Takva Diplomasını Alma Günü: Bayram
Bayram neşe ve sürur günü demektir. Biz Müslümanların dinî bayramlarını haftalık bayram olarak Cuma günü, yıllık olarak Ramazan ve Kurban günleri olarak sıralayabiliriz. Bunlar, dünyadaki dinî bayramlarımızdır.
Bir de ahrette cennete girdiğimiz anda yapacağımız bayram vardır ki asıl kalıcı bayram o bayramdır. Yüce Mevlâ’nın Ey kötü tutkulardan kendini arındırmış ve doyuma ermiş olan nefis! Sen Rabbinden ve Rabbin de senden hoşnut olarak O’na dön, hoşnut olduğum kullarımın arasına katıl ve buyur gir cennetime[1] çağrısını aldığımız günkü bayram.
Ramazan ayı, bir okul, müminler de o okulun kayıtlı talebeleridir dedik. Ve nihayet okulun son günlerindeyiz. Bayram ile birlikte diplomalarımızı alacağız. Eskiler, diploma için şehâdetnâme tabirini kullanırlardı. Şehâdetname, bir öğrencinin mektep süresince yapıp ettiklerine ve aldığı notlara tanıklık eden belgenin adıdır. Tıpkı bunun gibi Ramazan diploması ile biz de bir Ramazan boyu, yapıp ettiklerimizin ve bu ayda kazandıklarımızın göstergesi olan manevî diplomalarımızı almış olacağız. O diploma, bizim Ramazan’da kazandığımız ve edindiğimiz güzelliklere tanıklık eden belgedir. Zira Peygamberimizin Ramazan’ı güzel/ huzurlu/ dolu dolu/ düzgün geçen kimsenin, bir yılı da güzel/ huzurlu/ dolu dolu/ düzgün geçer sözünde ifade ettiği gibi Ramazan diploması bizim bir yılımızın göstergesi olacaktır. Ramaza diplomasında yer alabilecek kırık notlar da aynı şekilde bizim bir yılımızı etkileyecektir. Zira on bir ayın sultanı/yönetici olan Ramazan, bizi bir yıl yönetecektir.
Hepimiz biliyoruz ki bir okuldan mezun olunca iş bitmiyor, belki de asıl iş mezun olduktan sonra başlıyor. Okulun kazandırdığı birikimi uygulamaya koymak, hayata taşımak ve okulun bize kazandırdıklarıyla kazanmaya başlamak.
Ramazan okulunu ve Ramazan diplomasını da böyle görmek gerekir. Ramazan’da kazandığımız güzellikleri, Ramazan’dan sonraya taşıyabilmek. Ramazan dolumlarımızı, Ramazan sonrası hayatta uygulamaya geçirebilmek. İşte ancak o zaman Ramazan hedefine ulaşmış olacaktır. İşte ancak o zaman bayramı hak etmiş olacağız. Aksi takdirde deliye her gün bayram anlayışı ile Ramazan ve bayramları tüketeceğiz ama sonuçta ne Ramazan’dan ve ne de bayramdan nasiplenmemiş olacağız.
Ramazan dolu dolu yaşanmışsa eğer, Ramazan armağanları bizim sahiplendiğimiz güzellikler olmuşsa, işte o zaman, bayram namazı çıkışında kavşaklarda duran meleklerin müjdelerinin muhatapları bizler olacağız. Peygamberimiz böyle buyuruyor:
Ramazan Bayramı günü melekler yollara durur ve şöyle seslenirler: Ey Müslümanlar! Sizlere bol bol hayırlar ve sevaplar ikram eden Rabbinize koşun. Sizler geceleri kaim olmakla emr olundunuz, teravihlerle bu emri yerine getirdiniz. Gündüzleri oruçla emr olundunuz, oruç tutarak bunu da yerine getirdiniz. Rabbinize itaat ettiniz, şimdi mükâfatlarınızı alınız. Bayram namazı kılındıktan sonra da bir münadi şöyle der: Müjdeler olsun size, Rabbiniz sizi bağışladı, artık huzurla dopdolu olarak evlerinize dönün. Bugün ödül günü, melekler katında bu günün adı ödül günüdür.[2]
Ramazan Bayramınız mübarek olsun, gerçek bayramlar olarak hayatımıza İslamî güzellik ve bereketler getirsin efendim.