Televizyon programları tatile girdi…
Televizyon ekranlarını eskimiş programlar işgal etti.
Hangi kanalı açarsan eski diziler, vizyondan düşmüş filimler.
Akşamları aile olarak hepimiz televizyonla birlikte tatile çıktık.
Ben yazılarıma ara vermedim vermeyeceğim de, eski yazılarımı da yayınlamıyorum. Ancak çalışma tempomu yüzde 50 aşağıya çektim. Radyo programlarıma bayram sonuna kadar ara verdim, bu da beni rahatlattı, bir haftadır yarı izinli gibiyim.
Artık daha az televizyon seyredeceğim. Daha az gazete okuyacağım. Ailemle evimle daha çok ilgileneceğim. Sabah sporumu daha rahat yapacağım. Köpeğim Köpük’e, daha fazla vakit ayıracağım. Kitabı araştırma yapmak için değil spor olsun diye okuyacağım.
Bu kadar tatil bile beni çok ama çok mutlu ediyor.
Kendimden bu kadar fazla bahsetmeyi de sevmiyorum. Benim amacımda kendinden bahsetmek değil. Beceriksizliğimden bir türlü konuya giremedim buralara geldim.
Asıl anlatmak istediğim Türkiye’deki insanların tatil ihtiyacı.
Her ne kadar Türkiye tatil cenneti olarak değerlendirilse de, bazıları imkânsızlıktan, bazıları da iş temposundan, tatili ancak rüyalarında görüyor.
Haziran sonlarında okullar kapanır. Ardından Meclis tatile girer, yargı tatile girer, Her yerde toplantılar, konferanslar, TV programları, diziler tatile girer. Tempo düşer, stres azalır, insanlar bundan büyük keyif alır
Bu dönem herkesin soluklanıp sinirleri dinlendirmek; hoşgörüsünü genişletmek; sezonun hızlı temposu içinde sürekli bilgisayarla, televizyonla beslediğimiz zihinlerimizi rahatlatmak içindir. Bu dönem zihni detoksa sokmak için de iyi bir fırsattır.
Eğer bunu yapabilirsek, belki de kavgalarımızın büyük çoğunluğunun boşa olduğunu göreceğiz.
Böyle bir tatile, yoğun çalışan herkesin ihtiyacının olduğunu düşünüyorum.
Keşke, tüm insanlar ve dostlarımız ölümcül çalışma temposuna bir ara verip bir bilanço çıkarabilse kafasını rahatlatabilse.
Keşke dostlar kendi sağlıkları için söylenen samimi bir “psikolojiktir” sözü karşısında düşünmeden kurduğu bazı cümleler yüzünden dostlukları zedelemeseler
Keşke insanlar bir yılın verdiği yorgunluk yüzünden karşısındaki dostunu “ders verir sözlerle” kırmasalar
Keşke tüm insanlar normal, tatil yapmış beyinler gibi Sakin oturup düşünseler.
Ben de, oda, şu da, bu da. Hatta başbakanımızda tatile çıksa… İnsanlar beynini rahatlatsa, yanlışlar üzerinde fazla mesai harcamasa, siyasette, ticarette ve dostluklarda gereksiz belirsizliklere ve gerginliklere sebep olmasa…
Bu temennileri artırabiliriz, başkalarına da yayabiliriz elbette.
Ama yerim de yenim de buna uygun değil.
Bana ayrılan sütunu bu sözlerle aşarsam yazımın sonunda yazının devamı “memleket com tr” de ifadesi ile karşı karşıya kalabilirim.
Onun için yazımı burada bitirmek istiyorum.
Ben de yıllık iznime çıkmak için sabırsızlanıyorum. Çıkayım da dostlarımı stresimle çalışma tempomla boğmayayım diye düşünüyorum.
TYB VE ÇANAKKALE GEZİSİ
Bugün tatilden bahsettik.
Ben de bu hafta sonu Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi tarafından organize edilen “Bursa-Çanakkale” gezisine katıldım.
Nazik ve sabırlı insan Başkan M. Ali Köseoğlu’nun her şeyi düşünerek organize ettiği bu gezi, bilgilerimizi tazelememize vesile oldu. Gezi organizesinde emeği geçen tüm dostlarıma, TYB’ye ve katkılarından dolayı Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum.
TYB Konya Şubesi’nin düzenlediği bilgilerimizi geliştirme ve araştırma gezimizde, günümüzün Necip Fazılı olarak değerlendirdiğim Dost insan Üstat Cengiz Numanoğlu ile Bursa'da bir araya geldik. Yaptığımız uzun soluklu sohbetle, bilgi dağarcığımıza yeni bilgiler katarak bu gezide servetin en büyüğüne sahip olduk.
Cengiz Numanoğlu ile yapılan sohbetten ve Ulu Camide kılınan sabah namazı ve öğle namazının ardından Bursa'dan Türk kurtuluş savaşının ilham kaynağı 250 bin şehidin yatak odası Çanakkale'ye geçtik.
Yazımı Üstat Cengiz Numanoğlu’nun sözleriyle bitirmek istiyorum:
Günah sofrasından doğrulmayanın,
Gönül sofrasında, gözü olur mu?
Allah aşkı ile yoğrulmayanın,
O’na naz etmeye, yüzü olur mu?