Tarafsız olmak mı, asla...

yazar-70

“Sessizce düşünsek duyacaklar bir gün

Olmazları olmuş sayacaklar bir gün

Onlar bu vehimle ellerinden gelse

Rüyalara sansür koyacaklar bir gün"

 

Yukarıdaki dörtlüğünde, şair nasılda tercüman olmuş şuan ki duygularıma, paylaşmak istedim. Geçen haftaki “zarf ve mazruf” isimli yazıma gelen tepkilerden anladığım kadarıyla özetle “Sayın Hikmet Peker, yazının girişi ve sonucu öylesine derin anlamlar yüklü ve güzel ki, fakat bazı ifadelerinizi anlamakta güçlük çekiyorum. Sonuç olarak değerlendirme yapmak istediğim zaman; sen bu yaşanılan son olaylarda, Ak partiyi mi haklı buluyorsun, yoksa Başsavcıyı mı?..  net olarak anlayamadım…” diye yazan bir okurumun mesajı aynen böyle.

 

Hani güzel bir söz vardır; “Anlayamamışlarsa, anlatamamışızdır.”  Bu anlamda kendimi suçlu buluyor ve özür diliyorum. Bazı insanların hakkımda daha ileri giderek -Şirin görünmek adına kıvırttığımı… dahi iddia edenler de oldu. İnsan kendi ne ise karşısındakini öyle yorumlar, diyerek olayı büyütmek ve dağıtmak istemiyorum. Ama çok açık ve net bir şey ifade etmek istiyorum. Ben Hikmet Peker olarak, “Asla ve asla tarafsız değilim, Haklıdan ve Hak’tan ya da direkt tarafım, burası böylece biline…” Benim içinde bulunduğum hiçbir konuda tarafsız olmam diye bir şey mümkün değil. Şahsiyetimi ve duruşumu yakından tanıyanlarım zaten bunu çok iyi bilir. (Tabiî ki üzerime alaka olmayan ve beni ilgilendirmeyen konular hariç)

 

 Fakat şurasında belirtmeliyim ki ben sıradan ve normal bir vatandaş değilim. Ben İlçemdeki “Bizim Karapınar Gazetesi” isimli bir gazetenin sahibi ve Konya Memleket Gazetesinin Müessese Müdürü ve Köşe yazarıyım. Gazeteciliğimin ve yorumculuğumun bana yüklediği bir takım sorumlulukların gereğini yerine getirme mecburiyeti olduğuna inanıyorum. Kısacası “Tarafsız kalan, bertaraf olur…” sözüne yürekten inan biri olarak, ben ömrümüm hiçbir dönemimde tarafsız kalmadım ve bertaraf olmadım. Hiçbir zaman kimse tarafından yok sayılmadım ve kimseyi de yok saymadım…

 

Gelelim asıl mevzuya; Ben geçen yazımda söylemek istediğim ve arif olan anlar diye ima ettiğim görüşümün özü aynen şöyle idi. Kanaatimce Başsavcı Ülkemiz demokrasisi adına öyle bir güzel hamle yaptı ki, ismi demokrasi tarihine geçecek türden... Çünkü Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana sözde CUMHURİYETİ VE LAİKLİĞİ korumak adına yapılan müdahalelerin hiç biri demokrasiye ve ülke menfaatine bu kadar fayda sağlayamamıştı. Hiçbir müdahalenin getirisi, götürdüklerinin yarısını dahi karşılayamamıştı. Ama bu olayın orta ve uzun vadede ülkemize sağlayacağı faydanın, şu kısa vadedeki zararından çok ama çok fazla olacağına yürekten inanıyorum. Ve bunu ilerleyen aylar ve yıllarda birlikte göreceğimizi sanıyorum. (Tabi olayları derinlemesine yorumlayabilen arifler zaten çoktan anladı)

 

Edison ampulü bulmak için on bininci denemesinden önceki kendine söylenen eleştirilere ne demişti hatırlayın. “Size bana 9.999- defa yanıldığımı söylüyorsunuz ama olay bence böyle değil. Bence Ampulü yakamayacak olan 9.999- değişik yolu keşfetmiş oldum…” der ve 10.000- denemesinde cereyanın ampulü yakacağı yolu keşfeder. İşte bende son olaylara aynen bu gözle bakıyor ve yaşananlarının sonunda ülkemizin ve demokrasimizin kazançlı çıkacağına inanıyorum. Ak Partimi haklı Başsavcımı sorusu ve cevabı teferruattır. Cambaza bak cambaza… oyunlarına gelmeyelim… Herkes kendine yakışanı yapsın.

 

ADAM GİBİ***************************

Akıllı insan; aklını iyi kullanandır,

Zeki insan; başkaların aklını da kullanandır.

********************HİKMETLİ SÖZLER

 

 

ANADOLU GERÇEĞİ

Yalın ayaklarınla koştun mu tarla tarla
Duydun mu çıplak toprağın yasını
Ağlayan kadınlarla, ihtiyarlarla
Yaşadın mı bir yağmur duasını
Boz bulanık ırmaklarda çimdin mi
Kulak verdin mi yürekten kavala, saza
Bir ipek seccade üstünde gibi, huzurla
Durdun mu toprakta namaza?

Bilir misin köylerde akşam olunca
Çekilir el ayak ortalıktan...
Bir hüzünlü ay doğar karanlığa sapsarı.
Başlar bir ağıt gibi sulardan, kapılardan
Kurbağa feryatları, köpek ulumaları...

Geceleri süt kokan, gübre kokan evleri
Topraktır hep damları, duvarı kerpiç...
Seferberlik yıllarını dinlerken ürpererek
Tandır başlarında uyudun mu hiç?

Kılığın kıyafetin sarmadı beni
Söylediğin türküler bizim türkümüz değil
Başka çeşmelerden doldurmuşsun tasını
Yüreğinde nakış yok, acı yok bizden
Bulutlar rahmetini kesmeden yavaş yavaş
insanlar selâmını esirgemeden
Savuş git içimizden...

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.