Bu böyle giderse, ne ben size seslenebileceğim; ne siz benim yazımı okuyabileceksiniz.. Kırk yıl “ Sağır Sultan”a saz çalmışsanız, bir arpa boyu etkili olamamışsanız bırakacaksınız makamınızı, mansıbınızı çocuklara..
Biliyorsunuz, geçen pazartesi bu köşenin yazarı onbir yaşındaki Şevval Yalçınkaya idi.. Emin olun, benden çok okumuş, Onun “Matematik Öff bee” yazısı.
Yayım için sıra bekleyen bir de “akrostij şiir” vardı; nice zamandır cebimde taşıdım, sevgi gülümsemeleriyle.. Ayşe İrem Acar, beş mısraıda beni, dört mısraıda kendini şiirleşti.. “Akrostij şiir” nedir, bilmemek ayıp değil; öğrenmemek ayıp.. Yukarıdan aşağıya ilk harflere bakın, ne yazıyor.. Az kaldı unutuyordum; İrem sekiz yaşında..
Sevimli mi sevimli
En tatlıdır o
Yüzü hep güler
İrem’ i de çok sever
Tatlı Seyit dayıcığım.
İnci gibi parlar
Reyhan gibi kokar
En sevimlidir o
Melek gibi yüzü var
Aslında damdan düşer gibi, girmek istiyordum yazıya.. “Çocukları, hayvanları sevmeyenden fena korkarım; el firenini çeker, ayak firenine basar, uzak dururum” diyecektim. Bu minval üzere esip gürleyecektim. Ahkam kesecektim.. Mangalda kül bırakmayacaktım.
Ama, önümde Sevra’nın, Pınar’ın, Emre’nin çizdiği karikatürler.. Hem de benim on beş yıl önceki hâlim.. Aynen, ellerini vicdanlarına koyup böyle görmüşler; gördüklerini, hatır gönül dinlemeden çizmişler. Hatırlatayım, fi tarihinde çizgi ile Meram anlatanlara “Karikatürist” denirdi; şimdilerde “Çizer” deniliyor.
Allah koruyor beni; şimdi çizseler ne halde çizerlerdi bilmem.. İyi ki onlar şimdi yirmiyi, otuzu aştı; kimi mühendis, kimisi iktisatçı…
Genede onbeş yıl önceki “Ben”leri, aramızdaki okur/yazar hukukuna dayanarak sunuyorum.. Halime acır mısın, güler misiniz? Benim son resimlerimden birini görmüşseniz, bir karşılaştırma yapın; kararınız kabulüm..
Kulağınıza fısıldamama izin verin; benim “İçimdeki çocuk” hiç ölmedi. Salıverseler sek sek oynayacağım; “Uzun eşek” oynayacağım. “Edin nene, bedin nene; suya düşmüş kadın nene, “diye sayışmaca yapıp “ebe” çıkartacağım.
Hadi şu “Seyitler”e bir bakalım..
- Sevra Tekeli, 8 yaşında Seyit Küçükbezirci’nin torunu.
2000 yılında dedesini çizer. Ne yapalım, Seyit Küçükbezirci’yi Sevra böyle görüyor.
Seyit Küçükbezirci birgün hastalanır. Günlerce hasta yatar. Yeğeni Pınar Bedel, dayısını hasta yatağında çizer. Pınar 10 yaşında, yıl 2000. Yataktaki hasta ‘tavşan’; dayısı…
Başındaki hemşireler Pınar ve ablası Vuslat.
Emre Yılmaz’ın çizgisiyle Seyit Küçükbezirci…
Emre 14 yaşında, Yapıcı İlköğretim öğrencisi