ANKARA (AA) - Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye'nin ABD'den sonra dünyada en fazla dizi ihraç eden ülke konumuna geldiğine dikkati çekerek, "Sektör bugün 150'den fazla ülkeye dizi ihraç ediyor. Türk dizi film sektörünün sadece bu yılki ihracat hacmi 350 milyon doları geçecek inşallah." dedi.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunca (RTÜK) gerçekleştirilen "2018 yılı Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırması" sonuçları ve "Radyo ve Televizyon Yayın Etik İlkeleri" imza töreni, Bakan Ersoy, RTÜK Başkanı İlhan Yerlikaya ve medya hizmet sağlayıcıların katılımıyla bir otelde gerçekleştirildi.
Ersoy, burada yaptığı konuşmada, RTÜK tarafından yürütülen bu çalışmaların yayıncılık sektörü için yol haritası niteliğinde olacağına inandığını ifade etti.
Johann Gutenberg'in, 1450'de insanlık tarihini değiştirme gücüne sahip bir keşif yaptığını, matbaanın keşfinden sonra yazılı yayınların kitleleri etkileyebilme ve değiştirebilme gücüne tüm dünyanın tanık olduğunu anlatan Ersoy, "Teknolojinin gelişimiyle işitsel ve görsel yayıncılığın başlaması ise toplumların yönlendirilmesinde çok daha etkili bir gücü devreye soktu. Bir düğmeye basarak istediği dünyanın kapısını açma imkanına sahip olan insanlar, her geçen gün ekranın büyüsü içinde biraz daha kayboldular. Bu da onları yönlendirilmeye açık hale getirdi." diye konuştu.
Ersoy, özellikle televizyonun toplum yapısını ve ilişkileri şekillendirme gücüne sahip olduğuna işaret ederek, bu açıdan TV ekranlarında neyin, ne kadar ve nasıl yer alacağının hayati önem taşıdığını vurguladı.
- "Türk dizi film sektörünün ihracat hacmi 350 milyon doları geçecek"
Bakan Ersoy, RTÜK'ün yaklaşık 24 yıldır yayın hizmetleri sektörünü düzenleme ve denetleme görevini yürüttüğünü, kuruluşundan itibaren izleyici ve dinleyici kitlesinin beklentileri ile sektörün ihtiyaçları doğrultusunda çalıştığını aktararak, Üst Kurulun "Koruyucu Semboller", "RTÜK İletişim Merkezi", "İyi Uykular Çocuklar", "Medya Okuryazarlığı", "İzleyici Temsilciliği" ve "Kamu Spotu Yayınları" gibi koruyucu ve önleyici tedbir içeren birçok projeyi hayata geçirdiğini anımsattı.
Ersoy, yayıncılar tarafından imzalanan etik ilkelerin de "öz denetim" açısından belirleyici ve sınırlayıcı olacağına inandığını belirterek, "Özellikle çocuk izleyicilerin televizyon yayınlarından olumsuz etkilenmemesi, dolayısıyla Türk toplum yapısının korunmasında bu etik ilkelerinin öneminin farkında olduğunuzu da biliyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de dizi film sektörünün son yıllarda çok geliştiğine işaret eden Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Teknik altyapı, görüntü ve oyunculukta ulaşılan kalite, dizilerimizi dünya pazarında aranır hale getirdi. Türkiye dizi ihracatında önemli bir mesafe katetti. Öyle ki ABD'den sonra dünyada en fazla dizi ihraç eden ülke konumuna geldi. Sektör bugün 150'den fazla ülkeye dizi ihraç ediyor. Türk dizi film sektörünün sadece bu yılki ihracat hacmi 350 milyon doları geçecek inşallah.
Dizilerimizin ülkemizin ve kültürümüzün tanıtımına sağladığı katkı, bizleri 'dizilere teşvik verme' düşüncesine yönlendirdi. Türkiye'yi anlatan kaliteli yapımlara destek konusunda çalışıyoruz. Yakında bununla ilgili bir yasayı da Meclis'ten çıkarmayı planlıyoruz."
Bakan Ersoy, "2018 TV İzleme Eğilimleri Araştırması" ve imzalanan etik ilkelerinin herkes için hayırlı olması temennisinde bulundu.
