Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde meydana gelen hain saldırının analizlerini okuyorsunuz.
Tek kelimeyle ifade etmek gerekirse bu saldırı; Türkiye üzerinde oynanmak istenen senaryonun çirkin bir parçası...
Türkiye’yi ve bölgeyi tasarımlamak isteyen çevreler bu toprakları da karıştırmak istiyor.
Net bir şekilde savaş istiyorlar.
Bu yüzden teröre lanet ediyoruz; karşısında duruyoruz.
Esas olanın milli birlik ve bütünlüğümüz olduğunu ifade ediyoruz.
Elimize taş ve sopa almadan; birbirimizi hırpalamadan.
***
Saldırının ardından bölge ile temas halindeyiz.
Aldığımız haberler, yaptığımız istişareler soru işaretlerinin sayısını artırıyor...
İşte onlardan bazıları:
1-Kobani'de tehdit bitti sıra imar ve inşaya mı geldi de gençleri oraya okul ve park yapmaya gönderdiniz? (Daha bir ay önce Kobani'ye intihar saldırıları yapılmışken!)
2-Mithat Sancar “Bu beklenmedik bir gelişme değil” diyor. Madem bekleniyordu çocuklara bunu neden söylemediniz?
3-Figen Yüksekdağ’ın “Biz sırtımızı YPG, YPJ ye PYD’ye yaslıyoruz” demesinin anlamı Suriye'deki çatışmaların buraya taşınması anlamına gelmiyor muydu? Bu meydan okuma kime karşı yapılmıştı?
4-Pervin Buldan “Çocuklar benimle görüştü, Kobani'ye geçmek için benden yardım istediler” diye açıklama yaptı... Pervin Buldan, Kobani'nin ne tür riskler taşıdığını bilmiyor mu? Bilmiyorsa bu büyük bir gaflet değil mi?
5-Patlama olur olmaz AK Parti ve hükümeti suçlamak “Bombacıların amacına hizmet etmek” anlamına gelmiyor mu?
6-Bombadan sonra yurtdışında Türkiye elçiliklerine saldırmanın, saldıranlar ile bombacılar arasında bir tür bağlantı olduğu anlamına gelmez mi?
7-Madem saldırganları biliyorsunuz neden bu bilgileri devletle paylaşmıyorsunuz?
8-Şurada burada yol kesip kimlik kontrolü yapanlar, devlet içinde devlet olduğunu iddia edenler, bomba patlayınca neden sorumluluğu hükümete yüklüyorlar. Belediyeler içinde kurduğunuz güvenlik birimleri, KCK içinde kurduğunuz istihbarat bunu neden haber vermedi?
***
Bu katliamın düşündürdüğü sorulardan bazıları bunlar...
Tabi; 7 Haziran seçimlerindeki sonuçların da bulanık bir hava oluşturduğunu ve bu havadan gerekirse yeni ve yeniden bir seçimle çıkılması gerektiğini de söylememiz lazım...
HDP, yüzde 10’luk barajı aştığı halde yüzünü barıştan yana dönmüyorsa...
PKK silah bırakmıyor ve bombalar patlıyorsa.
Öyleyse ‘demokratik adımlara’ paralel atılması gereken başkaca adımlar da olacaktır.
Bölgesi için istikrar adası olan Türkiye inşallah bunları da atlatacak...