İftar davetini son güne bırakanlar!
Ramazan ayı işte geldi, işte gidiyor. İçerisinde her bakımdan insanlık için olağanüstü faydalar bulunan bir aylık bu mübarek günlerin son iki gününe girmiş bulunmaktayız. İlk günden itibaren pek çok ehbabımız davet etti, birlikte iftar edelim diye. Münasip olanlarına gittik. Gidemediklerimize özür beyan ettik. Herkesten Allah razı olsun…
Son üç-beş gündür davet edildiğimiz yerlere bakınca aklıma envai çeşit düşünceler düştü. Belediye Başkanı niye son gün çağırır ki? Ülen Ramazan bitip gider, deyip son dakka mı aklına düştük acaba. Rektör bey de ondan geri kalmaz. Ne diye 20 gün evvel çağırmadı da sondan bir evvel aklına geldik merak ediyorum. Gaznet’ten de aynı güne davet geldiğini görünce anladım ki sona doğru davet yapmak ekâbirin adeti…
Bir ehbapla bu durumu paylaşınca, “yok yaaa, iremezan bitmeden hadi bide biz çağıralım diller de ondan. Yosam, protokol gereği küçükten büyüğe manasına gelmez bu” deyiverdi. Ticari olarak da sona doğru davet vermek karlı ve mantıklı oysa. Son günlere kalan o kadar çok kişi ve kurum var ki, birine giden diğerine gidemeyecek, daha az kişiye yemek verilecek mesela…
Hazır iftar davetlerinden bahsediyoruz, biraz da yimeklerden bahsedelim. Şuana kadar en güzel iftar sufrasını İttifak’ta gördüm. Seyit Mehmet Buğa’nın hünkâr beğendili yemeğinin bir benzerini de acar vekilimiz Mustafa Kabakçı’nın davetinde gördük. Tabi bu yemekleri bir de yapan var. Hadi beleş bi reklam yapalım, Köşk Konya Mutfağı güzel yemekte bir adım öne çıkıyor. Haa, biz gocadık da ondan, sevdiğimiz eski yimekleri onlar yapıyor diye beğeniyorsak bilmem. Ama son yıllarda Konya restorancılıkta çağ atladı. Elit, Asya, Çınaraltı, Taka, Gülbahçesi, Köşk ve şimdi hatırlayamadığımız daha nicelerini sayabilirim…
Bir de restoran şeklinde değil de esnaf lokantası tipinde, lükse kaçmadan ve kasada sürpriz fiyatlara maruz kalmadan dört dörtlük yemek yiyeceğiniz yerler vardır. Onları siz zaten biliyorsunuz. Köfteyi, etliekmeği, kuşbaşını nerede yiyeceğinizi bilirsiniz siz değil mi? Defalarca denenmesine rağmen Konya’da adam gibi bir balık lokantası kurulamadığının da farkındasınızdır. Var yaaa, diyenlere şunu derim. Ben restoran değil, lokanta diyorum. Yani kaba tabirle ‘kösmeyen’, duyunca ağzınızı açık bırakacak fiyatlarla kasada şok yaşamayacağınız her keseye uygun ucuz balık da yenebilecek küçük lezzet mekanları…
Yazının konusu nereden nereye gitti değil mi? oysa ben, iftar davetini son birkaç güne sıkıştıran büyüklerimize gelecek sene bu huyunuzdan vaz geçin de adam gibi vakitlice gelelim yiyelim ömrümüz yeterse diyecektim. Taaa bilmem ne lokantasına geldi konu. Havzan’da ya da Bolu lokantasında bir buçuk etliekmek yiyeceğimiz günlere sayılı gün kala, tüm okurlarımızın mübarek Kadir gecelerini tebrik ederim. Herkes kendine iyi baksın. Ve toprağın altına hayattayken zihin olarak girebilen kullarından eylesin Rabbim…