ni iyi bilir. Burada “Bozkırların”ın ve toplumun sorunlarını irdelemeye çalışıyoruz. Yazılarımızda muhatap seçtiğimiz birey veya kurumlarla kişisel husumetimiz yok. Ama, şimdilerde sağlık sorunları yüzünden pasif kaldığım mesleğimde çıraklıktan bugünkü aşamama kadar çok “ağıbeyi” gördüm. Kendilerini “ağabey” kılığına sokan bu tiplere “Bozkırlar”ın her köşesinde rastlarsınız.
Haksızlıklar karşısında susarsanız, sorun yok.
Ya susmazsanız?
İşte o zaman adınız “huysuz”a çıkarılır.
Ya da, ekonomik sorunlar veya canınızın bir parçası kabul ettiğiniz dostlarınızın, kendinize aile büyüğü kabul ettiğiniz gerçek “ağabeylerin” ufkunu daraltmamak, geleceklerini karartmamak, projelerine engel olmamak uğruna susarsınız.
Heyy, siz “ağıbeyleri” şunu beyninizin bir bölümüne kazıyın !…
Biz, “Bozkırlar”da beraber yaşıyoruz.
Beraber yaşamamın sorumluluklarını taşıyoruz.
Unutulmasın ki, can sıkmanın sırrı, her şeyi anlatmaktır.
Şimdilik bir şey anlatmıyoruz.
Ama, eğer “gemileri yakar” anlatmaya başlarsak “ağıbeyleri”ni, (girdiği ortamı zehirleyenleri) ve onların “akılbeyleri”ni de siler geçeriz.
***
22 Temmuz seçim sonuçları ortada. Ak Parti’ye millet yeniden ülkeyi yönetme görevi verdi. Konyalının yüzde 65.16’sının yani 652 bin 550’sinin 13 milletvekili verdiği siyasi kadroları alkışlamaktan bile utanan “ağabey” kılıklı “ağıbeyleri” var. Ak Parti’nin İl Başkanı Faruk Dügen ağabeye ve yakın çalışma arkadaşları olan A Takımı’na yeniden başarılar dilerken, TBMM’de başta Cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere ülkenin temel sorunlarında 367 sorunu çıkartmayacağını açıklayan MHP lideri Devlet Bahçeli’ye de bir seçmen ve yazar olarak teşekkürlerimi sunarım. TBMM’de millet adına iktidar olmak ne kadar şerefli bir görev ise muhalefet görevi de aynı ölçüde şerefli ve kutsaldır. Ülkemizin bu günlerde her alanda, her kulvarda, her sektörde “ağabeylere” ihtiyacı var. 2023 yılına hazırlanan Türkiye’de, milletin geleceği için lütfen “ağabey” olun.
Dün akşam Ak Parti’ye 652 bin 550 oyla 13 milletvekili kazandıran 31 ilçenin parti teşkilatlarına, il örgütünün teşekkür yemeği vardı. Bera Otel’de verilen bu yemekte bunaltıcı sıcaklarda “Ampul”un ışığını güçlendirmek için Konya Ovası’nı hallaç pamuğu gibi atan yüzleri güneşten yanan insanların mutlulukları görülmeye değerdi. Masalarda Prof. Dr. Sami Güçlü’nün TBMM başkanlığına gelmesi, Hasan Angı, Mustafa Kabakçı veya Hüsnü Tuna vekillerden bir veya ikisinin yeni kurulacak hükümette bakan olması, diğer milletvekillerimizin bazılarının komisyon başkanlıkları, parti grubunda etkin görevler üstlenmesi sohbetlerin ana konusuydu.
Bu vefakâr insanlara yeni bir hedef belirlendi.
Neydi bu hedef?
Önümüzdeki yerel seçimlerde aynı başarıyı artırarak tekrarlamak.
Bana göre, KÖYDES projeleriyle başta Konya olmak üzere ülke genelinde kırsal kesimi ihya eden AK Parti kadroları, BELDES projeleriyle yerel yönetimlerde de patlama yapacak.
“Ağabeyi” siyaseti, “ağıbeyi” siyasetini yeniden sandıklara gömecek. Çünkü.görünen köy, kılavuz istemiyor…