İSTANBUL (AA) - MURAT BİRİNCİ - Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı, 2017'nin gelişmekte olan ekonomilerin kendi hikayelerini satarak yatırımcı çekmeye çalıştıkları bir dönem olacağını belirterek, "Koşulsuz şartsız herkese akan gani gani bir sermaye görmeyeceğiz. Bu sebeple, TCMB'nin gerçekten elinin rahatlaması için bir makro hikayeye ihtiyaç var." dedi.
Bu yılın 2'nci Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında marjinal fonlama oranı (faiz koridorunun üst bandı) yüzde 9,25'te, Merkez Bankası borçlanma faiz oranı (faiz koridorunun alt bandı) yüzde 7,25'te ve bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı (politika faizi) yüzde 8'te sabit tutulurken, Geç Likidite Penceresi (GLP) borç verme faiz oranı ise yüzde 11'den yüzde 11,75'e yükseltildi.
Ocak ayındaki toplantıda yüzde 10'dan yüzde 11'e çıkarılan GLP, son dönemde Merkez Bankasının etkin kullandığı bir para politikası aracı haline gelirken, GLP özellikle döviz kuru üzerinde etkili oluyor.
Ekonomistler, TCMB'nin faiz kararını AA muhabirine değerlendirdi.
Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı, Merkez Bankasının kararını olumlu bulduğunu, önümüzdeki dönemde yıllık enflasyonun yüzde 11'i geçeceğini ve Türkiye'ye özgü risklerin de devam ettiğini belirtti.
"Böyle bir durumda kurun istikrar kazanması için faiz artırımı şarttı ve TCMB de bunu yaptı" diyen Kanlı, bu faiz seviyesi ile TL üzerindeki spekülatif hareketlerin engellenebileceğini ifade etti.
Kanlı, ancak mevcut riskler ve yüksek enflasyon göz önünde bulundurulduğunda TL'de oynaklığın devam edebileceğini söyledi.
Basit olmaktan uzak olan mevcut politika çerçevesinin basitleştirilmesinin finansal istikrar için önemli bir adım olacağını vurgulayan Kanlı, şu anda böyle bir şeyin mümkün gözükmediğini dile getirdi.
Burak Kanlı, yüksek enflasyonun yapısal unsurlarıyla ilgili kısmına TCMB'nin yapabileceği bir şey olmadığını ancak beklentilerin bozulması kaynaklı kısmına müdahale edebileceğini ifade etti.
Dün akşamki Fed kararının TCMB'nin elini kısa vadede rahatlattığını belirten Kanlı, şunları kaydetti:
"Orta ve uzun vadede aslında değişen bir şey yok. Not etmeliyim ki, 2017 yılı gelişmekte olan ekonomilerin kendi hikayelerini satarak yatırımcı çekmeye çalıştıkları bir dönem olacak. Koşulsuz şartsız herkese akan gani gani bir sermaye görmeyeceğiz. Bu sebeple, TCMB'nin gerçekten elinin rahatlaması için bir makro hikayeye ihtiyaç var. Önümüzdeki dönemde TCMB'nin gerek politika faizini gerekse koridorun üst bandını artırmasını bekliyorum. Politika faizi yıl içinde en az 100 baz puan artırılacak ve tekrar basitleştirilmiş politika çerçevesine geçilmeye çalışılacaktır."
- "Merkez Bankası fiyat ve finansal istikrarı optimize etti"
Ziraat Bankası Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz artırım beklentisini 3 adette sabit tutması kadar Fed Başkanı Janet Yellen'ın "bir fazla bir az durumu değiştirmez" ifadesinin 2017 yılı için Fed risklerini minimize ettiğini söyledi.
Avrupa Merkez Bankasının (ECB) Avrupa'daki siyasi gelişmelere karşı 2017 yılı boyunca varlık alım programı açıklarken, Fed'in de bu yıl piyasaların istikrarlı seyredebilmesi için ciddi bir sözle yönlendirme gerçekleştirdiğine işaret eden Yılmaz, bu nedenle Fed'in kararı ve açıklamalarının gelişmekte olan ülke merkez bankalarının dolar riski açısından elini rahatlattığını ifade etti.
Yılmaz, Merkez Bankasının bugünkü kararını üç ilkeli para politikası çerçevesinde olumlu değerlendirdiklerini belirterek, "Fiyat istikrarına karşı sıkı likidite politikası kapsamında geç likidite penceresinde ayarlama gözlemlemekteyiz. Finansal istikrar içinse destekleyici duruş söz konusu. İstihdamın zor bir süreçten geçtiği konjonktürde Merkez Bankasının fiyat ve finansal istikrarı optimize ettiğini görmekteyiz." şeklinde konuştu.
Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) enflasyonundaki sakinleşmenin teorik açıdan önümüzdeki aylarda TÜFE enflasyonuna yansımasının bekleneceğini ifade eden Yılmaz, gıda fiyatlarının da ocak ayında ciddi bir artış gösterdiği düşünüldüğünde şubat ayında gerçekleşmeyen düzeltmenin havaların ısınmasıyla bahar aylarında ortaya çıkmasının mümkün olacağını söyledi.
Yılmaz, bu nedenle şubat ayında beklenenden daha önce çift haneye yükselen enflasyonun beklenenden daha yüksek bir seviyede zirve yapacağının henüz kesin olmadığını ifade etti.
