Avrupa ülkelerinin Venezuela lideri Maduro'ya verdiği "8 günlük süre" sona erdi. Sürenin dolmasından sonra Fransa ve Almanya'nın da aralarında 9 ülkeden arka arkaya açıklamalar geldi. Fransa, Almanya Cumhurbaşkanı seçimlere kadar Juan Guaido'yu geçici devlet başkanı olarak tanıdıklarını açıkladı.
ABD Başkanı Trump’ın Ocak 2019’da Venezuela lideri olarak Juan Guaido’yu tanımasının ardından bugün önde gelen bazı AB ülkeleri de açıklamada bulundu. İngiltere, Fransa, İspanya, Portekiz, İsveç, Danimarka, Avusturya, Hollanda ve Almanya, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’yu tanımadıklarını açıkladı.
Avrupa Birliği ülkeleri Trump’ın derhal resmi olarak tanıdığı Guaido’yu destekledi. Ancak bazı AB ülkeleri kendi kendini cumhurbaşkanı olarak ilan eden bir kişiyi tanımanın bundan sonrası için nasıl bir emsal teşkil edeceği konusunda endişeliydi.
Bu ülkeler geçen hafta Maduro’ya çağrıda bulunarak seçimlere gidilmesi için 8 günlük süre vermişti. Maduro bu tehdide boyun eğmeyeceklerini söylemiş ve devlet başkanlığı seçimlerinin erkene alınamayacağını dile getirmişti.
Emperyalizm, bir devletin kendi egemenliği dışında ki bir başka halk üzerinde kurduğu ekonomik, askeri, kültürel egemenliktir. Böyle bir egemenlik kurulurken o halkın rızası aranmaz. Emperyalizm, 19 yy’da Avrupalı büyük devletlerin diğer kıtalardaki ülkeler üzerine yönelmesiyle ortaya çıkmıştır.
Emperyalizmin ortaya çıkmasında çeşitli haksız nedenler vardı. Bu nedenler makinalaşmayla birlikte seri üretimde ortaya çıkan hammadde ihtiyacıdır. Üretim fazlası ürünler için Pazar arayışı da bir başka nedendir. Cebelitarık gibi önemli boğazları ele geçirmek, stratejik noktalara sahip olmak, büyük devletlerin zayıf olanları kontrol altına almasıdır.
Emperyalizm kapitalist sanayileşmenin bir sonucudur. Emperyalizmin sonu kapitalizmin sonunu getirecektir. Kapitalizmin devletler üzerinde kurmuş olduğu ekonomik egemenlik sonucu, başka ülkenin hammaddesini bedel ödemeden veya değerinin çok altında ödeyerek ele geçirmekteydi.
Emperyalist ülkeler, siyasal yöndede başka ülkeler üzerinde egemenlik kuruyorlardı. Bu tür emperyalizm de sömürülen devletlerin rejimleri değiştiriliyor, kukla yönetimler iş başına getiriliyordu. Emperyal devlet sömürülen ülke üzerinde siyasi otoriteye bu şekilde hakim oluyordu.
Kültürel açıdanda egemenlik kuruldu. Kültürel egemenlik, İnternet ve kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla günümüzde kolay gerçekleşen bir egemenliktir.
Kültür emperyalizmi, sistemli bir şekilde ve çok yönlü egemenliktir. Bir kültürel asmilasyondur aslında. Kültürel emperyalizmi deyince akla ilk gelen ülke ABD’dir. ABD her türlü kültürel ürünü bir ticaret meteası olarak dünyanın her tarafına yayar.
Kültür emperyalizminin sonunda bir ülkenin geleneksel kültürü asimilasyona uğrayarak ortadan kalkar. Dilini ve tarihini yeni değerlerle yorumlarlar.
Emperyalizm, kapitalizmin bir sonucu değil bir mutasyondur. Emperyalist olmayan bir kapitalist sistemde kurmak mümkündür.
14. yy’da, Portekiz ve İspanya ilk sömürgeciliğe başlayan ülkelerdir. 16. yy’ın sonunda İngilizler ve Fransızlar da sömürgecilik yarışına girmişlerdi. Kendi aralarında, Afrika, Asya ve Amerika kıtasını parsel, parsel paylaşmışlardı. Sömürgeci devletler kervanına 17. yy’da katılan Hollanda 16 bin gemi ile dünya denzilerine açılmıştır.
1880’lerden sonra, ticaret sömürgeciliği yerini tam anlamıyla emperyalizme bıraktı. Afrika’nın kıyılarını kapsayan ticaret sömürgeciliğinde Avrupalılar Afrikanın sadece % 10’unu ele geçirmişlerdir. Fakat 1880’lerden sonra emperyalist işgaller neticesinde Afrika’nın % 90’ini ele geçirdiler. Avrupalılar emperyal işgalleriyle Avrupa dışında işgal ettikleri toprakların yüzölçümü 23 milyon km2 dir.
Batı ülkelerinden ABD ve bazı AB ülkeleri 2. Dünya savaşından sonra egemenlik yarışına girmişlerdir. ABD; NATO, IMF, DTÖ gibi teşkilatlarıda yanına alarak bölgemizde ki ülkeler üzerinde kalıcı egemenlik kurmaya çalışmıştır.
Müttefik ve stratejik ortak amacıyla kendileriyle ikili ilişkiler kuran iktidarlardan tek taraflı istek ve taleplerde bulundular. Ülkesinin ve halkının menfaatine zarar veren bu isteklerine ‘hayır’ cevabı veren iktidarları hiç sevmediler.
Müktedir olan, halkının desteğini tam olarak arkasına alan bu iktidarları zayıflatmak için içerideki muhaliflerle, terör örgütleriyle işbirliği yapmışlardır. Amacı, sadece ülkesine ve halkına hizmet etmek olan iktidarlara çeşitli şekilde müdahale edip, darbe yapmışlardır.
Batılı devletlerin kötü huyları olan, yalan söylemek, insanı kandırmak, bencillik, iki yüzlülük, haksızdan yana olmak, gurur, kibir, vefasızlık, iftira, yanlışta inat etmek üzerine strateji izlerler.
Sömürgeciliği; 20.yy’a kadar Avrupa ülkeleri yalan, talan, iki yüzlülükle, kandırmakla, silah zoruyla yaptı. Zorla, baskıyla, tehditle başka toplumların varlıklarına ele geçirdiler. Kendi halklarını güldürmek için masum milletleri ağlattılar.
Avrupa ülkelerinin ‘emperyalist ülkeler’ kervanına, 21.yy’da ABD’de katıldı. Avrupa ülkelerinin izlediği stratejilerin geliştirilmiş halini uyguladı.
Emperyalist batı ülkeleri, son yy’da tüm dünya ülkelerini ekonomi, idari, siyaset, kültür, silah ile çepeçevre sarıp, kendilerine zincirle bağımlı hale getirmişlerdir. Bu prangadan kurtulmak, zincirleri kılmak tüm insanlığın, diğer devletlerin ortak sorunudur. Bundan sonra, bundan gayrı devletlerin işi çok zor. Çünkü, emperyalistler bir araya gelip bir ülkenin üzerine üflediğinde o ülkede ortalık toz duman, kriz, darbe oluyor.