Bir süredir Şehr-i Konyadan uzaktayız. Meram'ı, Mevlana'yı, Alaeddin Tepesi'ni çok özledim. Şehrimin tüm güzellikleri burnumda tütüyor. Ülke ve Konya gündemini internet sitelerinden izlemeye çalışıyoruz. Bilgi fakirliğimizi gidermek için o site senin, bu site benim gezip duruyoruz. www.davamiz.com portalında yayınlanan bir yazıdan çok etkilendim. Memleket okurlarının da bilgilenmesini istiyorum. Bu yazı kanımca sırf BİZİM GİBİLERİ anlatmak için yazılmış
İşte yazının özeti. Buyurun birlikte okuyalım.
Irakın kuzeyinde bir aşiret devletinin kurulmasına yardımcı olan devlet içindeki güçler, bugünlerin oluşumunu sağlar iken, benim askerim de Kürt ayrılıkçılıklar ile denize itilen adam misali savaşıyor. Dağlardan, ovalardan temizlediğimiz Kürt ayrılıkçılardan kaçanları, büyük şehirlerimize ve sahil tatil yerlerimize akrabaları ile geliyor
Dağlarda yarım bıraktığı işlere, bu sefer buralarda devam ediyor
Yıllar öncesinden bugünleri gören gönüllü kahramanlarımız, zamanın bölge yetkilisine, gerekli NOKTA VURUŞLARININ yapılarak işi bitirmek istediklerini söylediklerinde, bugün emekliliklerinin bir yandan tadını çıkartırken diğer yandan içi hamasilikle dolu anı-macera kitapları yazanlar, o dönem önce celâllenerek; EMİR TARTIŞILMAZ, UYGULANIR! diyenler, bunun üzerine karşısındakiler İTİRAZ edince, yumuşayarak; MERAK ETMEYİN! BÖYLE BİR ŞEYE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ! diyor, sırtları tıpışlıyordu Olayların içinde iken, neyin ne olduğunu değerlendiremiyorsunuz. Size verilen görev, düşmanı dağlarda bulmak ve yok etmek. Başka şey göremiyor, dönen dolapları bilemiyorsunuz
Yıllar sonra olaylarla ilgili ciddi araştırma kitapları okuyorsunuz. Okuduklarınızla yaşadıklarınızı birleştirdiğinizde ortaya bir hakikat çıkıyor: BİZİ İÇİMİZDEKİLER İTMİŞ!.. Ne adına, kim adına, kim ve kimler? Artık bunu biliyoruz!.. O zaman ölmemiştik ama bugün, her gün ölüyoruz!.. Demokrasi (!) adına insan bilmem nesi adına EFSANELEŞMİŞ MÜCADELE BİRİMLERİ, bazıları tarafından lağvedilince meydan Kürte kalıyor Bu arada Kürt; Uzun bir zaman, yeni savaş strateji ve taktikleri üzerinde eğitim yapıyor. Etraf fırtına öncesinin sessizliğinde. Başkentte bir rehavet oluşuyor ki, düşman başına Anı-macera kitapları yazılıyor. Çok bilmişler, bir dönem TVlerde söylediklerinin tam tersini söyleyerek ahkam kesiyor Yapay gündemler oluşuyor. Bir bakıyorsunuz gündeme KEL ALAKA bir konu pat diye düşüyor Bu düşen konu; bazen, Derin Devlet, ABye alındık-alınmadık, vs. oluyor, bazen de Vahdettin Bu arada Kürt hazırlığını bitirmiş, nokta vuruşları ile harekata başlıyor Görünen o ki, İsrailli, ABDli ve peşmerge subaylar iyi eğitim vermişler. Tıpkı bir dönem Türk subaylarının peşmergeye verdiği eğitim gibi
Hani vergi toplama konusunda bir deyiş vardı? Toplanacak vergiler, size köprü, yol, okul, hastane, fabrika olarak geri dönecek! Burada da bize kurşun, bomba olarak geri dönüyor, binlerce Türk ocağını karanlığa gömerek!.. Birileri utancından susacağı yerde gazeteler de, TEVElerde demeçler veriyor, ahkam kesiyor
Bunları görüp okudukça; Keşke bugünleri görmeseydik! diyesimiz geliyor
Ama en masum pozumuzu takınarak, sanki hiçbir şeyden bi-haber gibi seslenelim: BİZİ KİM/KİMLER İTTİ? Sürç-i lisan ettiysek af ola!... NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!..