Kız arkadaşıyla sokakta yürüyen bir delikanlının yanındaki kıza, beş kişilik bir grup laf atmış. Delikanlı da doğal olarak tepki vermiş.
Sonuç;
Onca insanın bulunduğu bir caddede dakikalarca beş kişi tarafından dövülen delikanlı komalık, onu korumak için üzerine abanan kız çocuğu hastanelik. Görüntüleri seyrettim. Dövmüşler, hem de öyle böyle dövmemişler. Ortada ne polis var ne de kavgayı ayırabilecek cesarette bir toplumsal refleks. Anlayacağınız durum facia.
Benzer yüzlerce, hatta binlerce haber bulabilirsiniz. Bu işi yapanlar, işin adli süreçlerini de biliyor. Birkaç saatlik kolluk ve adliye koridoru süreci sonrasında, nasıl olsa ellerini kollarını sallaya sallaya çıkacaklar, işin garibi çıkıyorlar da.
Şimdi sorun şu;
Yalnızken ya da hanımının yanında veya arkadaşlarıyla grup halinde yürürken, nahak yere böyle serseri bir grupla temas edip, komalık oluncaya kadar dayak yiyen, bıçaklanan, kurşunlanan namuslu vatan evlatları, kime müracaat etsin, kimden korunma talep etsin?
Aynı sokakta ikamet ettiği birisi tarafından bıçaklanmış bir mağdur, daha kendisi hastaneden bile çıkmadan, bıçaklayanın adli süreçleri tamamlayıp sokağa döndüğünü duyarsa ne yapsın?
Tüm bunlar, hükümet ve Adalet Bakanlığı tarafından gözden geçirilip yeni bir yasal çalışmaya muhtaç konulardır. Güçlü ve zalim olanın hakim olduğu sokaklar, korunması en önemli şey olan beden özgürlüğüne tecavüzü arttırır. Adliyenin çözmediği/çözemediği konuları, bireyler kendi yöntemleriyle çözmeye kalkar ki bu da sokakta kaosu üretir.
Evet... Ekonomi çok önemli, Eğitim ve sağlık da çok önemli. İyi ama bireyin güvenliği önemsiz mi? Birey, bir devletin şemsiyesi altında olduğunu ancak güven içinde yaşadığı sokaklardan anlar. Gündüz ya da gece fark etmez, bedenine tasallut edenin hak ettiği cezayı aldığına inanırsa, bir devletin korumasında olduğuna inanır.
Her dayak yiyen, bıçaklanan, kurşunlanan, gördüğü zulümle kalır, cani de kahraman edasıyla aynı sokaklarda elini kolunu sallayarak yürürse, bunun adı zulme yol vermek, zalimi taltif etmek olur. Devletine güvenen, elini kaosa kaldırmayan, mağduriyetini devletinin gidermesi gerektiğini söyleyen bireyleri korumak, bir devletin yegane görevidir.
Devlet, kendisine güvenen bireyi mağdur eden zalimi/serseriyi, öyle bir cezalandırmalı ki, ibretlik olmalı. Olmalı ki, bir daha kimse kimseyi kafasına estiği gibi öldüresiye dövemesin, bıçaklayıp, kurşunlayamasın.
Hukuk, hakkı tesis eden bir mekanizmaya dönüşürse adalet yerine gelmiş olur. Adalet ise, hakkı yenenin, hakkının alındığına inanmasıyla tesis olur. Mağdurların gözü, devletin adaleti sağlayan demir yumruğuna hasret kalmasın.