Birçok yeni programın yayına girdiği 2004 yılı, aslında televizyonda eskiye en çok rağbet edilen yıllardan biri oldu. Çünkü yeni yapımların tamamının işlendiği temalar ve konular, daha önce kullanılanlar arasından seçildi. Yılın öne çıkan programlarına bakıldığında bu durum belirgin hale geliyor. 2004e damgasını vuran kaynana Semra Hanım fenomeni, Avrupa ülkelerinden ithal edilen Biri Bizi Gözetliyor formatından geleneksel gelin-kaynana kavgasına dönüşü simgeliyordu. Önümüzdeki yıl da bu tür programların yine gelin-kaynana teması üzerinden şekillenmeye devam edecekleri bu tahmini doğruluyor. Diziler, bu yıl da yükselişini sürdüren bir program türüydü. Ancak giderek konuların birbirini tekrar etmesi ve özellikle Yeşilçam melodramlarına benzemeleri tartışma yarattı. Daha önceki yıllarda öne çıkan bir yarışma biçimi olan Popstarın evrimi ise ilginç bir noktaya dayandı. Devam eden Popstar yarışmalarının havası giderek sönerken, öne çıkan Türkü Star yarışması Anadolu Ateşi oldu. 2004te ekrana damgasını vuran kişiliğin kim olduğu sorulsa, yanıt tartışmasız Semra Hanım olur. Showda yayımlanan Gelinim Olur Musun yarışmasında gelin adaylarına karşı takındığı tutumla, en son da oğlu ile evlenmeye karar verdiği kızın evliliğine karşı çıkmasıyla gündeme geldi ünlü kaynana. Reyting rekorları kıran program, Türkiyenin AB üyeliği ile ilgili önemli gelişmelerin yaşandığı 17 Aralık akşamı bile en çok izlenen program olması, bir ara yüzde 78 izlenme payına ulaşması, tartışmalara konu oldu. Gelinim Olur Musun yarışmasını kopyalayan bir başka kanal ise benzer bir formatta Size Anne Diyebilir Miyim adlı bir yarışma başlattı. Eve kapanma ve gözetleme teması üzerine çeşitlenen yarışmalar, Biri Bizi Gözetliyor ile başlamıştı. Gönül meselelerinin reytinge olumlu etki yaptığını keşfeden yapımcılar, deneme-yanılma yoluyla Size Anne Diyebilir Miyime kadar ulaştılar. Ancak dönüp dolaşıp geldikleri noktanın en yaygın kavga konularından olan gelin-kaynana çatışması olması düşündürücü. Çünkü Batıdan ithal edilen formatlardan yola çıkmalarına karşın en kolay ve bilinen geleneksel bir temaya dönmüş oldular. Televizyon yapımcılarının vazgeçemediği diziler, 2004te de ekranda en çok yer bulan programlar arasında yer aldı. Ancak bu yıl iyice tekrara düşmeye başladılar. Sayıları arttıkça konuları birbirine benzeyen ve çalıntı tartışmaları yaşanan diziler, en çok da Yeşilçam melodramlarını andırmaya başladı. Örneğin, dizilerin hemen hepsinde yaşanan olayların başında çocuk kaçırma geliyor. Asmalı Konak, Zerda, Kınalı Kar dizilerinden sonra Bir İstanbul Masalı iki çocuk kaçırmayla lider oldu. Bunun ardından iki erkeğin aynı kızı sevmesi geliyor. Bir İstanbul Masalı ve Perçemde iki kardeş, Haziran Gecesinde ise iki dost aynı kıza aşık. Hemen hepsi, konusunu Yeşilçam filmlerinden aldığı öne sürülen diziler arasında 2004te ilk kez ortaya çıkan yeni bir program türü ise, ak sakallı dedelerin dersler verdiği, iyilerin kazandığı, kötülerin cezasını bulduğu etme-bulma temalı dramalar oldu. Her bölümünde kısa öykülerin canlandırıldığı, iyiliklerin karşılıksız kalmadığı, kötülerin cezalarını bulduğu dramlar, Samanyolunun yedi yıldır sürdürdüğü Sır Kapısının reyting listelerinde yukarı sıralara tırmanması üzerine diğer kanallar tarafından kopyalandı.Ancak bunlar da aslında, eski dini hikayelerin ve hurafelerin televizyon programı şekline sokulmuş biçimiydi.Özellikle Atv ve Show versiyonları hurafe kaynaklı yapımlardı. Televizyonda geçen yıl böyle geçti. Aslına bakarsanız yeni bir şey de olmadı. Önümüzdeki yılların beyaz ne getireceği, beyaz camdan ne götüreceğini şimdiden kestirmek güç. Biz ona hakim olamıyoruz. Çünkü, seyirciyi tutsak edip ekrana bağlayan televizyonun egemenlik alanı genişlemeye devam ediyor.