Solundan kalkıp “Sempozyum” eleştirmek
Muş Alparslan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 5-7 Ekim 2012’de “Medrese Geleneği ve Modernleşme Sürecinde Medreseler” adlı uluslararası bir sempozyum düzenleyecek. Bu bağlamda mele, mir, molla, seyda, fakih, şıh, pir, ahund vb. kavramlar analiz edilecek. Mezhebi aidiyetleri açısından (Şâfiî, Hanefî, Caferî vb.) ele alınacak medreseler, eğitim dili (Türkçe, Kürtçe, Arapça) zaviyesinden de değerlendirilecek.
Günümüzde İlahiyat Fakülteleri, Diyanet ihtisas Kursları, İmam-Hatipler din kültürü –pratikte de din eğitimi- vermeyi amaçlayan kurumlar. Tarihi açıdan daha eskilere dayanan medreseler de öyle. Bu anlamda bu kurumların eğitim ve öğretiminin medreselerdeki eğitimle karşılaştırılması önemli açılımlara aracılık edebilir.
Sempozyumda modernleşme sürecinde din eğitim-öğretiminde sivil bir alan olarak medreselerin işlevi, sosyo-kültürel hayata etkileri, ilim dünyasına katkıları, dinî-mezhebî farklılıklara yaklaşımları toplumsal gruplarla ilişkileri (dinî cemaatler, farklı inanç grupları ve düşünce kuruluşlarıyla ilişkileri, Doğu ve Batı dünyasıyla özelde de İlahiyat Fakülteleri, İmam-Hatip Liseleri ve Kuran Kurslaryla irtibatları ele alınacak konular arasında.
Sempozyumda bildiri sunmak isteyen bilimadamları; Cumhuriyet dönemi edebiyatında medreseleri, medreselerin mevcut durumunu ve geleceğini, medreselerde sosyal hayatı (ders takrir saatleri, teneffüsler, yemek saatleri, namaz vakitleri, medreselerin iç işleyişi, idari birimler, etkinlikler, tatil günleri, mizah, oyunlar, tekerlemeler) hiyerarşik yapıyı; hoca-talebe, ast-üst ilişkilerini, kanaat önderleri olarak öne çıkmış medrese âlimlerini, medreselerin dinî eğitim veren resmî kurumlarla ilişkilerinin geleceğini, medreselerin malî kaynaklarını, karşılaştıkları ekonomik güçlükleri ve medrese mezunlarının istihdam problemini ele alabilecekler.
Durum özetle böyle. Yani yıllarca yokmuş gibi davranılan medreselerin ağırlıklı olarak Cumhuriyet dönemi boyunca karşılaştıkları zorluklar ve buna rağmen sağladıkları eğitim imkânları akademik düzeyde değerlendirilecek belki de din eğitim açısından yeni ve faydalı durumlar ortaya çıkacak.
Bütün bu bilimsel amaçlı çabalara karşın, bazı çevreler her gelişmeye ille de şaşı bakmakta ısrar ediyor. “Güne soldan bakın!” sloganıyla yayın yapan bir web sitesi buna örnek. Sözkonusu site, okurlarına bu sempozyumu “AKP'nin ‘her şehre bir üniversite’ sloganıyla açtığı üniversitelerin skandalları bitmiyor.” şeklinde duyuruyor. Halbuki üniversiteler bir parti kuruluşu değil, devlet kurumu. Site, “Sempozyumda ele alınacak başlıklar arasında medreselerin ‘geleceği’ de var.” diye şeklinde bir vurgu da yapmakta. Yani “Türkiye’de bir dönem var olan ve etkisi de kısmen devam eden yasaklar hep var olsun.” demeye getirmekte ve bunu ilericilik olarak görmektedir!
Siteye göre, “Yeni üniversiteler genel olarak yolsuzluk, öğrenci ve akademisyenlere yönelik ağır baskı koşulları, kadrolaşma, AKP yandaşlığı ve gericilik örnekleriyle adını duyuruyor.” Bu ithamlarda bulunduğuna göre, birkaç üniversiteye “hukuk dışı etkinlikleri nedeniyle” dava açmış ve kazanmış olmalı! Site sahipleri, “Keşke Türkiye’de Suriye’deki Baas tipi bir devlet olsaydı ne güzel anti-emperyalist ve ilerici olurduk ve bu tür sorunlar yaşamazdık!” mı demek istiyorlar acaba?[1]
Soldan bakan söz konusu site, Muş Alparslan Üniversitesinin kaygısının, "Osmanlı dönemi eğitim kurumları olan medreseler" ile ilgili bilimsel bir faaliyet olmadığını ileri sürmekte ve “Üniversite, medreselerin cumhuriyet döneminde çektikleri ‘çile’ ve geleceğini kendine dert edinmiş!” diyerek bir istihzada bulunmakta. Yani üniversitelerin görevi, günümüzle alakalı bir şeyler söylemek değil! Vakıada yaşanan sorunları umursamayacak, fildişi kulesine çekilip “analitik çözümlemelerle” meşgul olacak! Toplum kesimleri arasında köprüler[2] kurulmasına katkıda bulunmak üniversitelerin görevi mi Heyhat!
Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat tarafından kaleme alınan sempozyuma ilişkin mesaja dair sözkonusu site, “Bu nasıl bildiri?”[3]diyerek şu ifadeleri kullanmakta: “Polat Osmanlı döneminden kalma[4] gericilik merkezleri olarak medreselere sahip çıkmakla kalmıyor, (bildiride) medreselerin yasa dışı faaliyet göstermeleri de ‘mağduriyet’ ve ‘halk desteği’ yalanlarıyla adeta yüceltiliyor. Polat'a göre, medreseler devletin din kurumlarına karşı tavır almakta da haklı.” Peki, ilerici olmak için insanların eski çağlarda yaşadığı ileri sürülen “komünal hayata dönüşü”mü savunmak gerekiyor? Anlaşılıyor ki, site gözünü kapayıp, “Bak, hiçbir sorun yok!” havasında.[5]
Anlaşılan “Güne soldan bakın!” sloganlı web sitesi solundan kalkıp bir sempozyum değerlendirmesi yapmış.
[1] Baas’a bu göndermemi haklı çıkaracak Sitedeki bir haberin başlğı şöyle: “Suriyeli muhalifler Humus'ta tankla saldırdı!”
[2] Sitede İstanbul’daki 3. Köprü haberi şöyle verilmekte: “Büyük doğa katliamı!”
[3] Bildiri sempozyumun başında değil sonunda yayınlanır, sayın site yetkilisi.
[4] Medreselerin Osmanlı’dan kalma kurumlar olduğunu söylemek bir cahillik örneği.
[5] Site cemevleri konusunda ise farklı bir haber sunumunu tercih ediyor: “Mahalleli yıkılan Cemevini tekrar yapmaya başladı.”