"Suriyeliler, Lozan mübadillerinden daha güç durumda"

İzmir'de yaşayan son Lozan mübadillerinden Yaylalı: - "Bizim göçe zorlandığımız yıllarda ölümler daha azdı. Suriyeliler, vatanlarından ölüm korkusuyla kaçarken denizlerde boğuluyor"- "Mübadele yıllarında nereye göç edeceğini biliyordun, dağıtım yapılıyord

İZMİR (AA) - MERİÇ ÜRER - Lozan mübadillerinden 94 yaşındaki Şaban Yaylalı, ülkelerindeki iç savaştan kaçan Suriyelilerin kendilerinden çok daha zor durumda kaldığını belirterek, "Bizim göçe zorlandığımız yıllarda ölümler daha azdı. Suriyeliler, vatanlarından ölüm korkusuyla kaçarken denizlerde boğuluyor" dedi.

Lozan Barış Antlaşması kapsamında 30 Ocak 1923'te yapılan sözleşme uyarınca zorunlu göçe tabi tutulanlar arasında bulunan Yaylalı, o dönemde ailesiyle Selanik'ten Anadolu'ya geldi.

İzmir'de torunlarıyla yaşadığı evinde AA muhabirine açıklamalarda bulunan Yaylalı, mübadele öncesi ailesinin maddi durumunun çok iyi olduğunu söyledi.

Bu süreçte Hristiyan olmaya zorlanan ailesinin buna direnç gösterdiğini dile getiren Yaylalı, bunun üzerine göçe zorlandıklarını ve mal varlıklarının büyük bölümünü kaybettiklerini belirtti.

Yaylalı, ailesinin mübadele sırasında, vatanlarından koparıldıkları için büyük üzüntü yaşadığını ifade etti.

Göç yollarında başlarından geçen olayı anlatan Yaylalı, "Yaşadığımız Kayalar kasabasının Koçana köyünden Selanik'e varmamız için bir gölden geçmemiz gerekiyordu. Kayıklar suya açıldıktan bir süre sonra annemin aklına kızı geldi. Annem 20 günlük kızını, yani kardeşimi sahilde unutmuştu. Gölün ortasında hatırlayıp kardeşimi almak için döndüler. Demek ki göç, insana evladını bile unutturuyor" diye konuştu.

Mübadele döneminde deniz ticaretinin yabancıların elinde olduğunu, Anadolu'ya Yunan vapuruyla geçmemek için direndiklerini bildiren Yaylalı, "Gülcemal" vapurunun Selanik Limanı'na yanaşmasıyla ailesinin yeni bir hayata adım attığını kaydetti.

Ailesinin Sivas'ın Sevindik köyüne yerleştirildiğini, burada 6 yıl hayvanlarla aynı çatı altında tek odalı evde yaşadıklarını söyleyen Yaylalı, yeni bir ev yapılması için ailesinin Mustafa Kemal Atatürk'e yazdığı mektuba olumlu yanıt verildiğini, böylece daha iyi koşullarda yaşamaya başladıklarını dile getirdi.

Okul hayatını Tekirdağ'da geçirdiğini belirten Yaylalı, Ziraat Mektebi'ni bitirdikten sonra tarım öğretmeni olarak Türkiye'nin dört bir yanında görev yaptığını vurguladı.

Doğduğu toprakları 2002'de ziyaret ettiğini, Selanik'te çok sıcak karşılandığını ve misafir edildiğini anlatan Yaylalı, "Bu da insanların birbirlerine düşmanlıkları olmadığını gösteren bir durum" diye konuştu.

- "Göçmene yardım insanlık görevidir"

Yaylalı, bir mübadil olarak dünyadaki bütün göçlere karşı duyarlılık gösterdiğini, son yıllarda Suriyelilerin durumunun, kendisine ailesinin geçmişte yaşadıklarını hatırlattığını ifade etti.

Türkiye'nin Suriyelilere kapılarını açmasının doğruluğuna işaret eden Yaylalı, bir sığınmacıya yardım etmenin en büyük insanlık görevi olduğunu belirtti.

Suriyelilerin durumunun, ailesinin yaşadıklarından daha zor olduğuna işaret eden Yaylalı, şunları kaydetti:

"Bizim göçe zorlandığımız yıllarda ölümler nadirdi. Suriyeli göçmenler, silah zoruyla memleketlerini terk ediyor. Vatanlarından ölme korkusuyla kaçarken denizlerde boğuluyorlar. Biz mübadele yıllarında nereye göç edileceğini biliyorduk, dağıtım yapılıyordu. Ama şimdi Suriyeliler bir bota biniyor, Avrupa'nın neresine gidecekleri belli değil. Bilerek gitme yok. Ege Denizi'nden geçecekler. Uzun zamandır burada yaşıyorum. Ege'yi geçmek çok zor. Geçen Midilli'ye de gittim. Kolay geçilecek bir yer değil. Durumları çok zor."

Ülkeye çok sayıda Suriyeli sığınmacının gelmeye devam ettiğini dile getiren Yaylalı, Avrupa'nın bu konuda Türkiye'ye destek olması gerektiğini sözlerine ekledi.

AA

Gündem Haberleri

Depremde vefat eden 408 öğretmenin ismi anıtta yaşatılacak
Enes Güran’ın gözünün altındaki iz, diş izi mi?
Tüm yurt kardan nasibini aldı
CHP Kazandı Kıymete Bindi
Karı gören Ankaralılar Elmadağ'a akın etti