Ümmeti birbirine düşüren ve aralarındaki sevgi bağlarını yok eden bu ve benzeri acı olaylara Kur’an nasıl bakıyor? İslam toplumumun kendi içinde ve beraber yaşamak zorunda olduğu Gayri Müslimlerle olan tutumu ne olmalıdır? Kısa bir özetine bakalım.
İlahi Ölçüler
- Velayet konusundaki uyarılar var. Kur’an, Müslümanları bir birisinin velisi olarak tanımlar[1]. Yahudi ve Hristiyanlarla komşuluk, alışveriş gibi doğal insani ve güncel ilişkiler yasaklanmazken onları veli- dost edinmek yasaklanır[2]. Onları razı etmenin de çok kolay olmayacağı haber verilir[3]. Bu durum İslam toplumunu zedeler ve aralarındaki tesanütü yok eder. Bu konuda kendini Müslüman olarak tanımlayan her toplum veya şahıs sorumludur. Kimse bu işi başkasını havale edemez.
- Kendi içlerindeki birlik ve yapıyı zedeleyecek haber akışı kontrol edilir[4]. Fasık kaynaklar aracılığı ile gelecek her nevi haber ve bilgi karşısında takınılması gereken tutum ve davranış, düzene konulur. Araştırılması ve ona göre pozisyon belirlenmesi istenir. Aksi halde pişmanlıkların artacağı uyarısında bulunulur. Zamanımızda sosyal medya ve diğer dijital hızlı enformasyon kaynakları başta olmak üzere birçok kanaldan haber akışlarıyla tüm ümmet sarsılmaktadır. Haberi veren veriyor. Ama bunu araştırmadan inanan ve bunun sonucunda karar verenin durumu ne olacak. Bu yalan veya eksik haber akışlarının yıkımını kim telafi edecek? Sizin pişmanlığınız sadece sizin yüreğinizi yakacak. Ama bu yalan haberle mağdur olanın halini kim tazmin edecek? Haber kaynaklarını ve akışlarını yeniden kontrol etmek hepimizin görevidir.
- Yüzüne karşı söylemekten çekineceği veya söylediğinde şartları tamamen olumsuzlaştıracak her türlü söz ve davranış yasaklanır. Benzeri arkadan çekiştirmeler ve değişik yöntemlerle onuru zedeleyen fiiller menedilir[5]. Toplumdaki her türlü fitne hareketi ölümden beter olarak tanımlanır[6]. Fitneyi çıkaran veya bunun yayılmasına destek olanlar aynı şekilde zem edilir.
- Bireysel onur kadar toplumsal onurun da üzerinde durulur. Toplumların da benzeri hataları yapmaları men edilir[7]. Aksi halde toplumunda grupsal ayrımların ve çatışmaların çıkacağı bilgisi verilir. Haksız ve aşırı gidecek cezalandırmalar yasaklanır.[8]
- Tüm yasaklamalara rağmen bu hatayı işleyenler de bu hatadan dönmeye ve affa davet edilir[9]. Af kapısı hiç kapalı değildir. İnsanlar ve toplumlar geçmişlerinin kara lekesini kıyamete kadar alınlarında taşımak zorunda değildir. Toplumlar idarecilerinin, atalarının veya başka insanların günahını çekmek ve o sebeple suçluluk duymak zorunda değildir.[10]
- Ortada yapılan bir hata, işlenen bir haksızlık olabilir. Buna bir tepki de vermek de gerekir. Haksız bir davranışa seyirci kalınmaz[11]. Ama gösterilecek bu tepkide de adaletli olmak esastır[12]. Size kötü laf atan bir adama kurşun sıkılmaz.
Hâsılı işimiz zor görülüyor. İdarecilerden başlamak üzere, tüm toplumun ferasetle hareket etmesi şarttır. Davranışların nereye gideceği ve ne tür sonuçlar doğuracağını, toplumlarda açacağı yarayı iyi hesap etmek gerekir.
Düşmanın koluna giren kadar, bu işe tepki koyanın da dikkati elzemdir.
Allah bize birbirimizi sevebilmeyi ve anlayabilmeyi nasip etsin.
[1] Tevbe suresi A. 71
[2] Enfal suresi A. 73, Maide suresi A. 51
[3] Bakara suresi A. 120
[4] Hucurat suresi A. 6
[5] Hucurat suresi A. 12, Hümeze suresi 1-6
[6] Bakara sueris A. 191
[7] Hucurat suresi A. 11
[8] Maide suresi A. 8
[9] Hucurat suresi A.11-12
[10] Fatır suresi A: 18
[11] Müslim, Îmân 78.
[12] Nahl suresi 126, Hucurat suresi A. 9,