Sizler bu satırları okuduğunuz dakikalarda Türkiye dışında onaltı ayrı ülkede Türkçe süreli yayın yapan yazarlar, yayıncılar, düşünce adamları ve sivil toplum kuruluş temsilcileri Amsterdam North City Hotelin konferans salonunda toplantı halinde olacaklar. Beşinci defa biraraya gelen bu grubun yegane amacı Türkiye dışında, Türkçenin öncelikle yazılı, ama her şartta yaşatılmasına katkıda bulunmaktır. İşte bu amacı taşıyanlar ilk defa 1997 yılında Hollandanın Haarlem kentinde biraraya geldiler. Delegeler bir gün önce Amsterdamda organize edilen Dede Efendi Konserine de katılmışlardı. İlk sempozyumda dikkat çeken ve hafızalarda hala yer eden bir konu hiç şüphesiz sempozyum bildirilerinin yıldırım hızıyla okunmasıydı. Katılım fazlaydı. Zaman ise sınırlıydı.Aradan yıllar geçti. Avrupa Türkçe süreli yayınlar sempozyumu belirli aralıklarla Hollandada toplandı. İlk iki yıl yayıncıların ve katılımcıların tanışması ve ülkeleri tanıtmakla geçti. Mesela Polonyada Xudaferin isminde bir Türkçe derginin yayınlandığını biz o yıllarda sempozyuma katılan Polonya delegesinden öğrenmiştik.Sonraki yıllarda, tanışma faslı bittikten sonra sempozyum tematik olarak çalışmasına devam etti. Özellikle global değerleri, demokrasi, insan hakları, sivil toplum ve kuruluşları, lokal kalkınma ve medya gibi sempozyum temaları olarak seçip bu değerler üzerinde hem katılımcılar bilgilendiler hem bu yönde her sempozyum sonrası kararlar alarak yıl boyunca bu kararların önemli ölçüde gerçekleşmesine özen gösterdiler. Teknik yardımlarda bulundular. Hemen aklımıza gelen örnek Kosovadan. Sempozyum kararı gereği Prizrende yayın yapan Yeni Dönem Radyosuna teknik yardımda bulundular. Aynı çerçevede, moldovada yayın yapmakta olan Ana Sözü gazetesine, Űsküpte yayınlanmakta olan Yeni Balkan gazetesine teknik yardımlarda bulunuldu. Yine sempozyum kararı doğrultusunda Avrupa Türklerinin sesi Ahmet Baydaroğlunun da bulunduğu bir ekiple Makedonyaya bir kültürel gezi düzenlenmişti. Gezinin son günü Gostivar kentinde bir Türk ailenin evine misafir olmuştuk. Yemek yendi ve Türk kahveleri içiyorduk. Bize hizmet eden gençlerden biri, ismimle hitap ederek İstanbulda düzenlemiş olduğunuz İngilizce kursuna katıldım, başarıyla bitirdim, size teşekkür ederim deyiverdi. Biz böyle bir ortamla karşılaşacağımızı bilmediğimizden donduk kaldık. Neden sonra yine Avrupada süreli Türkçe yayınlar sempozyum kararı gereği İstanbulda Balkanlardan gelen öğrencilere düzenlenen ve başarılı öğrencilerin katıldığı gençlik kurlarını hatırladık ve olayı böylece çözdük.Nereden nereye. İstanbulda düzenlenen bir kursa devam eden bir BAlkanlı gencin bir akşam yemeğinden sonra karşımıza çıkacağını ve candan teşekküre edeceğini hiç mi hiç tahmin edemezdik .Dördüncü Sempozyumda bir karar alınmıştı. Doğu Avrupa ülkelerinden, özellikle Avrupa Birliğine giriş sürecindeki ülkelerde yaşayan ve Türkçe konuşan topluluklarla diyalog geliştirilecek ve yapılacak etkinliklerle Avrupa Entegrasyonuna katkıda bulunulacaktı. İşte bu çerçevede bu hafta Kosova, Bulgaristan, Romanya ve Makedonyadan gençler Hollandaya davet edildiler. Gençler sıkı bir eğitimden geçiriliyorlar. Birinci gün Hollanda belediyeleri nasıl çalışır? Belediye seçimleri nasıl yapılır? Belediyelerde karar mekanizmalari nelerdir gibi bir çok sorunun cevabını Amsterdam belediye meçlisinde üye Bora Işıktan öğrendiler. Bir başka gün Songül Akkaya, Hollandada eyalet sistemini gençlere anlattı. Bir diğer gün gençler meclise giderek, milletvekillerinin nasıl çalıştıklarını yine bir Türk vekilden, Fadime Örgüden dinlediler. Ve programın bir bölümünde Avrupa Parlamentosu adayı Osman Elmacıdan APnin ne olduğunu, yetkilerini, nasıl çalıştığını dinlediler. Teorik çerçevenin yanısıra çeşitli kurum ve kuruluşları ziyaret ederek Hollanda siyasi sistemiyle tanıştılar. Her gittikleri kurumda, dinledikleriyle kendi ülkelerini kıyasladılar. Genç politikacılarla tanıştılar. Seçimler hakkında bilgi sahibi oldular. Kart alışverişi yaptılar. İleride ortak çalışma zemininin oluşması için ilk adımları attılar. Gençler bir hafta içinde bilgiyle ve tecrübeyle doldular. Hiç şüphesiz gençler bu bilgileri gelmiş oldukları ülkeler için kullanacaklar. Űlkelerinin kalkınmaları ve insanlarının refah düzeyinin artmasını, hak ve hukukun yerleşmesine katkıda bulunacaklar. Yukarıda da görülduğü üzere, belirli aralıklarla yapılsada bir sempozyumun neler getirdiği, nelere kailar açığı apaçık ortada. Bu hafta beşincisi yapılacak sempozyumun teması ise oldukça ilginç: Bileşmiş Milletlerin 2015 yılında dünyada gerçekleştirmek istediği 8 Milenyum Gelişme Hedefleri tema olarak seçilmiş. Delegeler bu hedeflerin neler olduğunu öğrenirken, tartışırken, önümüzdeki yıllarda bu hedeflerin hangilerini yoksul ülkelerde ne ölçüde gerçekleştirebileceklerini konuşacaklar. Yani sempozyum kendisine on yıllık bir misyon çizecek. Belki Irakta okula devam etmeyen çocukların okullarına devam etmeleri için veliler ikna edilecek, belki Bulgaristanda, Romanyada toplumsal konumları gerilerde olan bir grubun refah seviyelerinin arttırılması sağlanacak, belki çatışma halinde olan bölgelerde barış ve huzurun yerleşmesine katkıda bulunacak projeler önerilecek İşte bunun adı, Sürdürülebilir Ortak Çalışmadır. Selam olsun bu amaç doğrultusunda birleşenlere. Selam olsun, dünyadan yoksulluğun kaldırılması ve adaletin hakim olmasına gönül verenlere .