SÜ Türkçe Topluluğu…

yazar-28

SÜ Türkçe Topluluğu…

 4 Nisan Çarşamba günü Erol Güngör amfisinde bir toplantı vardı. Toplantının adı “ Kerkük Türkmen Şehridir.” Katılmayanlar için ne kadar ciddi bir kayıp. Orada yaşayacaklarınız, görecekleriniz sadece Kerkük’ün statüsü değil, gençliğin olaya sahip olma şekli, disiplini ve geleceğimizin nasıl güven altında olduğuydu. Konuşmacılara, organizasyonu gerçekleştirenlere ve katılımcılara teşekkür etmek istiyorum.

 

SÜ Türkçe Topluluğu tarafından organize edilen toplantıda konuşmacı olarak Global Strateji enstitüsü uzmanları seçilmiş. Konferansı Dr. Aydın Beyatlı yönetti. Başkan Ercüment Oğuz, Emekli Kurmay Albay Celalettin Yavuz ve daha önceleri Irak Türkmen Cephesinden tanıdığım dostum Mustafa Ziya Kerkük konusunda katılan herkesi duygulandıran ve düşündüren konuşmalarla hem coşturdu hem düşündürdüler.

 

Toplantılar genellikle konuyu açıklayan ve katılımcılara teşekkür eden nezaket konuşmalarıyla başlar. Dinleyenler için konferansa katılanların neler anlatacakları daha önemlidir. Bu konuşmalar pek dikkatle dinlenmez. Bu sefer öyle olmadı. Sunucunun daveti üzerine kürsüye gelen bayanın başkanları olması dikkatimi çekti. Ataerkil toplumlarda pek bayan başkanlara rastlanmaz. Kürsüye gelen genç kızımızın kendine güveni, hareketleri, konuşmada gösterdiği akıcık ve salona hâkimiyetine hayran kaldım. Hele konuşma metni, inanılmaz bir bilgi, hoşgörü, güven ama ciddi bir tehtid içeriyordu. Televizyonlardan, gazetelerden yollarda gezerken rastladığım sorumsuz, vurdumduymaz bir gençlikten başka düşünen, öğrenen ve karar veren bir gençliğin olduğunu fark etmekten kaynaklanan zevkle kendime geldim. Oh be dedim. Bunlarda var. Geleceğimizi emanet edecek, gözlerimiz açık gitmeyecek. Ne kadar güzel. Kendilerine teşekkür ediyorum. Varolsunlar.

 

Toplantı sonrasında SÜ Türkçe Topluluğu başkanı olan hanımefendi ile tanıştım. Adı Asuman Özkaya. Afyonlu imiş. Duygularımı kendisine de aktardım. Konuşma metnini istedim. Yayınlamak ve herkesin okumasını sağlamak için. Lütfettiler. Metni aynen okumanız ve geleceğe olan güveninizin artması için yayınlamak istiyorum.

 

“ Değerli Hocalarım ve sevgili arkadaşlar; öncelikle hepiniz hoş geldiniz.

 

Bizler kendimizi; Türkiye sevdalıları, aynı zamanda kanla alınmış vatan toprağının kutsallığına inanan ve bütünlüğüne sahip çıkan yürekli Türk Gençliği olarak tanımlıyoruz. Bizler başta dil olmak üzere Türk’e özgü, Türk’e göre ve Türk olan her şeyle ilgileniyor, davamıza sadece dil olarak bakıyoruz.

 

Misak-ı Milli sınırlarımız içerisinde yer alan Musul ve Kerkük, sizlerinde bildiği gibi 1926 yılında Irak’a, dolayısıyla da İngiltere’ye bırakılmıştı. Kerkük o tarihten bu yana Türk Milletinin yetim bıraktığı bir şehir olmuştur. Şuan Irak’ın içinde bulunduğu durum itibarıyla Kerkük’ün geleceğinin tayin etmesi isteniyor. Fakat bu istenirken Türkmen şehri olan Kerkük’ün nüfus yapısı göz göre göre değiştiriliyor ve biz bu duruma seyirci kalıyor, mili bir duruş sergileyemiyoruz. Kerkük üzerinde iddiasıyla Irak üzerinde emelleri olan kimseler, her geçen gün amaçlarına ulaşırken biz hala yüzümüzü batıya çevirmiş yanı başımızda ki Türkmen çığlıklarına kulaklarımızı tıkıyoruz.

 

Kerkük için söylenecek çok şey var. Fakat asıl söylemesi gerekenler sustuğu için bugün yetim kalmıştır.

 

Türk Gençliği olarak bizler Kerkük’ümüze sahip çıkıyoruz.

 

Kalpteki ülkü Kerkük, Dildeki türkü Kerkük

Bağrına taş basarda, Terk etmez Türk’ü Kerkük. ”

 

Söylemesi gerekenler makam kapma telaşında olduğundan söz gençlere düşüyor. Onlarda gerekeni yapacak asalete sahipler. Bu hırs, damarlarındaki asil kanda mevcut.

 

İyi ki varlar….

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.