Sevmenin olmazsa olmazlarından biri de dikkat kesilmektir.
Sevdiğinize dikkat kesilmek.
Birisini sevip sevmediğiniz ya da sevilip sevilmediğinizi ölçmek için terazidir dikkat kesilmek.
Eşlerle, ergenlerle, çocuklarla, yaşlılarla çalışırken hep geçer konuşma içinde?
Seviyor musun? Sevildiğini hissediyor musun?
Annen baban seni seviyor mu bunu hissediyor musun?
Çocuklarını seviyor musun?
Genellikle evet derler. Bazen emin değilim. Bazen de hissetmiyorum.
Nasıl bilebilirim? Beraberken tüm dikkatini veriyor musun? Sana dikkatini veriyor mu?
İnsan, Allah, eşya, hayvan, bitki, çevre…sevdiğimize dikkat kesiliriz.
Dikkat kesilmek, önemsemekle, değer vermekle, vakit ayırmakla olur.
Bunlar da disiplinli olmayı gerektirir. Her önüne gelenin yapabileceği bir şey değil.
Disiplinli olabilmek tahammül edebilme yetisini gerektirir.
O da sabırla olur.
Sabrı olmayanın sevgisi de olmaz.
Tembeller sevemez.
Peki sabrederek tahammül ederek disiplinli olmayı öğrenerek sevmek artar mı?
Evet artar.
Sürekli yatırım yaptığınız bir hesabınız varsa giderek çoğalır.
O zaman soruyorlar. Neden?
Neden disiplin, sabır ve hatta sevmek zorundayım?
Çünkü önemsenmek, değer görmek ve sevilmek istiyorsun.
Var olmak istiyorsun, ilişki kurmak zorundasın, diğerleriyle birlikte yaşıyorsun.
Dikkat kesilirsen dinlersin, öğrenirsin. Özellikleri nedir? Neye ihtiyacı var? Ne istiyor? Ne söylüyor? Ne anlatıyor?
Anlarsan tanırsın, yakınlaşırsın. Düşmanlığın azalır.
Elindeyse gücün yetiyorsa ve istiyorsan ihtiyaçlarına karşılık verirsin ve onun yanında var olursun. Sevilirsin.
Sevildikçe diğeri sana dikkat kesilir ve senin de ihtiyaçların karşılanır.
Sevmek bir çok huyla karıştırılır. Aşkla, hırsla, hasetle, korkuyla, kontrol etme isteğiyle, fedakarlıkla…
Bunlar da kısmen içinde olmakla birlikte tek başına sevmek değildir.
Sevmek bütün insanların, olgun insanların işidir. Diğerine bağımlı olmadan bağlılığı becerebilen, almaktan çok vermeyi yeğleyen, verirken de mantıklı veren, bazen de vermeyen.
Allah bizi seviyor mu? Çok soruluyor.
O bize dikkat kesiliyor. Her an görücü ve işitici. Önemsiyor. Değer veriyor. Ateşten korunalım diye sürekli vesileler çıkartıyor. Bazen hesapsız veriyor. Bazen vermiyor. İlgileniyor. Umursuyor. Muhatap alıyor. Uyarıyor. Sonra bağışlıyor. Sınırsız ve sonsuz nimetler vadediyor.
Allah’a kızgın insanlarla konuşuyorum. Ondan yazdım bunları. Zihinlerindeki Allah’ı incelediğimizde, her birisinin sıfatları farklı farklı, genellikle de küçükken bizi yetiştirenlere benziyor. Korkutucu. Ezici. Koşullu seven. Psikopat. Öfkeli…bunlar danışanlarımın ifadeleri. Böyle söylüyorlar.
Onlara da kendimize de zihinlerimizdeki Tanrı kavramını yeniden gözden geçirmeyi öneriyorum. Yaratıcıyı bize kendini anlattığı sıfatlarıyla , Peygamber sav in anlattığı gibi yeniden öğrenelim derim. Bunu önermek için yazdım bütün bunları. Bu Ramazanda Kur’an okumayı öneriyorum. Anlamını asıl. Yeni baştan öğreniyor gibi. Eski bildiklerimizi unutarak. Yeniden, yeni bir gözle ve anlayışla.
Biz de dikkat kesildiğimiz kadar severiz. Nerdeyse dikkatimiz, neye yoğunlaşmışsa zihnimiz, en çok neyle meşgulsek. Onu severiz.
Yaratıcıya dikkat kesilmek bizi daha çok sevilir yapacak.
O’nu daha çok sevmeyi de yine O’ndan isteyelim.
Aman niyazdan geri durmayalım.
Diyor ki Furkan suresinde: “Dualarınız olmasa ne değeriniz var”
Dua da disiplin işidir. Dikkat kesilme işidir.
Değer isteyen, değerli olmak isteyen pek çok insan var.
Niyaz. Niyaz. Niyaz. Bir de gözyaşlarıyla olursa…
Dr Faik Özdengül
fozdengul@gmail.com