Hasan Cemal / Milliyet
Tayyip Erdoğan'ın seçim hayali...
Gelin bugün biraz 'reelpolitika'nın kuytuluklarında dolaşalım. Yüzeyde oynaşanlara değil, daha çok arka plana bakalım. Sözlerden çok, kafaların arkasında neler var, onları okumaya çalışalım.
12 Haziran'da genel seçimler var. Siyaset meydanında artık her şey seçime endeksli.
Tayyip Erdoğan için yaşamsal bir seçim bu.
Seçimi öylesine bir çoğunlukla kazanmak istiyor ki, kendisine Çankaya'yla birlikte başkanlık ya da yarı başkanlık sisteminin yolu da açılsın.
Ak Parti lideri, bunun için bir yandan MHP'yi seçim barajının, yani yüzde 10'un altına itmek istiyor.
Diğer yandan, Kürt sorunu ve PKK konusunda ortalığın toz dumana karışmasından yana değil.
Eğer seçimlere kadar sükunet hâkim olursa, dağdan fazla çatapata sesleri gelmezse, şehirlerde bomba patlamazsa, bu durumun seçim sandığında Ak Parti'ye yarayacağını düşünüyor Tayyip Erdoğan.
Bir başka düşüncesine gelince...
Bu da CHP ile ilgili olabilir.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun 12 Haziran'da yüzde 30'un altında, tercihan yüzde 24-25'te kalmasını istediği söylenebilir Erdoğan'ın.
Şimdi özetlersek:
MHP baraj altında kalıp Meclis'e giremezse... BDP, Kürtler Meclis'te yine 20 veya üzerinde bir milletvekili grubu oluştururlarsa... CHP ise ancak yüzde 25-26'da kalırsa...
Erdoğan'ın gönlünde yatan gerçekleşir mi?
Ama önce gönlünde yatan aslan ne ola ki sorusunu yanıtlamak lazım.
Erdoğan'ın önceliği 367 çıtasını yakalamak. Bunun anlamı, Ak Parti'nin referanduma gitmek zorunda kalmadan tek başına anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde etmesidir.
Mümkün mü?
Şimdilik zor gözüküyor. 367 olmazsa, 330 verelim.
Yukarıdaki önkoşulların gerçekleşmesi halinde, Ak Parti Meclis'te 330'u yakalayabilir, bir miktar üzerine de çıkabilir.
Kolay olmasa da bu ihtimal var. 330 ve üstü milletvekili demek, Tayyip Erdoğan'ın referandum koşuluyla Meclis'te anayasayı değiştirebilmesidir.
30'la birlikte bir ihtimal daha var. Ak Parti'yle BDP'nin anayasayı -vatandaşlık tanımı, yerel yönetimler, Kürtçe gibi bazı kritik konularda anlaşarak- 367 milletvekiliyle, yani referandumsuz değiştirmeleri...
Evet, bu da gündeme gelebilir.
Tayyip Erdoğan'ın gönlünde hiç kuşkusuz 550 milletvekilinin 367'si, olmadı 330 çıtası yatıyordur. Daha aşağısının Ak Parti liderini keseceği söylenemez.
Çünkü Erdoğan bu seçimi de, en azından 276'dan 290, 295'e kadar giden yolda tek başına alacağından emin. Ama demin belirttiğim gibi bu onu kesmiyor, gözü daha yükseklerde...
Böyle olduğu için de, anlaşılan, 'özerk Kürdistan modelleri'nin böyle bir seçim döneminde tartışmaya açılmasından rahatsız. Bunun muhalefet partilerine, en çok da MHP'ye yarayacağını düşündüğü için rahatsız olabilir.
Belki öte yandan Öcalan böyle bir tartışmayı tam da bu nedenle tetiklemiş olabilir.
Seçim yolunda Erdoğan'ı baskı altına almak, bazı tavizler koparmak amacıyla İmralı'dan düğmeye basmıştır belki de...
Ama bu arada tartışmalı olan bir konu var MHP ile ilgili olarak. Devlet Bahçeli, milliyetçi savaş tamtamlarını daha çok çalarsa mı, yoksa daha sakin sularda seyrederse mi barajdan sıyırır?..
Son bir nokta...
Bütün bu senaryolara ilişkin tabloyu siyaset sahnesinde köklü biçimde değiştirebilecek bir ihtimalden söz edenler yok değil