Telaffuzu TAKKELİ ama, Konya ağzında TAKGALI Dağdır adı. Bu Dağın daha önceki adı ise Büyük CEBELLE Dağı’dır. Yanındaki ise küçük Cebelle’dir.
Sabah güneşi ilk nuru ile orada tanışır, yavaş yavaş Ovayı kuşatır, batarken de gurubu o Takke ayarlar. Tepeden eteğe kadar çırılçıplak kayalardan ibaret görüntüsüne bakıp da üzülmeyin. İnsanoğlunun hatası ve baltanın kurbanıdır o kayalar.
Halen ibadete açık olan Alaaddin camiinin içine girip de başınızı tavana kaldırdığınız zaman gözlerinizi kamaştıran, Tarihi konuşturan sekiz Asırlık ŞİMŞİR DİREKLERİN Takkeli Dağın eteklerindeki balta girmemiş Ormanlık ağaçlardan kesildiğini, Öküz çiftleri ile sürüyerek çekilip Konya’ya getirildiğini, temizlenip Cami inşaatında kullanıldığını da biliyor musunuz. .
Araştırmacı Emekli Öğretmen İbrahim Aczi KENDİ’nin Yusuf Ağa kitaplığındaki el yazması eserlerde ve cönklerde bu bilgilere ulaşabilir siniz. .
Havası suyu bir harikadır bu dağın. Tepesindeki Takke’nin düzlüğünde yaşanmış bir tarihin izleri vardır. Bu düzlüğün bir yerinde bazen azalıp fakat hiç tükenmeyen bir su Gölet’i vardır ki, çok şifalıdır. Bilhassa UYUZ illetine bire birdir. Vaktiyle etkili ilaçların bulunmadığı devirlerde bu su ile banyo yapıldığı takdirde illetin kesinlikle kuruduğu sabittir.
Dahası var. Tam bunun tersi, Dağın batı yönündeki eteğinde yine bir Pınar suyu vardır ki, bu suyun başına gidip de bol bol içenlerin böbrek taşlarının en kısa zamanda idrarla atıldığını,
Dahası var. Bu suyun içildiğinde erkeklerin de PROSTAD bezlerini eritip yok ettiğini söyleyebiliyoruz. Yirmi iki haziran 2010 Salı günü o Coğrafyanın insanı eşraftan Müteahhit İş adamı, Sayın Mustafa Ulusoy dostumuzun rehberliğinde, yine Konya eşrafından İş adamı Halil Yediyıldız ve Anahtarcı Muammer ustanın refakat ettiği guruba benim de iştirakim ile Bidonlarımızı alarak arabamıza binip bu şifalı suyun çıktığı pınarın başına vardık.
Oh… Tertemiz bir hava mükemmel bir tabiat. Bir yandan bidonlarımız doldurulur iken bir yandan da hiç durmadan tas tas bu sudan içmeye başladık. Daha orada iken içilen bu sudan müsbet yönde etkilenen ben oldum. İdrarda müthiş bir rahatlama başladı. Her sabah mutlaka kullanmakta olduğum FLOPROST adlı ilacı kullanmaz oldum. Rahatladım. İki ay devamlı bu sudan içen erkeklerde PROSTAD’dan eser kalmıyor deniliyor. Tavsiye edebilirim.
Takkeli dağın başka özellikleri de var. Eski Konya’nın asfalt icad olmadan önceki yıllarda yaya kaldırımlara ve yollara döşediği Granit Parke taşları da bu dağın eteklerindeki kayalardan imal edilir idi.
Şu anda derunumdan gelen bir hisle diyorum ki, Sanırım bu Dağın dibinde muazzam bir petrol havzası vardır. Çünkü bu coğrafya Volkanik bir yapıya sahiptir.
İki. Manevi sırlarla yüklü , Evliya kökenli yatırlardan Hazreti Mevlana, Ateş BAZ’I VELİ hazretleri , TAVUSBABA Türbelerinin kuşattığı büyük bir dairenin içinde kalıyor bu Dağ. ATEŞ BAZ’ı VELİ hazretleri Hazreti Mevlana’nın ahcısıdır. ATEŞE HÜKMEDEN BİR KERAMETE sahiptir. Türbegahı ve kabri bazı işaretlerle mücehhezdir. Değerlendirilebilir kanısındayız.
Bu Dağın eteği de Takkesi de başlı başına bir efsanedir. Vakti müsait olan tepeye çıkıp da geceyi tepede geçirecek olursa orada neler görür neler. Hazırlıklı giderse iki saatlik bir uyku yeterlidir zindeliği için.
Fecir zamanı, Ufukta ağarma belirtileri başladığı zaman uzaktan yakından duyulan Bülbül seslerinde bir ritim artışı bir coşku başlar. Mis gibi bir Cennet kokusu sarar ortalığı. Nefes al kokla… Şehir uyanmak üzeredir. Camilerin ışıkları göz kırpar.
Zerratı Cihan da bir telaş başlar. Çarkı felek coşar da cosar. Toplandıkları ağaçlarda cıvıldaşan Serçeler den ders alır insan. Gören gözle mahlukatın ve beşeriyetin sır dolu bu zikir merkezlerinde gizli hallerde ve gizli lisanları ile baş başadır atan kalbiniz.
Raks eyler, raks eylerken zikreyler ERVAHI EZEL…