Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, iş fırsatları ve özel yatırımların artarak devam ettiğini belirterek, "Türkiye'nin büyümesiyle alakalı olarak iyimseriz. Türkiye'nin yüzde 5'in üzerinde reel büyüme düzeyini devam ettirebileceğine inanıyoruz" dedi.
Şimşek, Türkiye İhracatçılar Meclisince (TİM) Gaziantep Divan Otel'de düzenlenen, "Büyükelçiler Buluşması" programında, Türkiye'nin ekonomik performansını yaptığı sunumla değerlendirdi.
Büyüme rakamlarına değinen Şimşek, "Bir kere uzun vadedeki büyüme fırsatının yavaşlamamış olduğunu, hızının düşmemiş olduğunu görüyoruz. Bunun aksini gösteren hiçbir kanıt bulunmuyor. 2015'in ortasından 2016 sonuna kadar bütün terörist saldırılar, jeopolitik konular ve iç siyasetteki bazı sorunlara rağmen uzun vadeli büyüme potansiyelinin hızında düşüş gösteren bir kanıt yok elimizde. Bir V şeklindeki toparlanmayı, geçen seneden beri, geçen seneki yavaşlamadan bu yana yaşamaktayız. İş fırsatları, özel yatırımlar artarak devam ediyor. Küresel anlamda arka plana baktığımızda bizi destekleyici mahiyette olduğunu görüyoruz. Türkiye'nin büyümesini destekleyici mahiyette olduğunu görüyoruz. Politikadaki belirsizlikler azalmakta ve jeopolitik gerilimler de umuyoruz ki daha da çözülecek, ortalık rahatlayacak" diye konuştu.
Türkiye'nin istihdam ürettiğini kaydeden Şimşek, 2007'nin sonundan bu yana 7,8 milyon kişiye iş imkanı yaratıldığını aktardı. Bu yılın ilk 6 ayında 700 bin kişinin istihdam edildiğine dikkati çeken Şimşek, "Yani bunu 2006-2016 dönemi ortalamasıyla 10 yılın ortalamasıyla kıyaslarsak burada 2,2 hattına bir çıkış söz konusu. Aslında biz bu yüzden Türkiye'nin yüzde 5'in üzerinde reel büyüme düzeyini devam ettirebileceğine inanıyoruz. Çünkü iş yaratıyoruz. İş de büyümeyi destekler, istihdam büyümeyi destekler." ifadelerini kullandı.
- Yatırımlar artacak
Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada yaşanan olaylar, içerideki politik gerilimler, seçim atmosferleri gibi nedenlerle yatırımların biraz yavaşlamış olabileceğini ancak işin en kötü kısmını geride bıraktıklarını anlatan Şimşek, 2018'den sonra yatırımların hızlanacağını ve artacağını değerlendirdiklerini bildirdi.
Küresel finansal şartların Türkiye'nin lehine olduğunu vurgulayan Şimşek, bu süreçte çok sıkı bir para politikası takip ettiklerini, cari açığı kontrol altına aldıklarını söyledi.
Türkiye'nin terörle mücadelesine de değinen ve sunumundaki haritayı gösteren Şimşek, şöyle konuştu:
"Nihayet iyi haberler geliyor. Müttefiklerimiz, dünya, Türkiye bu DEAŞ altyapısını çökertiyoruz. Bu ilginç bir harita mesela, 2015'e dönersek DEAŞ'ın ne kadar toprak kaybettiğini ve gerçekten dramatik bir küçülme içinde olduğunu görüyoruz. Bu anlamda aslında vekalet savaşlarını bir kenara koyarsanız Türkiye, yerde birlikleri bulunan ki Suriye'de gerçekten DEAŞ'la sıcak savaş içerisinde ve 200 bin kilometrekarelik alanı Suriye'de özgürleştirmiş, DEAŞ'tan temizlemiş, yeniden okullar yapmaya başlamış, altyapı yapmaya başlamış, hastaneler inşa etmeye başlamış Suriye'nin bu bölgelerinde. Bu önemli zira Türkiye, bu saldırılardan ötürü DEAŞ saldırılarından ötürü de büyük acılar çekti. Bize gerçekten maliyeti çok yüksek oldu. Turizm olsun, ekonomide olsun, genel anlamıyla..."
Türkiye'nin güney sınırında duvar inşa ettiğini anımsatan Şimşek, şimdiye kadar bunun 700 kilometrelik kısmının tamamlandığını kaydetti.
- "Enflasyon tek haneye inecek"
Bir çok alanda ilerleme kaydedildiğini anlatan Şimşek, "O yüzden iyimseriz. Türkiye'nin büyümesiyle alakalı olarak iyimseriz. Türkiye yüzde 5 - 5,5'lik reel gayri safi yurt içi hasıla büyümesini devam ettirebilecek. Peki Türkiye iki haneli enflasyon konusunda ne yapacak. Buna engel olabilecek mi? Benim hükümetim bunu zaten gerçekten tek haneli rakamlara indirdi. Şimdi yüzde 10'un üzerinde belki bunu tekrar tek haneli rakamlara çekebilecek miyiz? İnanıyoruz ki çekebileceğiz. Umuyoruz ki bu sene sonra tekrar tek haneli rakamlara gelmiş olacağız" değerlendirmesinde bulundu.
