Türkiye İmam Hatipliler Vakfı Genel Başkanı Ecevit Öksüz, 251 şehit verdiğimiz 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ tarafından girişilen hain darbe teşebbüsünün aziz milletimizce püskürtülmesinin altıncı yıldönümünde bir basın bildirisi yayınladı. Öksüz bildiride şu görüşlere yer verdi:
“Vatanımızın, ülkemizin ve milletimizin birlik ve bütünlüğüne kasteden 15 Temmuz darbe girişimini bir yıldönümünde daha şiddetle lanetliyor, hain işbirlikçi zihniyeti tüm detayları ve uzantıları ile birlikte tel’in ediyoruz.
Milletin silahlarını millete doğrultan, milletin evlatlarını birbirine düşman kılmayı amaçlayan ve bu vatanın evlatlarını şehit ederek her türlü mel’un hareketi mubah görecek kadar alçalan FETÖ mensuplarının ve her türlü terör organizasyonunun karşısında dimdik ayakta, vatan ve millet aşkımızla, tüm darbelere dur diyecek enerjimizle sivil toplum ve İmam Hatipliler olarak milletin ve milli iradenin temsilcilerinin yanındayız.
15 Temmuz’u iyi okuyabilmek için 28 Şubat’ı da iyi anlamak gerekmektedir. 28 Şubat ve 15 Temmuz bir birinin ruh ikizidir ve aynı kaynaklardan beslenmişlerdir. Geriye dönüp baktığımızda hedeflerin aynı olduğunu görüyoruz. Hedefleri müminlerin rahat bir yaşam alanı bulmalarını engellemek ve güçlü bir Türkiye’ye dur demektir. İkisinin de hedefi ümmetin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine giden yolda Türkiye’nin öncü rol üslenmesine engel olmaktır. Yani buradan hareketle şunu net bir şekilde ifade edebiliriz ki, 15 Temmuz’la 28 Şubat’ın hedefleri aynı, aktörleri farklıdır. 28 Şubat’ın kendi içerisinde failleri özneleri daha çok ulusalcı kemalistler iken, destekçisi ve işbirlikçisi FETÖ ve müntesipleri olmuştur. 15 Temmuz’a baktığımızda ise 15 Temmuz’un failleri ile taşeronlarının yer değiştirdiğini görüyoruz. 28 Şubat’ın işbirlikçileri 15 Temmuz’da fail noktasına dönüşmüşler, 28 Şubat’ın failleri de 15 Temmuz’da destek kuvvet rolünü üstlenmişlerdir. O yüzden zihin yapıları farklı değildir. Sonuç olarak 28 Şubat aynı zamanda 15 Temmuz’a açılmış kapıdır.
Vatanımıza göz diken, harim-i ismetimize el uzatan tüm hainleri ve işbirlikçilerini bir kez daha lanetliyoruz. 15 Temmuz’da millete ve milletin temsilcilerine namlu yöneltenler, haince bir işgal girişiminde bulunarak milletin iradesine ipotek koymak isteyenler, yerli ve yabancı işbirlikçileri ile birlikte bu vatanın ve milletin değil, haçlı zihniyetinin tarafıdır.
Tarihin her döneminde olduğu gibi, milletin tercihine ipotek koymaya kalkışanlara aziz milletimiz asla izin vermeyeceğini 15 Temmuz’da bir kez daha göstermiştir. Bundan böyle de bu türden her girişim, karşısında aziz vatanımızın özbeöz evlatlarını bulacaktır. Her karışı şehit kanlarıyla sulanmış bu topraklar üzerinde kurulan tüm oyunları bozana, birliğimize göz diken hainler temizlenene kadar milletimiz, yeri geldiğinde meydanlarda, yeri geldiğinde seccadesinin başında, yeri geldiğinde ise işinin başında, ailesinin yanı başında ve hatta gerekirse savaş meydanında cansiperane milli irade nöbetini sürdürecektir. Bu irademize asla ipotek koymalarına izin vermedik, vermeyeceğiz.
15 Temmuz bu açıdan tüm dünyaya sağlam, dik, diri bir duruşun mesajını net olarak vermiştir.
15 Temmuz; yeniden, bir kez daha dirilişimizin ve hak-batıl mücadelesinde safları sıklaştırarak direnişimizin, yeni Türkiye’yi inşa ve ihya etme azmimizin sembol tarihidir.
15 Temmuz ruhunun her daim dimdik ayakta duracağına olan inancımız tamdır. Bu ruha ilişmek isteyen her türlü iç ve dış mihraklar, asla bu ruhu bozamayacak, bu ruhu yaşamamıza ve nesiller boyunca yaşatmamıza engel olamayacaktır.
Türkiye’nin geleceği için bir milat olan bu destansı mücadelenin ruhunu yaşatmak, hür iradelerimize ve vatanımıza sahip çıkma duygusunu her daim canlı tutmak için sorumluluk duyan herkesin ve her kesimin elini taşın altına koyması gerekmektedir. Biz kendimiz, coğrafyamız, İslam coğrafyası ve ümmet için, geleceğimiz ve inandığımız değerler için bu ruhu ayakta tutmalıyız. Emperyalizm bu toprakları gelecekte de rahat bırakmayacaktır. Her zaman içimizden satın aldıkları hainler olacaktır. Unutmamak gerekir ki; yurtdışında bazı ülkelerdeki ağları kısmen tasfiye edilmiş olsa da FETÖ, istihbarat örgütlerinin aparatı olma özelliğini yitirmemiştir ve pes etmeyecektir. Bize düşen görev ise, her daim hazırlıklı olmak, Sivil direnişin hayati bir sosyalleşme konusu olarak çocuklarımıza ve gençlerimize ulaştırılmasını sağlayarak, birlik beraberlik içerisinde bu ruhu ayakta tutmaktır.
Bu vesileyle 15 Temmuz şehitlerini ve ülkemizin, milletimizin bugünlere gelmesinde kanıyla, canıyla katkısı bulunan tüm şehitlerimizi rahmetle minnetle yad ediyor, gazilerimizi hürmetle, muhabbetle, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”