İnsanların gelişen zaman içinde yeni ihtiyaçları türedi. Bunlar, dün çok da önemli değildi… Ama bugün vazgeçilmez oluverir. Mesela dün yolların çok geniş olmasına gerek yoktu. Dar sokaklar, insanlar için çok güzel ve çekiciydi. Ama bugün devasa apartmanalar, milyonla ifade edilen araçlar, trafik karmaşası… Derken işler değişti. Bugün insanlar, yeni bir ev alırken önce bunun ulaşımına ve araç parkına bakıyor.
Ama öbür yandan da tarihi değerlerimiz var. Bazı insanlar için Alâeddin Camisi çok önemli görülmese de durum öyle değildir. Bir toplum, ancak tarihiyle ve kültürel değerleriyle var olur. Mesela 1500 ton ağırlığındaki 650 yıllık tarihi Artuklu Hamamının taşınmasını beraberce izledik. Bu masrafa değer mi? Evet değer. Niçin taşındı peki? O bölgeye yapılan baraj nedeniyle taşındı. Burada “tarihi mi koruyalım? Baraj mı yapalım?” ikilemine kolay bir çözüm bulunmuş oldu.
Biz eski şehir merkezlerini olduğu hal üzere bırakıp, yeni modern şehri başka yerlere kurmayı hiç düşünmemişiz. Sanırım bunun Türkiye’deki tek örneği Karabük- Safranbolu da var. Onun dışında hepsi içi içe geçmiş. Şimdi imkân bulunsa Mevlana türbesinin yanına 20-30 katlı bina dikme yarışına bile gireriz. Belki de en iyisi o bölgeyi olduğu gibi bırakmaktı. Ama bu geçti. Geriye dönüş de imkânsız. Öyleyse buna daha modern çözümler bulunmalıdır.
Acaba tarihi Artuklu Hamamının taşınması benzeri çözümler, niçin Konya’mız için de bulunmaz? Alâeddin Keykubat İmam Hatip Ortaokulu –eski adıyla Karma Ortaokulu- içinde bulunan tarihi bina, yerinden daha içeriye taşındı. Niçin taşındı? Oradaki caddeyi genişletmek için. Harika bir karardı. Ne şiş yandı, ne de kebap söndü.
Kadı İzzettin Camisi, uzun zamandır restorasyondaydı. Merkez imam hatip lisesinin yanında bilirsiniz. Burası dar ve işlek bir caddedir. Caminin yanında harabe bir ev vardı. Ev, kaldırımı kapatıyor, neredeyse yola taşmış. Acaba bu evi yıkıp, yolu genişletirler mi? Diye bekliyorduk. Baktık orada da restorasyon başlamış. Burası, Kadı İzzettin eviymiş. Bu esere sahip çıkmak güzel... Ama bu evin zaten tamamen işi bitmiş ve temele kadar inip, yeniden eski planı üzere inşa ediliyor. Benim merak ettiğim, böylesi bir tarihi yapıyı biraz geriye çekip, o daracık yolu genişletmek çok mu zor? Bu tarihi yapılara sahip çıkmak kadar, insanların gündelik ihtiyaçlarını giderecekleri imkânları sunmak da önemlidir.
Benzeri bir durum da Keçeciler Caddesinde başlamış. Orada eski bir cami vardı. Yanına yeni ve güzel bir cami yapılmış. Eskisi yolu bile daraltıyor. Ben, herhâlde eski camiyi yıkarlar diye beklerken baktım restore ediliyor. Yan yana iki cami… Namazı hangisinde kılmalı? Gerçekten bu caminin özel tarihi değeri varsa, neden daha iç bölgeye taşınmaz? Geldiğimiz modern hayat, bizi rahat yaşam ve tarihi değerler arasında bir ikileme sokuyor. Bunu aşmak çok zor değil sanırım.
Konya’da bu işleri organize eden büyükşehir belediyesinin ve tarihi eserlerin korunması ve yenilemesiyle ilgilenen kurumların buna hassasiyeti çok mu zor acaba? Belediyemizden ve yetkililerden bu konuda daha farklı duyarlılıklar bekliyoruz.