- "Ortalama televizyon izleme süresi 3 saat 34 dakika"
RTÜK Başkanı İlhan Yerlikaya, konuşmasında, RTÜK olarak 2006 yılından bu yana değişik konularda kamuoyu araştırmaları gerçekleştirdiklerini ve bu araştırmalarla yayıncılık sektörünün gelişimine ışık tuttuklarını anlattı.
Yerlikaya, "2018 yılı Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırması" sonuçlarına ilişkin şunları kaydetti:
"Yapılan araştırma sonuçları çarpıcı verileri ortaya koymaktadır. Günlük ortalama televizyon izleme süresi 3 saat 34 dakikadır. Geçmiş araştırma bulgularına göre izleyicinin televizyon programlarını televizyondan izleme süresinin azaldığı, yayınları yeni medya araçlarından izleme eğilimlerinin ise arttığı ve özellikle gençlerde yeni medya araçları ile televizyon izleme eğiliminin daha yüksek olduğu görülmektedir.
Buna göre, akıllı telefondan televizyon yayınlarını en çok 15 ile 24 yaş arasındaki gençlerin izlediği tespit edilmiştir. Bu yaş grubunun 00:01-03:00 saatlerinde en çok televizyon izleyen kesim olduğu görülmüştür. Yani gençlerdeki prime time zamanı gece yarısından sonraya kaymakta."
Araştırmanın diğer bulgularına da değinen Yerlikaya, "Araştırmanın bir başka bulgusu televizyonun aileyle izlenirken, yeni medya araçları ile yapılan izlemelerin tek başına olduğudur. Sektörde internet yayıncılığının öneminin arttığı buradan da çok net bir şekilde görülmektedir." ifadelerini kullandı.
- Katılımcıların yüzde 70,4 "internet" denetimini gerekli buluyor
Yeni izleme eğilimlerinin, denetim alanında yeni düzenlemeler yapılması konusunu da gündeme getirdiğini belirten Yerlikaya, Türkiye'de, dünyadaki gelişmelerle aynı doğrultuda olacak şekilde, internet yayıncılığında, çocukların ve gençlerin zararlı yayın içeriklerinden korunması amacıyla yapılan denetimlerin artık yasal zemine kavuşturulduğunu ve bununla ilgili uygulamaların da başlangıç aşamasında olduğunu kaydetti.
Bu kapsamda, araştırmada, katılımcıların internet üzerinden yapılan izlemelerin denetimine ilişkin görüşlerine de yer verildiğini bildiren Yerlikaya, şöyle devam etti:
"Katılımcıların yüzde 70,4'ü internet üzerinden yayın yapan platformların denetlenmesi gerektiğini düşünmektedir. Burada kastımız radyo ve televizyon yayınları. Yine araştırmaya katılanların yüzde 68,4'ü internet yayınlarının RTÜK tarafından denetlenmesinin doğru olduğunu söylüyor. Dikkat çeken diğer bir sonuç, geleneksel medyaya olan güvenin internet ve sosyal medyaya olan güvenden daha yüksek olduğudur. Katılımcıların yüzde 69,2'si televizyon haberlerine güveniyor."
İzleyicilerin haberlere olan güven oranına ilişkin sonucun da sevindirici olduğunun altını çizen Yerlikaya, araştırmayla kadınların erkeklerden daha fazla televizyon izlediğinin saptandığını söyledi.
"Araştırmaya katılanların yüzde 40,9'u televizyon izlerken yemek yediklerini, yüzde 20,1'i ise tablet, bilgisayar veya akıllı telefon kullandıklarını söylüyorlar." bilgisini veren Yerlikaya, araştırma kapsamında 45 yaş üstü ve daha çok evde yaşamını sürdüren vatandaşların, hala en çok televizyon izleyen kitleyi oluşturduğunu bildirdi.
- "Yüzde 46,3'ü kuşak programlarından, yüzde 21,6'sı dizilerden şikayetçi"
RTÜK Başkanı Yerlikaya, değerlendirmeler ışığında en çok izlenen programların haberler ve diziler olduğunun ortaya çıktığını ve bununla birlikte en çok izlenen programların en fazla şikayet edilen programlar olduğunun da görüldüğünü söyledi.
Yerlikaya, "Katılımcıların yüzde 46,3'ü kuşak programlarından, yüzde 21,6'sı da dizi filmlerden şikayetçidir. Bir de Türkçenin etkili kullanımı konusunda verilen cevaplara göre, yüzde 36,9'luk bir oranla TRT kanallarının Türkçeyi güzel kullandığı tespit edilmiştir. TRT Genel Müdürümüze de şahsı ve kurumu adına teşekkür ediyoruz." diye konuştu.
