Süperman filmleri çevirirken, havalarda uçarken, kötülere meydan okurken bir anda boynunuzdan aşağınızın tutmadığını, tekerlekli sandalyeye mahkum olduğunuzu hiç düşündünüz mü? …
Evet biz bunu Süperman filmlerinin başrol oyuncusu Christopher Reeve’nin hayatında görmüştük…
Göklerde uçan adam bir anda tekerlekli sandalyeye mahkum olmuştu…
Bu gerçekten çok ama çok zor bir durumdur….Etrafımızda böyle pek çok insan tanımışızdır…
Daha dün sapa sağlamdı şimdi evden çıkamıyor dediğimiz…
Doğuştan engelli olmakla sonradan engelli olmak arasında önemli bir fark vardır.
Sonradan engelli olanların hayatları doğuştan engelli olanlara göre çok daha zor, çok daha trajik bir hal alabilmektedir.
Çünkü bu insanların daha önce bir hayatları vardır… Yaşanmışlıkları vardır..
Bir insan sonradan ortopedik engelli hale gelmişse mesela, daha önce koşup oynamışlığı vardır, o bastonlara alışması gerçekten çok zordur…
Görme engelli hale gelmişse daha önce bütün renkleri, bütün nesneleri bütün yüzleri görmüştür… Ve bir daha hiçbir şeyi görmeme hali bir insanı isyan ettirme noktasına gelebilir…
İşitme engelliyse ve artık duyamıyorsa hiçbir şeyi, envai çeşit ses hep aklında kalır… O aslında kulaklarını sağır eden seslerle hep boğuşup durur hayatı boyunca…
Evet bu nedenle sonradan engelli hale gelmek bir insan için çok zor kabul edilebilecek bir durumdur. İlk önce isyan edilir, kahredilir, hayata küsülür…
İntihar etmeyi düşünenlere rastlanır…
Ama insan hayatının böyle bir formu da olduğunu görmeye başlayınca işler değişir…
İnsan sadece yürüyerek var olan bir canlı değildir…
İnsan sadece görerek var olan bir canlı değildir…
İnsan sadece duyarak var olan bir canlı değildir…
İnsan bunlardan biri olmadan da pek hala hayatını sürdürebilir, dünyayı yorumlayabilir, hatta dünyaya renk katabilir, dünyaya bir şeyler verebilir…
Evet engelli bireyler sonra zamanla mevcut duruma alışmak, kabullenmek ve yeni dünyayı bu halle yeniden yorumlamak evresine geçerler
Bazıları dünyayı sadece bu haliyle yorumlamakla kalmaz, çok önemli eserlere bile imza atarlar..
Bunlardan biri de Elle Dergisinin editörü Bauby’dir.
“Dünden bugüne iz bırakan meşhur ortapedik özürlüler” kitabında Dr. Ali Seyyar onunla ilgili bir makalesinde çok çarpıcı ifadelere yer verir…
Sadece göz kapağı haraket etmektedir Jean DominıqueBauby’nin.. Bir beyin kanaması geçirmiştir. Düşünebiliyor ama konuşamıyor, duyuyor ama cevap veremiyor…
Bauby’nin yeryüzüyle tek bağı sol göz kapağıdır…Bauby bu sol göz kapağıyla inanılmaz bir teşebbüse girişir. Sol göz kapağıyla “önceki normal hayatını sürüdrüme isteğiyle dolu olan hastaların duygularını anlatan” bir kitap yazmak ister. Bauby’nin bu isteği asistanının yardımıyla hayat bulur. Kelime ve cümleleri oluşturmak için asistanı her bir harf için alfabeyi baştan sona doğru sayar. İstediği harfe geldiğinde Bauby sol gözünü kırpar ve asistanı orada durur. Böylece sabırla ve azimle yürütülen bu yöntemle on beş ay sonra 130 sayfalık “Kelebek ve Dalgıç Elbisesi” isimli kitap ortaya çıkar.
Kısa zamanda “Bestseller” listesine giren bu kitap, normal hayatta pek üzerinde düşünülmeyen, önemsenmeyen, hiç fakına varamadığımız bir nimetin bile ne kadar önemli ve değerli olduğunu anlatan bir “ibretlik” eserdir…
Sol göz kapağımıza iyi bakalım…Bedenimize ruhumuzla birlikte sahip çıkalım.