Peygamberle Tanışma Asrında Takdir
ve Tebriğe Değer Güzel Bir Hizmet
Âmentü esaslarından biri de peygamberlere iman etmektir. Buna göre dini peygambersiz düşünmek, peygamberin söz ve yaşayışı olmadan onu doğru anlamak mümkün değildir.
Uydurma ve zayıf hadisleri bahane ederek peygamberi devre dışı bırakan, onu susan bir peygamber olarak algılayan yaklaşımlar, gelinen noktada ne insanları tatmin edebilmişler ve ne de Müslümanların problemlerine sadra şifa verecek çözümler ortaya koyabilmişlerdir. Oysa biz biliyor ve inanıyoruz ki Peygamberimiz Hz. Muhammed, peygamber olmadan önceki doğruluğu ve güvenilirliği ile “Muhammedü’l-Emîn” sıfatını kazanmış, peygamber olduktan sonra da “Hevâsından konuşmayan, Yüce Allah ile iletişimle konuşan” bir insan olmuştur. Onun bize ulaştırdığı Kur’ân vahyi dışında pek çok yönlendirmeleri, güzel ve anlamları sözleri vardır. Bu yüzden olacak ki İmam Tirmizî meşhur erinin başına şu cümleleri koymuştur: “Kimin evinde benim bu kitabım okunursa, o evde konuşan bir peygamber vardır.”
İşte tam bu noktada hevasından konuşmayan ve vahiyle irtibatlı olarak söz söyleyen Peygamberimizin sahih hadisleri ve onların açıklamalarını ihtiva eden çalışmaların önemi ortaya çıkmaktadır. Zira hadisleri, açıklamaları olmadan okumak, özellikle İslamî alt yapıdan yoksun kimseler için bir takım eksik ve yanlış anlamalara yol açmaktadır. Hadislerin doğru anlaşılabilmesi için, onların söylenme sebep ve ortamı, hadiste işlenen konu ile ilgili Kur’ân ayetleri ve diğer hadisler bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Bir de hadislerdeki mesajların günümüze taşınması son derece önemli ve gereklidir. Bunlar ise şerhler sayesinde mümkün olacaktır.
Allah cümlesine rahmet etsin, ilim adamlarımız büyük fedakârlıklarla peygamberimizin sahih hadislerini derleyen ölümsüz eserler ortaya koymuşlar ve onların açıklamalarını yapan çok değerli eserler telif etmişlerdir.
Sahih hadisler deyince İmam Buharî’nin Sahih’i, Buharî’nin Sahih’i denince de İbn Hacer el-Askalanî’nin Fethü’l-Bâri’si akla gelir. Fethü’l-Bârî, Buhârî’nin Sahih’i üzerine yapılmış yüze yakın (82) şerhin en meşhur ve en yaygın olanıdır. İbn Hacer’in yirmi beş yıllık çalışmasının sonucunda meydana gelmiş bir eser, Şevkânî’nin “Lâ hicrete ba’de’l-Feth”/ “Fethü’l-Bârî elinde olduktan sonra ilim için hicrete gerek yok” dediği muhteşem bir çalışmadır. İmam Şevkanî, Peygamberimizin “Mekke Fethinden sonra hicret yoktur, bundan sonra cihad ve niyet vardır” hadisini Fethü’l-Bâri’ye uyarlayarak söylüyor. Ancak eserin çok fazla hacimli olması, çoğu araştırmacının gözünü korkutur. Bu nedenle eserin çağdaş bir sistematikle özetlenmesi çok önemli bir hizmeti gerçekleştirmiştir.
Çağdaş ve alanında yetkin ilim adamlarımızın da takdirini kazanmış bu ihtisarın dilimize kazandırılmasıyla bu ölümsüz eserden pek çok kişinin faydalanmasına kapı aralanmıştır. Bu güzel çalışma İmam Buharî’nin eşsiz eseri ile daha yakından tanışmaya, Hz. Peygamberin bize hayat veren sünnetini günümüze taşımaya vesile olacaktır.
Eserin Türk okuyucusuyla buluşmasını sağlayan mütercimlerini, göze ve gönle hitap eden son derece estetik baskısını gerçekleştiren yayıncı ve emeği geçen tüm herkesi tebrik ederken; eserin, karikatür krizleri sebebiyle çağımızın Peygamberimizle tanışma asrı olması temennimize katkı sağlamasını diliyorum.
Polen Yayınları’nca ilk iki cildi yayınlanan “Muhtasar Fethü’l-Bârî Sahih-i Buhârî Şerhi” adlı esere ulaşmak için telefon numarası: 0212 516 42 44