- "Toplumu şiddete yönelten yayınlara asla izin vermeyeceğiz"
İmzalanan Yayın Etik İlkeleri ve bu kapsamda medyada öz denetimin önemine de vurgu yapan Yerlikaya, "Medya kuruluşlarından ricamız haber ve programlarını hazırlarken vicdanlarının sesine de kulak vermeleridir. Bugün burada imza altına alacağınız etik ilkelere uyacağınıza bütün kalbimle inanıyor ve göstereceğiniz hassasiyet için hepinize teşekkür ediyorum." dedi.
Şiddet içerikli haberlerin her geçen gün arttığını gözlemlediklerini dile getiren Yerlikaya, şunları kaydetti:
"Bıçaklama, cinayet, gasp, hırsızlık, taciz, tecavüz, ihmal ve istismar konuları artık sıradan bir olaymış gibi haber bültenlerinin ağırlıklı içeriğini oluşturmaya başlamıştır. Görüntü tekrarlarıyla oklar çıkartılmak suretiyle yayınlandığı görülmekte, şiddetin ekranlarda sürekli yer alması şiddeti adeta meşrulaştırmaktadır. Ana haber bültenlerinin yayınlandığı saatler, her yaştan en fazla izleyici kitlesinin ekran karşısında olduğu zaman dilimlerine denk gelmektedir. Bu durumda çocuklar ve gençler bu tarz haberlere maruz kalmakta ve bu haberlerin içeriğinden olumsuz şekilde etkilenmektedir.
Haberlerde toplumu şiddete yönelten, terörü teşvik eden ve halkı kışkırtmaya yönelik yayınlara asla izin vermeyeceğimizi burada belirtmek isterim."
Dizilerde de şiddet öğelerinin ön plana çıktığına dikkati çeken Yerlikaya, "Şiddetle birlikte toplumun genel ahlakını ve Türk aile yapısını olumsuz etkileyecek, çocuk ve gençlerimize olumsuz örnekler oluşturacak hususların artık dizilerimizden temizlenmesi gerekiyor. Kadın kuşak programlarında ise kişilerin özel hayatlarının ve mahremiyetlerinin ifşa edilmemesini önemle rica ediyoruz." şeklinde konuştu.
Bu noktada "Hamile hastanın karnında doktor ihmali sonucu bant unutulduğu"na ilişkin geçen hafta yaşanan bir habercilik yanlışına değinen Yerlikaya, Üst Kurula gelen şikayetler doğrultusunda yapılan araştırmada, "Amniotik Band Sendromu"nun tıbbi bir hastalığın adı olduğunun tespit edildiğini aktardı.
Yerlikaya, "Ancak editörlerimiz gelen haberi araştırmadan yayınlayınca 'Kadının karnında bant unutuldu' şeklinde büyük bir yanlışa imza atıldığını görüyoruz. Bu da iletişim alanı literatürüne 'Habercilikte bant sendromu' olarak geçecektir diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
RTÜK'ün cinsel istismar, özel hayatın gizliliği, boşanma, velayet gibi konularda birçok yayın yasağı kararı da alındığını anımsatan Yerlikaya, bu yasaklara da yeterince dikkat edilmediğini dile getirdi.
RTÜK Başkanı Yerlikaya, Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Dil Kurumu ve TRT iş birliğiyle başlatılan "Radyo ve Televizyonlarda Doğru, Güzel ve Anlaşılır Türkçe Kullanımının Yaygınlaştırılması Projesi"nin ikinci aşaması olan "Rehber İlkeler"in de kısa bir süre sonra oluşturulmasının hedeflendiğini bildirdi.
Televizyon ekranlarına, her akşam saat 21.30'da gelen ve çocuklar için uyku zamanını hatırlatan "İyi Uykular Çocuklar" animasyonunun da RTÜK ve TRT Genel Müdürlüğünün iş birliğiyle yenilendiğini belirten Yerlikaya, izleyicilerin taleplerini dikkate alarak animasyonlardan birine yayını bastırmayacak şekilde anlık bir ses efektinin de eklendiğini söyledi.
Konuşmaların ardından RTÜK Kamuoyu, Yayın Araştırmaları ve Ölçme Dairesi Başkanı Şemsettin Gürpınar, araştırmaya ilişkin sunum yaptı.