-Çoğunluğun azınlığa tahakkümünü anlatacaktın!
-Neden böyle sordun da mesela azınlığın çoğunluğa tahakkümünü sormadın?
-Canım ben ne sorduğumu biliyor muyum, hele sen tahakküm ne demek onu bir söyle bakalım…
-Tahakküm baskı ve zorbalık yoluyla hükmetmeye denir. Şu kadarını söyleyeyim ki ne azınlığın çoğunluğa ne de çoğunluğun azınlığa tahakkümünü kabul edemeyiz. Herkes kurallar çerçevesinde durduğu yerde durmalı ve demokrasinin kendilerine verdiği rolü layıkıyla oynamalıdır.
-Şimdi biraz anladım, tahakküm kötü bir şey öyle değil mi?
-Bir kere demokrasinin olduğu yerde tahakküm devre dışı kalmalıdır. Baskı ve zorbalıkla demokrasi yan yana durmaz.
-Peki bu yaşananlara ne demeli?
-Düpedüz tahakküm, hem de azınlığın çoğunluğa tahakkümü… Birileri ‘siz yüzde 75 de oy alsanız fark etmez’ deyip kendi aklının erdiğine doğru giderse bu çirkin bir şeydir. Çünkü demokrasi dediğimiz şey böyle durumlarda zedelenir. Düşünsene Osmanlı İmparatorluğu’nu, ‘babadan oğla geçen padişahlık sistemini’ beğenmeyip/eleştirip ortadan kaldırıyorsun ve yerine demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni kuruyorsun…
-Eee…
-E’si şu… Şimdi demokrasi ne diye var… Halk kendini yönetecek kişiyi kendi seçsin, vakti dolunca da beğenmiyorsa onun elindeki iktidar kuvvetini alsın diye var… Sen, halkın seçip getirdiği bir partiyi seçim yoluyla değil de başka yollarla ortadan kaldırırsan bunun adına nasıl demokrasi denilebilir ki… Bu durum padişahlık sisteminden daha da şaibeli bir hal almaz mı?
-Sen bana sorma, anlatmaya devam et…
-Bak geçtiğimiz günkü konuşmamızda etrafta bazı sözler oluştu… İki vatandaş olarak senle ben şurada konuşurken biri çıkıp “AKP’ ye yüzde 47 oy veren mi çoğunluk, oy vermeyen yüzde 53 mü çoğunluk? Kim azınlık kim çoğunluk? Biraz matematik araştırması yap” dedi. Sen de duydun…
-Evet duydum.
-Şimdi bu ne demek; ülkedeki demokratik sistemi birileri hala sindirememiş demek. Çeşitli partiler seçime girer ve çoğunluğun oyunu alan parti cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilerek hükümeti kurar. 22 Temmuz seçimlerine 14 siyasi parti ve 699 bağımsız aday katıldı. Şimdi sen yüzde 47 ile en çok oy alan partinin karşısına 13 tane diğer partilerin ve bağımsız adayların aldığı yüzde 53’ü koyup hangisi büyük diye soracaksın. Ülkeyi bu zihniyete teslim edersek ortaya ne tür bir kargaşa çıkaracaklarını sen düşün… Doğrusu matematikle aram hiç iyi değil ama olayları tahlil kabiliyetim sağduyu sahibi her vatandaşın olduğu kadar gelişmiş.
-Anlıyorum seni…
-İşte bu yaklaşımda tahakküm var… Halkın oylarına hepimiz saygı duymalıyız.
-Kesinlikle katılıyorum sana. Ama bir de yine biz konuşurken muhalefet partisini destekleyen birisi “7 milyon insan az değildir” dedi. Buna ne diyorsun…
-Biraz önce dediğimi diyorum, her oy önemli ve değerlidir. Verilen tüm oylar bu coğrafyada yaşayan insanların mahiyetini ortaya koyuyor… Ve 16 milyon oy alan bir partiyi iktidar yaparken 7 milyon oy alan bir partiyi de muhalefet yapıyor… Şunu söyleyeyim: 7 milyon az değildir; fakat 16 milyon ondan daha çoktur.
-Aslında azlık çokluk kavgası da komik değil mi?
-Evet komik; oyunun kuralları belli… Sisteme yeni bir don biçemeye gerek yok… Bu hükümet Türkiye’nin hükümeti… Muhalefet de Türkiye’nin muhalefeti… Bak bir de ne söyleyeceğim. Geçen seçimlerde 42 milyon seçmenden, oy kullanan kişi sayısı 35 milyon. 7 milyon kişi sandığa gitmemiş. Bu da CHP’nin aldığı oy miktarına denk geliyor. Şimdi bu oy kullanmayanlar bir parti kursaydı CHP kadar büyük bir muhalefet partisi çıkarabilirlerdi ortaya…
-Vay be, demek 7 milyon insan oy kullanmamış.
-Evet, şimdilik 7 milyon oy panik yaratmaz, ama insanların sisteme olan inançlarını zedelerseniz, sandık başına gitmeyen insan sayısı artar…
-O zaman ne olur?
-Ne olacak, işte azınlığın çoğunluğa tahakkümü o zaman başlar… AK Parti de kalmaz ortada CHP de… Bugün yüzde 53 mü fazla yüzde 47 mi dersen, yarın aynı matematik hesabını yine aynı şekilde yapman gerekebilir. Gerçi bu hiçbir zaman yüzde 30’ları geçemeyecek bir yaklaşımın matematiğidir. Bugüne kadar halk, sandıktan kim çıkmışsa ona itibar etmesini bilmiştir… Benim dediğim de bu; 90 dakikalık maçta karşı takımı yenemeyip maçı uzatmaya çalışmanın âlemi yok; bir sonraki müsabakaya iyi hazırlanıp maçı kurallara uygun bir şekilde kazanmaya gayret edilmelidir.
-Evet ama…
-Amasını boş ver, şimdi sen söyle yüzde 47 mi fazla yoksa yüzde 20 + yüzde 14 + yüzde 5 + yüzde 5 + yüzde 3 + yüzde 2 + ( yüzde 1’den daha az oy alan diğer partiler) mi daha fazla.
-Bence kaybedenlerin sayısı fazla. Sence…
-Ben bir şey demeyeyim, bakalım dış sesler ne diyecek!