Şûrâ, Kur’ân’da bir surenin adıdır!
Kur’ân, istişareye büyük önem vermiştir. Bir Kur’ân suresinin adı, istişare anlamına Şûrâ suresidir. Bu surede şöyle buyrulur:
Onların işleri aralarında danışma iledir. (42/38)
İstişare ile ilgili bir başka ayet de şöyledir:
Önemli iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah'a güven, doğrusu Allah güvenenleri sever. (3/159)
Peygamberimiz de istişare eden kazanır, istişare etmeyen kaybeder buyurarak danışmanın önemine dikkat çeker.
Peygamberimiz, kendisi de ashabı ile sık sık istişare etmiş ve bu konuda da bizlere en güzel örnekler sunmuştur. Oysa Hz. Peygamber, Yüce Allah ile irtibatlı olan, yanlış bir karar vereceği zaman Allah tarafından düzeltilen bir kişi idi. Buna rağmen o da ashabı ile istişare etmiştir. Zaman olmuş, mübarek eşleriyle istişare etmiş, onların görüşlerine başvurmuştur. Nitekim Hudeybiyye anlaşmasından sonra, sözünü dinlemeyen ashabı ile ilgili olarak annemizle istişare etmiş ve onun tavsiyesi doğrultusunda hareket ederek mesele çözüme kavuşmuştur.
Bugün Müslümanların işlerini üstlenen pek çok kişi/lider istişareden uzak durmakta, kendine güvenerek hareket etmekte, çoğu zaman da ya yanlış kararlar alabilmekte, istişaresiz olarak alınan isabetli karalar ise hayır ve bereket getirmemektedir.
Aile bireylerinin sorumluluğunu üzerine alan aile reisleri, aile fertleriyle istişare etmemektedirler. Ailenin ve çocukların geleceği ile ilgili kararlarda kendi fikir ve kararlarını dayatmaktadırlar. Bu fikir ve kararlar isabetli bile olsa, uygulama noktasında hayırlı sonuçlar getirmemektedir. Hele kadınlarla/kız çocuklarıyla istişare edenlerin sayısı yok denecek kadar azdır. Elbette çocukla istişare, onun emrine girmek demek değildir. Doğru kararlar almada onların fikirlerinden istifade etmektir.
Okulda bir grup öğrencinin sorumluluğunu üzerine alan öğretmenler, öğrencileriyle istişare etmeyi zül addedebilmektedirler.
İşçilerinin sorumluluğunu üzerine alan işveren, onlarla ilgili kararları alırken onlara danışmamaktadır.
Örnekleri çoğaltabiliriz.
Unutulmamalı ki istişare, bilgi ve donanım açısından aşağı seviyede olanlarla da yapılır. İnsan ne kadar birikimli olursa olsun, göremediği taraflar olabilir ve yanılabilir. Bazen bir çocuk yahut bizden çok aşağı seviyede olan bir kişi çok isabetli kararlara imza atabilir.
İstişare sonucunda alınan bir karar, kolektif akıl ürünüdür.
Ben, bana yeterim diyenler, kendilerini bitirenlerdir.
Böyleleri hakkında bir hadiste, kim ben âlimim/her şeyi bilirim derse, o kimse cahilin ta kendisidir denilmiştir. Zaten Kur’ân, insanın kendi kendine yettiğini zannettiği sürece şımarıp azacağınıhaber vermektedir: Ama, insanoğlu kendini müstağni sayarak azgınlık eder. (96/6-7)
O halde, ey sorumluluk sahipleri, işlerinizde istişareye önem verin, unutmayın ki danışan yolda kalmaz.