Sosyal Bir Günah: “Yalancı Şahitlik”

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

İslam adâlet dinidir. Suçluların ortaya çıkarılmasında ve adaletin tam olarak tahakkuk etmesinde şahitlerin doğru beyanda bulunması büyük önem taşır. Yalan beyanda bulunmak ya da birileri hakkında yalancı şahitliği yapmak suretiyle adaletin yara aldığı bir toplumda güven sarsılır. Bu sebeple İslam birey ve toplumu değerler alanında eğitmenin bu açıdan önemine kuvvetle vurgu yapmıştır. Şahitlik meselesi de bu değerlerden birisidir. Kur’an-ı Kerim’de Müslümanların vasıfları: "Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir." (Furkan 25/72)şeklinde anlatılır. Bu ayette ifade edildiği gibi yalancı şahitlikte bulunmamak mü’min olmanın temel şartlarından birisidir. Aksi takdirde zulüm devreye girer ki, bunun acı faturası zulme uğratılmış bireyle sınırlı kalmaz, o kimsenin yakınlarını da etkiler. Bu sebeple İslam’da adaleti gerçekleştirmek için şahitlik görevini yerine getirmek emredilmiştir.

Diğer taraftan, Kur'an-ı Kerim'de “Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Nisa, 4/135), yine “Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Maide, 5/8), buyrularak, kişinin aleyhine de olsa şahitlik yaparken adalet ve doğruluktan şaşmaması emredilmiştir. İslam tarihinde bu âyetlerde yapılan uyarılar teorik planda kalmamış uygulama alanı bulmuştur.

Yine Kur'an-ı Kerim'de de; "Ey iman edenler! Allah'tan sakının ve doğru söz söyleyin. Böyle davranırsanız, Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Resulüne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur" (Ahzab, 33/70-71) buyrulmaktadır. Peygamberimiz (s.a.s.) de aynı hususa işaretle; "Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk, insanı iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Yalandan kaçının. Zira yalan, insanı kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür…" (İbnMace, Mukaddime 7; Dua, 5) buyurmaktadır.

İslam hukukunda yalan yere yemin etmenin kavramsal adına yemin-i gamûs denilir. Bunun anlamı, bir kimsenin olmamış bir şey için bilerek ‘olmuş’ diye veya olmuş bir şey için bilerek ‘olmadı’ diye yemin etmesidir. İslam dininde yalancı şahitlik ve yalan yere yemin etmek yasaklanmış, bilerek yalan yere yemin etmek ve yalancı şahitlik yapmak büyük günahlardan sayılmıştır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) yanındakilere; “Büyük günahların da en büyüğü olan günahların ne olduğunu size söyleyeyim mi?” diye sormuş; “Buyurun ya Rasulallah” demeleri üzerine bunları, “Allah’a ortak koşmak, ana babaya asi olmak ve yalancı şahitlik yapmak” şeklinde sıralamış; özellikle sonuncusunu birkaç defa tekrar ederek bu hususta yanındakileri uyarmıştır (Buhari, Şehadat, 10; Müslim, İman, 38). Yine Hz. Peygamber (s.a.s.) çeşitli vesilelerle mü'min kimsenin yalan konuşmayacağını ikaz ederek mü'minlerin daima doğruluğu tercih etmelerini önermiş, hatta emretmiştir (Buhari, Edeb, 69; Müslim, Birr, 29).

Sonuç olarak, yalancı şahitlikte bulunmak büyük bir günah olmakla birlikte büyük bir vebaldir de.  Sonuçları itibariyle yalancı şahitlikte bulunmakta hem gerçekler karartılmakta ve hem de birey hakkı ihlal edilmektedir. Böyle bir günahı işleyen kimseler, pişman olmalı ve Allah’tan bağışlanma dilemelidir. Ayrıca yalancı şahitlik nedeniyle, kişi veya kurumların her hangi bir maddi ya da manevi hak, hukuk ve şahsiyetine zarar verilmiş veya haklarının zayi olmasına neden olunmuş ya da bu yeminle başkasının hakkı elinden alınmış ise; bunların telafi edilmesi, hakların sahibine geri verilmesi ve zararların tazmin edilip onlardan helallik dilenmesi gerekir.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.