Benim’o, Tamdabu, Hoşbeş, Tadında ... / Eti Gıda A.Ş.
Eti Gıda A.Ş.’ye hem teşekkürlerimiz söz konusu, hem de sitemlerimiz. Ürünlerine verdikleri isimlerin önemli bir kısmı Türkçe. İçimizi ısıtan ve bize asla yabancı gelmeyen isimler:
Benim’o, Tamdabu, Hoşbeş, Tadında, Tutku, Elbette, Kaymaklım, Burçak, Karam, Pay Kek Şekl-i Şahane, Puf… Bundan dolayı kendilerine minnettarız.
Ancak, bunlardan ikisinin yazılışında ciddi sıkıntılar var: “Tamdabu” ve “Benim’O”... Bir gün, bir markette alışveriş yapıyorum. Hâllerinden üniversite öğrencisi oldukları belli olan üç genç kız, bisküvi reyonunda hararetle bir şey tartışıyorlar.
Tartıştıkları konu, tezgâhtaki bir ürünün markası. Üçü de birbirine soruyor: “Tamdabu ne demek?”, “Tamdabu nece?”. Ürün adı kurallara aykırı şekilde yazılınca, bir belirsizlik ortaya çıkmış.
Tartışma sürerken, kızlardan birinin aklına, o ürünün reklam filmi geldi de, tereddütler giderilmiş oldu. “Aradığınız ürün tam da bu.” tezinden yola çıkarak ürüne “Tamdabu” denmişti, “Tam da Bu”, bir de düzgün yazılmış olsaydı...
Ntv (En-Ti-Vi) / Nergis Holding / Doğuş Holding
Nergis Televizyonu, Türk Dil Kurumu’nun belirlediği kısaltmaların okunuş kurallarına göre söylersek, Ne-Te-Ve...
Yayın hayatına başladığında Bursa merkezli Nergis Holding bünyesindeyken, şimdilerde Doğuş Holding çatısı altında bulunan Ne-Te-Ve’de olması gereken en önemli değişiklik bir türlü gerçekleşmemişti.
Kanal isminin Türkçe kısaltma kurallarına göre okunması, “En-Ti-Vi” yerine “Ne-Te-Ve” denmesi.
Kurum el değiştirince, isim arzu ettiğimiz şekilde okunur diye bekledik, ama nafile. Ne-Te-Ve, Nergis Holding bünyesindeyken destan gibi bir e-posta gönderip yanlışlığın düzeltilmesini istemiştim.
Ancak bir cevap dahi gelmedi. Daha sonra da ben kahrettim, benzer bir e-postayı yeni yönetime göndermedim. Belki bunu yapmış olsaydım, düzelme sağlanacaktı. (Acaba?)
Ancak, kanal çalışanları; öyle içten, öyle candan, öyle hevesle “En-Ti-Vi” diyorlar ki, bizi tabir-i caizse canevimizden vuruyorlar ve biz de tezimizi ısrarla savunmaktan biraz vazgeçiyoruz.
Dilerim; aynı içtenlik, aynı heves ve heyecan “Ne-Te-Ve” derlerken de söz konusu olur. Ve inşallah biz de o günleri görürüz.
Radyo Üniversite / Selçuk Üniversitesi
Üniversite televizyonumuzun adı Ün-Tv, kurallarımıza uygun. Ama radyomuzun adında böyle bir güzellik yok: Radyo Üniversite. Dilimizin tamlama kurallarına tamamen ters bir yapılanma.
Zannederim bu terslikte rol oynayan en büyük etken, sunucu gençlerimizin hevesle ve heyecanla “Radyo Üniversite” demeleri oldu. Sanki, “Üniversite Radyosu” dedikleri zaman bu ahenk kaybolacakmış gibi düşünüldü ve bu konunun üzerine gidilmedi.
“En-Ti-Vi”, bizim için kötü bir örnek oldu. Atalarımız, “Kötü emsal, misal olmaz.” demişlerdi. Ama, biz bunun tersini yaptık. Oysa, örnek olması gerekenlerden ve Türkçenin kurallarına harfiyyen uyacaklardan biri de bizdik.
Sırf gençlerin hevesi kaybolmasın diye, pek çok şeye göz yumuyoruz. Sonra da galat-ı meşhur durumuna getirdiğimiz yanlışlardan kurtulmak için boğuşuyoruz. Yeter ki “Radio University” demesinler…
Sıcak Lavaş Nezaretinde Açık Büfe Köy Kahvaltısı / Bazı Lokantalar
Malum olduğu üzere, “nezaret” kelimesi iki ayrı yerde kullanılır:
1. İl ve ilçe emniyet müdürlüklerinde suçluların bir süre gözetim altında tutuldukları ve misafir edildikleri yerlere “nezaret” ya da “nezarethane” denir.
2. Söz konusu kelime, “Okulumuz öğrencilerinden bazıları Türk Dili Okutmanı Şakir Tuncay Uyaroğlu’nun nezaretinde Karaman’a giderek Dil Bayramı’na katıldılar.” cümlesinde olduğu gibi, “birinin sorumluluğunda” anlamını taşıyacak şekilde kullanılır.
Ancak, “sıcak lavaş eşliğinde” ya da “sıcak lavaşla beraber” demek varken; kullanıldığı yerlere dikkat etmeden, sunulan ikrama “nezaret”i katmak epeyce tuhaf olmuş.