İstanbul seçimlerini AK Parti kazanınca ‘diktatörlük’ diyeceklerdi, Ekrem İmamoğlu kazanınca ‘demokrasi’ kazandı dediler.
Dış gözlerin gözüyle bakan, ağzıyla konuşan çevreler, 17 yıldır her girdiği seçimde AK Parti ve lideri kazandıkça ‘diktatör’ , ‘tek adam’ rejimi, kendileri kazanınca ‘demokrasi kazandı’ dediler. Bundan sonrada söyleye, söyleye algı oluşturmaya, genç beyinleri yıkamaya devam edecekler.
Geçmişte ülkenin önemli işleri ‘on’ kişinin, ‘on’ kurumun karar vermesiyle onaylanır ve yapılırdı. Türkiye için önemli projeler kanun ve yönetmelik bahane edilerek engellenirdi. İktidarlar, başbakanlar bürokrasi engeliyle karşılaşır; fren etkisi yapan bürokratı görevden alamaz, daha başarılı olacak bürokratı atayamazdı. Bu eski ‘çok adam’ sistemi, dış güçlerin, üst aklın çok sevdiği bir sistemdi. Şimdilerde tüm bu engellerler Türkiye’nin önünden kaldırıldığı için, geçmişte bağlanan zincir ve prangalar kırıldığı için feryat-figan edilmekte, fırtına koparılmakta.
Geçmişte ülkemizi ‘çok adam’ yönetti de neler değişmişti. Ekonomi, idari, sağlık, sosyal, savunma, güvenlik, strateji konusunda hangi sorunlarımız çözüldü ve bugün ki kadar mesafe almıştık.
Geçmişte ‘on’ adamın yaptığı işten daha fazlasını bugün ‘Tek Adam’ tek başına yapıyor ve başarıyorsa; can kurban bu tek adama ve diktatöre.
İngiltere’de Margaret Thatcher 15 yıl, Tony Blair 12 yıl başbakanlık yaptılar. Almanya’da Angela Dorothea Merkel 15 yıl başbakanlık yaptılar. Bu liderlere kendi ülkesinde ve dünyada hiç kimse ‘tek adam-diktatör’ demedi.
Rahmetli İsmet İnönü, Rahmetli Gazi Mustafa Kemal’in Cumhurbaşkanlığı sürecinde yıllarca başbakanlık yaptı. Gazi’nin vefatından sonra 13 yıl cumhurbaşkanlığı yaptı. İsmet İnönü gerek başbakanlığı, gerek cumhurbaşkanlığı sırasında CHP’nin görünen ve görünmeyen genel başkanlığını, bakanlar kurulu başkanlığını, perde arkasında meclis başkanlığı yaptı. Tüm atama ve görevden almalardan etkili ve yetkiliydi. Kendisine bu görevleri nedeniyle ‘milli şef’ denilmişti.
İsmet İnönü’ye, siyasette görev yaptığı 40 yıl içerisinde hiç kimse ‘tek adam-diktatör’ dememişti.
Ülkemizde Recep Tayyip Erdoğan bey sadece 2003-2014 yılları arasında 11 yıl başbakanlık yaptı. 2014-2019 yılları arasında iki defa cumhurbaşkanı olarak seçildi.
Bu görevlerin hepsine, demokratik şartlarda yapılan seçimle, halkın özgür iradesi ile seçildi. Oy veren hiç kimsenin başına silah dayanmadı. Ülkeye hizmet ettiği 16 yıl içerisinde defalarca ‘tek adam-diktatör’ iftirası yapıldı. zihinlerde bu algıyı oluşturmaya çalıştılar.
Başbakanlık seçiminde, cumhurbaşkanlığı seçiminde iki kişi seçilmez, ‘Tek adam’ seçilir. Seçim zaten o bir kişiyi seçmek için yapılır. Demokrasilerde; seçimle, demokratik yolla ‘diktatör’ seçmek mümkün mü? Seçiyorsak eğer, bu nasıl demokrasi, nasıl bir ‘oy’. ‘Tek adam- Diktatör’ iftirası; hem demokrasiye, hem de seçimlerde oy veren halka büyük saygısızlıktır.
Halen toplumuzda her kesimde, STK lar da, kurumlarda, özel sektörde, ailelerde; iş, hizmet üretmeyen, başarılı olmayan, fren etkisi yapan nice diktatörler var. Muhalefet dönüp onlara baksın, onları eleştirsin.
Çok başarılı ve ülkesine büyük hizmetler yapan iktidar ve liderlerine geçmişte aynı iftiralar, algılar oluşturulmuştu. Toplum olarak geçmişte halkımızın bir kısmı bu iftiralarla, algılarla kandırılmıştı.
Tarih tekerrürden ibarettir. Milli Şair M. Akif Ersoy; ‘İbret alınsaydı, hiç tarih tekerrür eder miydi?’ diyor. Ne olur, toplum olarak tarihi tekrar tekerrür ettirmeyelim.