Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ve ART TV’de tekrarlanan, Fırat Kozok'un haberine göre, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 14 Ocak 2000'de konuk olduğu Avustralya'nın SBS Radyosu'nda terörist Abdullah Öcalan için iki kez "Sayın Öcalan" ifadesini kullandığı ortaya çıktı. Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde, "Sayın Öcalan düşüncelerinin değil, şu anda, almış olduğu kellelerin hesabını veriyor. Bense düşüncemden dolayı 4 ay hapis yattım, aramızdaki fark çok büyük" diyor. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk 'ün, 6 ay hapis cezasına çarptırılmasına neden olan "Sayın Öcalan" ifadesini Başbakan Erdoğan'ın da kullandığı ortaya çıktı.
Siz olsanız, daha önce vermiş olduğunuz bir mülakatın yeniden gündeme getirilmesi ve yapılan ciddi hatayı size hatırlatsalar ne yaparsınız. Beklenen, o bir hata idi. Asla böyle bir düşüncemiz olamaz der olayı kapatmaya hatta unutturmaya çabalarsınız. Ama siz Kasımpaşalı olarak ünlenmek ve bundan gurur duyan bir manzara göstermek isterseniz ne yaparsınız. Hele ananı da al git diyecek kadar hırçın, askerlik yan gelip yatma yeri değil diyecek kadar bazı kutsallara duyarsız iseniz o lafları yutmaz daha da saldırgan olur ve siyasette lafı yere düşürürsünüz. Gerçi ulan lafını ilk defa duymadık ama başbakanlardan pek alıştığımız bir söz olmadığından yadırgadığımı söylemek lazım.
Olaydan hemen sonra AKP Genel Başkanı olarak parti örgütünün toplayan Başbakan, verdi veriştirdi. Oysa ben o toplantı da konuya açıklık getirecek bir açıklamada bulunacak sanıyordum. Yapmadı. Dana da saldırgan bir tutumla başkalarına yüklendi. Özrü kabahatinden büyük açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) genel merkez binasının açılışını yaparken CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın kendisi hakkındaki eleştirilerine sert şekilde tepki göstererek, "Kalkıp Tayyip Erdoğan'ı terörist başıyla aynı kefeye koymaya kalkıyorlar. Kimsin sen yahu. Nasıl kalkar da sen Erdoğan'ı terörist başıyla aynı kefeye koymaya kalkarsın" diyor. Türkiye'nin gerilim ortamına çekilmek istendiğini de belirten Erdoğan, "İnşallah gerilimin tarafı da olmayacağız. Bazen çok susuyoruz, susuyoruz, susuyoruz. Arkadaşlarımıza, 'Siz cevap vermeyin, varsın onlar versin, istedikleri gibi belden aşağı vursunlar' diyoruz, ama bazen tabii insanız yani, bizim de sigorta atıveriyor" şeklinde konuştu. Sayın Baykal’ın kim olduğunu Sayın Başbakan bilmiyor olabilir. Hatırlatmakta fayda var. Sayın Baykal kronik muhalefetin başkanıdır. Eğer bu hataları yapmasanız öyle de kalmaya devam edecek.
Hikayeyi bilirsiniz. Sezar hızlı adımlarla senatoya gitmektedir. Yolunu yaşlı bir kadın çevirir ve bir sürü isteklerde bulunur. Sezar vakit kaybından dolayı kızar. Çabuk ol kadın der işlerim acele. (Anlaşılan onunda sigortası atmak üzere). Kadın gayet sakin cevap verir “sende Sezar olmasaydın”. Sigortası atman üzere olanlara söylenecek söz bence budur. Sizde başbakan olmasaydınız. Kızmaya, seviyeyi bozmaya hakkınız yok.
u arada sürekli olarak hatırlatılan ve gündemde tutulmaya çabalanan bir konu var. Tencere dibin kara misali. PKK’yı meclise CHP’nin getirdiği konusu. Tarihe bakınca bu doğru. O günleri hatırlayacak olursanız meclisin açılış yemin törenlerinde neler olmuştu. Bayraklı protestolar, yemin etmemeler. Meclis çatısı altında tarihte rastlanmayan olaylar. Bundan CHP’nin sorumlu olduğu da doğru. Fakat o zaman adı SHP olan partinin başında İnönü var. Eğer Baykal bu konuda müspet ve destekleyen bir söz ve tavır sergilemişse söylenenler doğrudur. Ama öyle olmadığını biliyoruz.
Buna karşılık tezkere günlerinde Talabani’nin mecliste 79 adamından bahsetmesine susanlara ne diyeceksiniz. Öcalan’dan sonra Barzaniye de sayın diyenlere ne diyeceksiniz. Barzani’nin seçimlerde bize en yakın olan AKP, başka birinin seçimlerde kazanması ilişkilerimizi bozar lafına ne diyeceksiniz. Milliyet gazetesinde yayınlanan biz kimiz anketinde DTP nin kendine en yakın parti olarak AKP yi göstermesine ne dersiniz. Örnekleri çoğaltmak tencere dibini anlatmaktan başka neye yarayacaktır.
Önümüzde cumhurbaşkanı seçimleri var. Tayip Erdoğan bu suçlamalarla o makama çıkmamalıdır. Düşünün ki bir ülke, adamın birini binlerce insanın katili olarak yargılıyor ve mahkum ediyor. Örgütünü her aşamada terör örgütü olarak kabul edildiğini söylüyor sonra da o devletin başında suçlanan adama Sayın diyen biri oturuyor. Bunu kabul etmek mümkün değil.