Sekizinci yılına devreden Suriye iç savaşı/krizi elle tutulur, gözle görülür bir ilerleme kaydetmeden kendi çemberinde dönüp duruyor. Görünen o ki, ne rejim muhaliflerle baş edebildi, ne de muhalifler iç savaş öncesi planlarını gerçekleştirebildi. Muhalifler arasında mütemadiyen yaşanan yeni çatışma konuları, neredeyse aradan PYD/PKK’nın sıyrılıp çıkacağı bir vasat hazırlıyordu. Allah’tan Türkiye erken davranıp müdahale etti de süreç, en azından şimdilik PYD/PKK lehine bir sonuca dönüşmeden duraklatıldı.
Daha iki gün önce El Kaide bağlantılı HTŞ ile ÖSO arasında çatışma çıktı ve en az 97 kişi karşılıklı olarak öldürüldü. Çatışmanın İdlib kırsalında bulunan ÖSO güçlerine bağlı Nureddin Zengi hareketine mensup unsurların, Menbiç bölgesine kaydırılmasını fırsat bilen HTŞ’nin saldırılarıyla başladığı iddia ediliyor. Bu bilgi doğruysa anlaşılan Suriye iç savaşı/krizinde yaşanan sekiz yıllık acıdan kimse ders çıkarmamış. İki ileri bir geri yapmanın Suriye’ye ve Suriye halkına yaşattığı acılardan habersizler. Ya da ipleri elinde olan güçler, habersiz davranmalarını istiyor.
Bu gelişmeler bölgeden ayrılma arifesinde olduğunu söyleyen ABD’nin yeni bubi tuzaklarıyla bölgeyi döşediğini/döşeyeceğini gösteriyor. Genel ismiyle muhalefet olarak zikredilen güçlerin, yoğunluklu olarak El Kaide’ye bağlı unsurlar olduğunu biliyoruz. Bu yönüyle El Kaide’nin izlediği yol, Suriye iç savaşının/krizinin de gideceği yönü tayin edecek.
Geldiğimiz noktada gruplar arası çatışmalar yer yer sürse de muhalefet ile rejim arasındaki çatışmalar bitmiş gibi gözüküyor. Bu tekrar başlamayacağını göstermez. Duamız, inşallah başlamaz olsun ama 2019 yılı ABD tarafından yeniden inşa edilen unsurlarla rejimin çatışmaları şeklinde geçebilir. Yani ÖSO, bir taraftan PYD/PKK ile çatışırken öbür taraftan muhalif güçler diye isimlendirilen El Kaide unsurları ile çatışmak zorunda bırakılabilir. ABD’nin çıkma kararı yeni sürprizlere gebe olabilir.
Suriye meselesinde Rusya, Türkiye ve İran’ın ülkeyi kimin yöneteceği konusunda anlaşamamaları üzüntümüz iken, toprak bütünlüğü konusunda hemfikir olmaları tek tesellimiz. Dahası Suriye krizinin tek sigortası da budur. Eğer bu konuda tam mutabakata vararak masadan kalkılmışsa, ne PYD/PKK’nın ne de diğer güçlerin, Suriye iç savaşını ABD’nin istediği çizgiye taşıma imkânları olmayacaktır. O sebepledir ki bu üç ülkenin Suriye konusunda omuz omuza vermeleri ve aynı plan üzerinde mutabık kalmaları çok önemlidir. Artık ne Suriye’nin ne de Suriye halkının yeni hamaset açılımlarına katlanacak gücü kalmamıştır.
Sonuç olarak temennimiz ve beklentimiz, 2019 yılının Suriye iç savaşı/krizinde çözüm senesi olmasıdır. Savaşı kışkırtanların artık yaşanan acılardan utanıp bir adım geri çekilmesini bekliyoruz. Mümkün olur mu bilmiyoruz ama umuyoruz. Bu dipsiz kuyuya atılacak ne bir canımız ne de bir acımız kalmamıştır. Yaşanan yaşanmış, alınan alınmış, olan olmuştur. Bu saatten sonra yapılacak en iyi şey kör olası ideolojilerinin peşinde yüzbinlerin ölümüne, milyonların yer değiştirmesine, koca koca şehirlerin yerle bir olmasına sebep olanların biraz utanmasıdır.
Bu acının devam etmesine zemin hazırlamak ve taraf olmak en özet ifadeyle bu cinayetlere ortak olmaktır. Unutmayalım ki, bu ortaklık hepimizi yakar.