STRES ÜRETEN ODAKLAR!

Prof. Dr. Ali Akpınar

Bir garip dünyada yaşıyoruz ki, onun çoğu garipliklerine akıl sır ermiyor! Bugün bir kısım odaklar var bu dünyada, onlar hastalık virüsleri üretirler, önce insanları hasta etmek için ne gerekiyorsa yaparlar; sonra da o yaydıkları hastalıklar için aşı/ilaç üretip satarlar ve bu yoldan köşeyi dönerler.

Tıpkı bunun gibi stres üretme merkezi olarak çalışan kimi odaklar vardır ki onlar, stresten kurtarma operasyonları düzenlerler. Bunun için yayın üstüne yayın, program üstüne program yaparlar. Aslında kendileri hastadır bunların. Ruhları hastadır, iç dünyaları çürümüştür, kendileri problemlidir, streslidir. Ama olsun, eşekten düşenin halini en iyi eşekten düşen anlar misali bunlar başkalarını kurtarmayı pek severler. Kendileri kurtarılmayı beklerken, başkalarını kurtarmaya soyunurlar!

Sözgelimi böyleleri, kendileri ailevî sorunlar içerisinde boğuşurlar. Düzenli bir aile hayatları yoktur. Eşleri ve yakın akrabalarıyla sorunlar yaşarlar. Çocukları sorunludur. Aile fertleri içerisinde gözyaşları dinmeyenler vardır bunların. Ama bunlar aile eğitimi, çocuk eğitiminin üstatları ve kahramanlarıdırlar aynı zamanda! Stresli stres uzmanıdırlar!

Oysa Kur’ân’ımız,  ey inananlar öncelikle kendinize bakın, önce kendinizi kurtarın/kotarın buyurur. Zaten Kur’ân, hedeflediği toplumu inşa ederken, önce fertlerden işe başlar. Fertlerin iç dünyasını, onların söylem ve eylem dünyasını inşa ettikten sonra, toplumun temeli olan aileyi inşa etmeye yönelir. Donanımlı ve güçlü aileler kurulduktan sonra güçlü toplumlar kurulacaktır zaten.

Peygamberler, öncelikle kendileri en güzel örnektirler, onlar mükemmel bir ahlak ve kişilik donanımına sahiptirler ve onlar önce kendi yakın çevrelerinin irşad ve ıslahı için uğraşmışlar ve büyük ölçüde bu konuda muvaffak olmuşlardır. Sonra diğer insanların irşad ve ıslahına yönelmişlerdir. En azından bu konudaki görevlerini layıkıyla yerine getirmişlerdir onlar.

Bizim stres odağı kurtarıcı kahramanlarımızın ise kendilerini ve kendi yakın çevresindekileri kurtarma diye bir dertleri yoktur. Onlar, başkalarını kurtarma operasyonlarından yollarını bulma yolundadırlar çünkü.

Böyleleri için atalarımız ne güzel sözler söylemişlerdir, ama dinleyip anlayan kim: Kendisi muhtaç bir dede, nerde kaldı gayriye himmet ede! Ele verir telkini/kendi yutar salkımı! Gölge etme başka ihsan istemem! Kelin merhemi olsa, kendi başına sürer! Mürşit ol ki irşat edesin! Muslih ol ki ıslah edesin!Yaşa ki yaşatasın!

Bugün toplumumuzda eğitimcilerimizin en temel sorunu da onların kendi hayatlarından yaşanmış, canlı örnekler sunamamış olmaları değil midir? Bu nedenle bir kez daha tekrar ediyoruz: Kurtarılmaya muhtaç olanların, kurtarıcılığa soyundukları toplumlar için kurtuluş hayaldir. Böyle toplumlar, öncelikle kendilerini kurtaramayan kurtarıcılardan kurtulmak zorundadırlar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.