"Tek haneli enflasyonu artık bu ülke hak ediyor"

DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş: (2)- "Baz etkisi nedeniyle enflasyon bu yıl muhakkak düşecek ama inşallah öngörülen kadar düşer. Önümüzdeki yıl özellikle daha da düşmesi lazım. Tek haneli enflasyonu artık bu ülke hak ediyor. Buna mukabil de Türkiye'nin

İSTANBUL (AA) - DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, baz etkisi nedeniyle enflasyonun bu yıl muhakkak düşeceğini belirterek, "Önümüzdeki yıl özellikle daha da düşmesi lazım. Tek haneli enflasyonu artık bu ülke hak ediyor. Buna mukabil de Türkiye'nin büyümesini normal ayarına, yüzde 4'ler ve üzerine çıkarıp yılda 700-800 bin iş yaratması lazım." dedi.

Hakan Ateş, TOSYÖV, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve KOSGEB iş birliği ile DenizBank ana sponsorluğunda gerçekleştirilen 15. KOBİ Zirvesi'nin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

KOBİ'lerin ekonomik hayat için son derece önemli olduğuna vurgu yapan Ateş, KOBİ'lerin ihracatın yüzde 55'ini, istihdamın yüzde 73'ünü ve katma değerin yüzde 53'ünü gerçekleştirdiğini söyledi.

Ateş, Kore ve Alman ekonomisinde de KOBİ'lerin ağırlıklı olduğuna işaret ederek, "Bizden farkları, onlar daha teknolojik, daha eğitimli kadrolarla ve mühendislerle daha iyi üretim yapıyorlar ve daha fazla katkı sağlıyorlar. Bizim ihracatımız kilo başına 1,5 dolar civarındayken onlar 5-10 dolara kadar çıkıyor." diye konuştu.

Burada yerli üretim ve dünya ile rekabet edebilmenin önemine dikkati çeken Ateş, bunun için insanların iyi eğitildiği, teknolojiyle barıştırıldığı, iyi finanse edildiği ve devletin de bunları vaziyet ettiği projelerin üretilmesi gerektiğini dile getirdi.

Ateş, bundan sonra ağırlıklı gündemin ekonomi olması gerektiğinden bahsederek, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin 2000'den bu yana başardığı birçok şey var. Bunları gözardı etmeyelim. Türkiye'de şu anda sadece 24 milyon ilk, orta ve lise talebemiz var. 7,5 milyona yakın da üniversite öğrencisi var. Böyle bir dünyadan bahsediyoruz. Bu hangi coğrafyaya bakarsanız bakın başka hiçbir yerde yok. Bizim için son derece aydınlık bir gelecek ve ufuk vadeden bir altyapımız var. Çok girişimci insanımız var. Lisan bilmiyor ama gidip dünyanın bir yerinde iş kuruyor, para kazanıyor. Türk insanı bu bakımdan çok ayrışıyor diğerlerinden.

Dolayısıyla şu anda ekonomide gerekli reformlar yapılırsa, hukuk uluslararası anlamda son derece geçerli ve bütün organlarıyla tesis edilirse... Bizde bir taraftan parlamenter sistemden, yine parlamenter sistem var ama başkanlık sistemine doğru bir evrilme ve dönüşüm var. Bunun altyapı ve yapılarıyla daha bir oturması için bir süreç yaşıyoruz. Bununla eş zamanlı olarak ekonomide bakanımızın da açıkladığı gibi bir yol haritası olacak, ekonomik program. Burada öncelikler saptanacak. Ona göre de özel sektörüyle, kamusuyla, hane halkıyla, bankacılık sektörüyle biz koşmaya devam edeceğiz. Bunun başka yolu yok."


- "Bu bir teknoloji savaşı, uyanmamız lazım"


Hakan Ateş, bankacılar olarak önlerine baktıklarında 4,5 yıl herhangi bir seçim olmayacağını belirterek, "Bu politik açıdan bir stabilize demektir ve önemlidir. Buradan da ileriye doğru gittiğimizde artık işimize ve önümüze bakmak için güzel bir zaman. Bunun da en iyi ve liyakatli kadrolarla başarıya ulaştırılacağına, yurdunu seven bir insan olarak kalben inanıyorum. Bunu da Türkiye başaramazsa hiçbir ülke başaramaz." değerlendirmelerini yaptı.

Türkiye'nin kişi başı gelir kategorisinde 10 bin dolarlar seviyesi ile üst orta gelir grubunda olduğuna işaret eden Ateş, "Kore 1000 dolarla başladı kişi başına düşen gelire 1980'de. Biz o dönem bin 200 dolardık. Kore şimdi 25 bin dolar seviyelerine geldiyse biz de oralara doğru gitmek zorundayız ve gideceğiz." dedi.

Ateş, dünya konjonktürünün hayatında gördüğü en kötü anlarını yaşadığına vurgu yaparak, şunları ifade etti:

"Bu kadar korumacı, bu kadar duvarların olduğu ve yeni duvarların örüldüğü bir ortama şimdiye kadar şahit olmamıştık. Hepimiz için zor bir dönem. Herkes en iyi ve güzelinin kendisinin olmasını istiyor ama o zaman nerede kaldı küreselleşme... Uluslararası insanlığa dair değerlerin örselendiği, yıprandığı, daha ulusallaştığı hatta bazı yerlerde ırkçılığa ulaştığı bir ortama doğru gidiyoruz. Bu bir gerçek. Burada kendi koruma tedbirlerinizi alacaksınız ama umudum o ki başta ABD, Çin, Rusya gibi büyük ekonomiler olmak üzere dünya ülkeleri bu düzlemde ortak değerlerde birleşir de insanlığın refahı yükselir ve çatışmasız bir gelişmeye dünya sahne olur, çünkü herkes birbirinden pay kapma peşinde.

