Menfaatçi ve sömürücü Batı, hep benim insanım diyor ve kendi insanını önemsiyor, kendi dışında kalanları ise sadece bir araç olarak görüyor.
Batı ben efendi diğerleri hizmetlim diyor. Batı, hep ben diyor,
Kim bu batı?
Batı dediğimiz, Hıristiyan ve İslam Dünyasını güden "Irkçılar ve Siyonizm".
Bizim ülkemizi de, İslam dünyasını da, Dünya Ekonomisini de yönlendiren ve yöneten de Siyonizm. Ekonomi onların elinde, medya ve iletişim araçları onların denetiminde. Dünya siyasetinin hakimi de onlar.
Bugün Tüm insanlığı felaketlere ve çıkmazlara sürükleyenler de onlar. İnsanlığı sömürenlerde onlar.
Bunlar kendilerine güzel imkanlar sağlarken, kendi adamlarını destekler, onlarla bir olurken, kendilerini korumak için teşkilatlar kurar, Müslümanları darmadağın ederler.
AB; nedir biliyor muyuz? bilmiyoruz tabi, onların Katolik Hıristiyan ümmet birliği olduğunu bilsek yıllarca kapısında bekler miyiz hiç!.
Bu teşkilatların kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmediklerini bilsek, ille de sizinle beraber olmak istiyoruz dermiyiz hiç!.
çünkü bunlar kendilerinden olmayanları hiç istemiyor ama, biz bununda farkında mıyız, değil miyiz? yoksa farkındayız da buna rağmen mi bunların peşindeyiz.
Ortadoğu ve Müslümanlar üzerinde sürdürülen savaşların tamamı İslâm milleti ve düşüncesine karşı haçlı bir ruh içeriyor.
Siyonistler bunu hiçbir zaman gizlemediler ki, İşgal ettikleri ülkelerin gelirlerine el koyuyor ve ipotek altına alıyorlar. Onlara birde silâh satıyorlar, birbiriyle savaştırıyorlar.
Para diye kıvranan insanlara, önce para veriyorlar sonra faiziyle onları tuşa getiriyorlar. Ne olur bizi de içinize alın diye insanları yalvartmaktan büyük zevk alıyorlar.
İnsanların ülkelerini önce yaşanmaz hale getiriyorlar, sonrada göç etmek isteyen insanları büyük tehlike olarak görüp göçmenlerin açlık ve yokluk içinde kıvranarak botlar içerisinde denize açılanların ölenlerin cesetlerini de bize toplatıyorlar. Kendileri göçmenlere kapılarını sıkı sıkıya kapatırken bizim bunlara sahip çıkmamızı bile içlerine sindiremiyorlar.
İnsanlar çaresiz, insanların sığınacakları kapıları yok, birde birlik ve beraberliklerini sağlayacak bilinçten yoksunlar.
Bu kadar sıkıntı açık ve seçik görülürken, ülkelerin aydınları, ülkenin çoğunluğunun oyunu alarak iktidara gelen siyasileri, ya küçük çıkar hesaplarının peşindeler yada sıkıntının büyüklüğünün farkında değiller.
Siyasal iktidarı, ya muhalefetin beceriksizliği yada etrafında odaklanmış gazeteciler ve binlerce dolarla çalışan danışmanlar, insanları duygularıyla yönlendiriyor ve büyük bir ateşin içine sürüklüyorlar
Aydınlar ve düşünürler ise sanki satın alınmışlar. Kalemleri yazmıyor. dilleri söylemiyor, gözleri görmüyor.
İnsanlar ise liderlerine iman derecesinde bağlanmışlar liderlerinin her yaptığının doğru olduğunu düşünüyor, eleştirenleri hain kabul ediyorlar.
Müslümanların zihin dünyası karma karışık. Geçen zamanda yaşananları, yanıltıcılıkları ve sahtelikleri unutuyorlar. Çünkü kendilerine önerilen gösterilen büyülü kavramların parıltısı gözlerini ve gönüllerini alıyor.
Zaten Siyonistlerin de arzu ettiği bu.
İnsanlık tüketim belâsı ile yeterince kuşatılmış durumda. Tüketenler ile üretenler arasında uçurumlar var.
Ortadoğu savaşları nedensiz değil. Önce Suriye sonra Kudüs şimdide İran olayının patlak vermesinin ardından tabii ki zihnen dikkatler çok yönlü işlemek durumunda.
Bölgenin tamamen kontrol altına alınması gerekiyor.
Ben cumhurbaşkanımızın yerinde olsam tüm danışmanları bir kenara bırakır ve ülkedeki vatansever sessiz çoğunluğa kulak verirdim
Çünkü sessiz çoğunluk partizanca konuşmuyor, menfaati için konuşmuyor, sadece akl-ı selim neyi gerektiriyorsa onu söylüyor.
Tekrar soruyorum; Siyonizm gücünü nerden alıyor dersiniz..!