Gelişmiş bir ülkenin en önemli göstergesi sizce nedir?
Milli gelir düzeyinin yüksekliği mi?
Enerji tüketiminin ortalamanın çok üstünde olması mı?
Milyonlarca satan gazetelerin varlığı mı?
Aslında bütün bunlara verilecek evet cevabı gelişmiş ülkede yaşıyoruz söylemi için yeterli görülebilir.
Ancak bunlardan çok daha önemli olan, bizim için başlıca done, gelişmişliğin ve medeniyetin bir zihniyet sorunu olması.
O ülkede yaşayanların bir medeniyet telakkisinin olması.
Nasıl bir toplumda yaşamak istiyorlar ve bu yaşamak istedikleri topluma ne kadar katkı sağlayacaklar.
İnsanların birbirine saygılı olduğu, yasalara uyulan bir ülkede yaşamak istiyorum diyen bir vatandaş, bu talep ettiklerinin ne kadarını yerine getiriyor?
Vatandaş, devlet, zayıf olana güçsüz olana nasıl bakıyor?
Asıl sorun burada başlıyor.
Çünkü yasalar hiçbir zaman tek başına yeterli değildir…
O yasaları uygulayanlar, o yasalara uyması gerekenler, neyi nasıl anlıyorlar bu çok önemli.
Engellilerle ilgili yasalar çıkıyor, onların hayatını kolaylaştıracak yasalar…
Bu yasaların pratikte karşılığı ne , ona bakmak lazım.
Üst geçitlerde yürüyen merdivenlerden birisi çalışıyor, diğeri çalışmıyorsa ve engelli üst geçidin ortasında kalıyorsa bu ülkede engellilere ilişkin standardı yüksek yasalar çıkarmanızın hiçbir faydası yoktur…
Ya da Büyükşehirlerin en büyük caddelerine engelli park yerleri koymuyorsanız, ya da mevcut engelli park yerlerine engeli olmayan olmayan vatandaşlar hatta kamu görevlileri araçlarını park ediyorlar ve siz de bunun yanlış olduğunu söylerken suçlanıyorsanız engellilere dönük çıkarılan yasaların gerçekte karşılığı yoktur…
İş hayatında toplumun bu zayıf kesimlerine nasıl bakılıyor?
Mesela kadınlar bir ülkede aynı işi yapan erkeklere göre nasıl ücretlendiriliyorlar?
Araştırmalara göre Türkiyede çalışan kadınlar aynı işi yapan erkeklere göre daha az ücret alıyorlar..
Ücret politikanız zayıfa daha az, güçlüye daha çok şekilde oluşmuşsa bu ülkede ciddi bir zihniyet sorunu vardır…
Liberalinden muhafazakarına, sosyal demokratından ulusalcısına zayıf olana bakış aynı şekildeyse, güçsüzün hakkı yeniyorsa, zayıfa omuz atıp önüne geçiliyorsa, garibanın parası, adamı olmadığı için yıllarca adliye kapılarında dolaşıyorsa, burada adaletten bahsetmek mümkün değildir…
Aslında biraz acımasız gelebilir bu yargım ama böyle bir ülkede olsa olsa sosyal faşizmden söz edilebilir.
Demokrasimiz gelişiyor söylemi de, değişim söylemi de bu gerçekler karşısında havada kalan büyülü kavramlar olmanın ötesine geçemiyor demektir.