Bundan sonra Merkez Bankası için nisan ayı sonundaki enflasyon raporunun bir sonraki durak olduğu dile getiren Yılmaz, o tarihte Merkez Bankasının uzun vade perspektifinde daha kalıcı politika yönlendirmesi gerçekleştirebileceğini sözlerine ekledi.
- "Faiz kararı TL'yi destekledi"
Odeabank Ekonomik Araştırma ve Stratejik Planlama Müdürü Şakir Turan ise TCMB'nin gecelik faizlerde ve haftalık repo faizinde herhangi bir değişiklik yapmazken, geç likidite penceresi faiz oranında piyasa ortalama tahminleri ile uyumlu bir artırım yaparak beklentileri önemli ölçüde karşıladığını söyledi.
Merkez Bankasının kararını piyasa beklentilerini karşılamış olmasından dolayı TL’yi destekleyici bir adım olarak olumlu gördüklerini ifade eden Turan, mevcut küresel riskler dikkate alındığında söz konusu adımın finansal istikrar açısından şu aşamada yeterli olabileceğini belirtti.
Turan, en azından TL üzerindeki baskı arttığında TCMB'nin likidite duruşunu sıkılaştırabileceği alanın genişlemiş olduğunu kaydetti.
TL üzerindeki değer kaybı baskısı sınırlı kalması durumunda bunun da fiyat istikrarına katkıda bulunabileceğin işaret eden Turan, ancak fiyat istikrarı açısından TL'de değer kaybının sınırlı kalmasının ötesinde belirgin bir değerlenme olması gerektiğini vurguladı.
Şakir Turan, Fed kararının piyasa beklentilerinden bir miktar daha güvercin gelerek küresel risk iştahını desteklerken, TL'nin de dün akşamdan bu yana değer kazanmasını sağladığını söyledi.
Bunun da TCMB'nin karar alma sürecini kolaylaştırmış olabileceğini dile getiren Turan, "Küresel riskten kaçış dönemlerinde TL üzerindeki değer kaybı baskısı artarsa TCMB'nin ilk etapta likidite duruşunu sıkılaştırmayı tercih edeceğini öngörüyoruz. Bu adımlar yeterli kalmaması halinde faiz artırımlarına gidebileceğini düşünüyoruz. Bu çerçevede, TCMB'nin bir süre bekle-gör stratejisi izleyeceğini, sonrasında ihtiyaç duyulması halinde faiz artırımına gidebileceğini tahmin ediyoruz. Küresel riskten kaçış eğiliminde ise en önemli belirleyicilerin politik ve jeopolitik gelişmeler olacağını düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
- "GLP faiz politikasında belirleyici unsur"
Halk Yatırım Araştırma Direktörü Banu Kıvcı Tokalı da geç likidite penceresinin, faiz politikasında belirleyici unsur olmaya devam ettiğini söyledi.
TCMB'nin son dönemde kur volatilitesini azaltmak için önemli bir politika aracı olarak öne çıkan geç likidite penceresi faiz oranında 0,75 puanlık bir artış gerçekleştirdiğini ifade eden Tokalı, parasal sıkılaşmanın güçlendirilme kararında, enflasyon görünümündeki bozulmayı sınırlama amacının yer aldığını belirtti.
Tokalı, yıllık enflasyona ilişkin beklentilerinin mart-mayıs döneminde önce yükseleceği ve sonrasında da yüksek kalacağı yönünde olduğunu aktardı.
Tek haneli seviyelere geri dönüşün ise en erken, kur istikrarı ve gıda fiyatlarının kontrol altına alınacağı varsayımları altında, ikinci yarı başından itibaren mümkün göründüğünü söyleyen Tokalı, "Çekirdek enflasyondaki gerileme ise, yılın son çeyreğine kalabilir. Diğer taraftan, iç talepteki yavaşlık, enflasyon baskılarının dizginlenmesinde önemli yardımcı unsur olarak beliriyor." dedi.
Tokalı, küresel koşulların destekleyici yönde olmasının TCMB'nin para politikası araçlarını kullanmada manevra alanını genişlettiğini, enflasyon görünümünde iyileşme olana kadar da para politikasında araç çeşitliliğinin kullanılarak sıkı duruşun korunacağını sözlerine ekledi.
- "Fed sonrası rahatlama beklentileri aşağıya çekti"
AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi ise piyasa beklentisinin kısmen karşılandığını, ancak Fed sonrası piyasalarda gözlenen rahatlamanın beklentilerin aşağı çekilmesini getirmiş olabileceği söyledi.
TCMB'nin en azından GLP artışına giderek gerekli durumlar için kendine ilave parasal sıkılaşma alanı oluşturduğuna dikkati çeken Bürümcekçi, "Bugünkü kararlar sonrası ortalama fonlama maliyetini sabit tutmak veya daha fazla yükseltmek tamamen TCMB'nin inisiyatifinde olacaktır. TL'nin mevcut değerlenme seyrini koruması durumunda yüzde 10,80 olan ortalama fonlama maliyetini değiştirmemeye çalışacaktır. Durum değişirse de, kademeli olarak yeni GLP oranı olan yüzde 11,75'e doğru ortalama fonlama maliyetinin çıkarılması söz konusu olabilir." dedi.
AA