Bu aslında bir teknoloji savaşı. Bizim buna uyanmamız lazım. Ülke olarak biran önce dijitalleşme, mobilleşme, suni zeka, bulut ve makine öğrenmesi denen hadiseleri yakalayıp, en azından o düzleme gelmemiz lazım ama bunu sadece büyük şirketlerle, teknoparklarla değil, KOBİ'lerle yapmamız gerek."


- "Enflasyon biraz dirençli çıktı"


Hakan Ateş, faiz ve enflasyon sürecine dair öngörülerinin sorulması üzerine, şu yanıtı verdi:

"Enflasyon biraz dirençli çıktı, çünkü türbülans seçim nedeniyle biraz fazla oldu açıkçası. Baz etkisi nedeniyle enflasyon bu yıl muhakkak düşecek ama inşallah öngörülen kadar düşer. Merkez Bankamızın bütün tablo ve gösterge paneli (dashboard) elinde olduğu için, netice itibarıyla faizler ilgili kararları onlar verecek. Biz de üzerimize düşeni yapacağız. Biraz gecikerek de olsa yıl sonuna doğru muhakkak düşecek. Önümüzdeki yıl özellikle daha da düşmesi lazım. Tek haneli enflasyonu artık bu ülke hak ediyor, bulması lazım. Buna mukabil de Türkiye'nin büyümesini normal ayarına, yüzde 4'ler ve üzerine çıkarıp yılda 700-800 bin iş yaratması lazım."

Döviz kurundaki dalgalanmaların çok rahatsız edici olduğunu belirten Ateş, bu durumun bankalar, özel sektör ve herkes için fiyatlamalarda zorluk yarattığını söyledi.

Türkiye'nin ithalatının büyük bir çoğunluğunun ham madde ve ara malı olduğuna işaret eden Ateş, "Az önce TİM Başkanı İsmail Gülle ihracatın martta 183 milyar doları bulduğunu söyledi. Muazzam güzel bir gelişme. Bunu yapabilmek için ithal girdiler kullanıyoruz. Bu çerçevede ithalat ve ihracatın gelişmesi, kurların istikrarlı gelişmesine bağlı. Bundan 6 ay sonraki fiyatı belirlerken içindeki ithal girdilerin etkisi var. Bu çerçevede bunun kestirilmesi, öngörülmesi lazım. Ekonomik birimler bunun farkında. Bu stabilize seçim sonrasından başlayarak bu yıl sağlanacaktır diye düşünüyorum." değerlendirmelerini yaptı.


- "DenizBank'ta ileriye doğru yönetim değişikliği gündeme gelmedi"


Hakan Ateş, DenizBank'ın satışı sonrasında bankanın stratejisinde değişiklik olup olmayacağı sorusu karşısında, şu yanıtı verdi:

"Biz yeni potansiyel hissedarımız ile inceleme safhasında görüştük. Her alanda çok yoğun çalışmalarımız oldu. Dolayısıyla onlar da beğenmiş olacak ki ısrarla bu kadar türbülansa rağmen... Bu Türkiye ve bankamız adına büyük bir kazanım ve onurdur. Kızımız güzel ki isteyeni var, öyle düşünüyoruz. O nedenle ileriye doğru bir yönetim değişikliği, isim değişikliği gündeme gelmedi. Bu onayları müteakip hissedarımızın yetkili ağızdan açıklayacağı bir şey. Biz neticede buranın çalışanıyız, personeliyiz ve profesyoneliyiz."

DenizBank'ın hiçbir zaman paha biçilemeyecek bir banka olduğunu anlatan Ateş, "DenizBank bir ortak akıl ürünüdür ve onu biz yarattık, ekibimizle yarattık. Çünkü banka dört duvar ve kasalardan ibaret değildir. Günün sonunda iyi yönetimle maruf bir olaydır. Bunu ben de ekibime borçluyum. Ortada bir başarı varsa, benim en büyük başarım bu ekibi bir araya getirmek ve onları verimli bir şekilde üreterek bir arada tutmaktır. Biz bunu 22 yıldır başarıyoruz. İnşallah bizden sonrakiler de başarır." diye konuştu.

Ateş, Orta Doğu ile siyasi ilişkilerin DenizBank'ın satışına yansıyıp yansımamasına ilişkin bir soru üzerine de, "Yönetimimize böyle bir intikal söz konusu değil. Bizim satışın tamamlanması düzenleyicilerin onayına bağlı ve tamamen teknik bir olay. Siyasi tarafa biz tamamen kör ve sağırız." yanıtını verdi.


(Bitti)

Ekonomi Haberleri

HAK-İŞ, asgari ücret zammından memnun değil
2025’te Antalya’ya 18 milyon turist bekleniyor
Suriyelilerin dönüşü, ikinci el eşya piyasasını da hareketlendirdi
Asgari ücret zammı sonrası fırsatçılara sert uyarı
Konyalı Firmanın Konkordatosuna "Mühlet" Kararı