Türkler dünya tarihinin en önemli milletlerinin en başında gelir.
Türkleri tarih sahnesinden çekip aldığınızda tarihin büyük bir sayfası bomboş kalır.
Bu gerçeği sadece ben söylemiyorum, bugüne kadar Türk tarihi üzerine kafa yormuş, çalışmış pek çok tarihçi, Türkolog, yazar aynı kanaatlerini pek çok defa dile getirmişlerdir.
Alman İktisatçı Fritz Neumark, “Türkler pek farkında değil ama Avrupalılar şu gerçeğin farkındadır. Tarihten Türkler çıkarılırsa ortada tarih diye bir şey kalmaz” derken bu bariz gerçeği ifade der.
Türklerin en büyük özelliği şüphesiz ki “Devlet kuruculuğu”dur, devlet kurmadaki mahirliğidir.
Türklerin teşkilatçılığı ve hiçbir dönemde devletsiz kalmadığı gerçeği ise binlerce yıldır tarih sahnesinde var oluşlarını açıklayan başka bir gerçekliktir.
Türklük bir kavmin adı olduğu gibi aynı zamanda bir ruh halidir de.
Cesaretin, gözüpekliğin, merhametin, adaletin de adı olmuştur.
Arap Tarihçi İbn-i Hassul Seceat, “Cesaret bakımından Türklerden üstün; büyük hedeflere ulaşmak bakımından da onlardan dirayetli hiçbir kavim yoktur. Cenab-ı Hak onları aslan sıfatında yaratmıştır” derken Türklerin bu niteliklerine vurgu yapar.
Türk milleti her zaman büyük ve azametli olmuştur.
Ali cenap olmuştur.
Bu nedenle muarızları tarafından bile hakkaniyetli bir şekilde söz edilmiştir.
Güneş Ülkesi olarak ütopyasıyla meşhur Campanella eserinde Türkler’den söz ederken şöyle der, “Mademki düşünceyi zindana koymayan, hakikat sevgisini zincire vurmayan bir millet, o cesur ve adil Türkler var; üzerinde yalnız hakikatin, adaletin ve hürriyetin hüküm sürdüğü bir Güneş ülke yarın neden vücud bulmasın?”
Bizans’ın “Başımızda kardinal külahı görmektense Türk sarığı görmeyi yeğleriz” sözünü de bu minvalde okumak gerekir.
Türk milletinin yüce gönüllülüğü, mazlumu koruması, zalime karşı çelik gibi duruşu tarihin her döneminde var olan en önemli duruşudur.
İngiliz Devlet adamlarından biri olan Genç Willam’ın, ”Türklerin biricik sevdikleri şey hak ve hakikattir. Ve hiçbir haksızlık yapmadıkları halde haksızlığa uğramışlardır.” Sözü ise Türkler hakkında başka bir hakikati bize anlatır.
Türkler tarih sahnesine çıktıklarından bu yana her zaman adil olmaya çalışmışlar, başka dinlere, başka milletlere mümkün olduğunca hoşgörülü davranmışlar, buna rağmen de hep haksızca itham edilmişlerdir.
Ancak gerçekler Türk tarihinin altın sayfalarında yazılıdır.