Reel efektif döviz kurlarının düşüşte olduğunu anlatan Şimşek, "Burada biraz bağlantısızlık var belki ama turizm yine toparlıyor. Net turizm gelirleri neredeyse 30 milyar dolardan 18 milyar dolara düştü. Şimdi 19 milyar dolar civarında. Dolayısıyla iyileşme söz konusu, toparlanma söz konusu. İlerdeki aylarda da bunun yansımasını göreceğiz. Güçlü bir toparlanma olacak. Para politikalarının sıkılaştırılması lirayı demirlememizi sağladı" dedi.
Şimşek, Türkiye'nin mali disiplini sürdüreceğini de bildirdi.
- İkinci, üçüncü nesil reformlar gelecek
Hükümetin gerçekleştirdiği başarılı reformlar sayesinde refahın arttığını vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti:
"2019'dan sonra 2'inci, 3'üncü nesil reformlar gelecek. Bunlar Türkiye'yi yüksek gelirli bir ülke haline getirecek. Reform yapmak gerekiyor. Herkesin reforma ihtiyacı var. Türkiye'nin de ihtiyacı var. Çünkü biz sürdürülebilir, kapsayıcı dengeli ve yüksek bir büyüme oranı istiyoruz ve rekabet edebilirliğimizi artırmak, hassasiyetlerimizi, güçsüzlüklerimizi düşürmek istiyoruz. Azaltmak istiyoruz. Değer zincirinde üst basamaklara tırmanmak, tırmanmaya devam etmek ve dış mevduatla bağlantımızı azaltmak istiyoruz."
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Avrupa gerçekten dünyanın bu tarafında uluslararası ilişkilerini yürütmek istiyorsa Türkiye'nin de ekibinde olması lazım. Medeniyetler arasındaki diyaloğa inanıyorsa, eğer önemi varsa ki önemi var, dolayısıyla Türkiye'yi de unutmamaları lazım." dedi.
Şimşek, Türkiye İhracatçılar Meclisinin (TİM) Gaziantep Divan Otel'de düzenlediği "Büyükelçiler Buluşması" programında, 1980'lerde Turgut Özal'ın reformları sayesinde orta gelir düzeyine ulaşan Türkiye'nin, son 10 yıldaki reformlarla neredeyse yüksek gelir düzeyine yükseldiğini söyledi.
İnsan sermayesine, yani eğitime odaklanmanın önemine işaret eden Şimşek, "Eğitim, bütçedeki en büyük harcama kalemimiz. Eğitime harcanan para artık OECD ortalamaları düzeyine geldi ama getirisi bununla aynı düzeyde değil. Dolayısıyla eğitimde kaliteyi artırmak için reform yapmamız gerek." diye konuştu.
Öğrenci başına düşen öğretmen, sınıf başına düşen öğrenci gibi konularda ilerleme kaydedildiğini dile getiren Şimşek, "Artık kaliteye odaklanmak lazım, kalite de eksiklerimiz var. Mesela PISA değerlendirmelerini alırsanız Türkiye olması gereken düzeyde değil. Dolayısıyla bundan sonraki dönemde okul öncesi okullaşmayı destekleyeceğiz, önceleyeceğiz. Okul öncesi eğitimi zorunlu eğitim haline getireceğiz." ifadelerini kullandı.
Daha fazla makine, ekipman, Ar-Ge alanında yatırımlar görmek istediklerini vurgulayan Şimşek, "Yatırımlar toparlayacak ama yatırım iklimini geliştirmemiz, iyileştirmemiz lazım. Türkiye iş yapma kolaylığı açısından 190 ülke içinde 69'uncu. 69'uncu olmak kesinlikle açık bir şekilde kabul edilebilir değil. İlerleme kaydetmemiz lazım. Geçtiğimiz 1,5 sene içerisinde belki bu oldu ama yeterli değil. Küresel rekabet edilebilirlik anlamında ilerleme oldu. 2016-2017'de baktığımızda Dünya Ekonomik Forumu kapsamında 138 ülke içinde 55'inciyiz ama bu ilerlemeyi daha da artırmamız lazım. Doğrudan yabancı yatırımlarda son 15 yıldır çok önemli artışlar oldu. 185,4 milyar dolar düzeyinde." diye konuştu.
Şimşek, ekim ayında bir yeniden yapılandırma ve Türk Yatırım Bankasının yüksek teknoloji şirket kuruluşlarına destek vermesini içeren yeni çalışmaları olacağını bildirdi.
- Yargıda reform
Hükümetin gerçekleştirdiği yargı reformunu anımsatan Şimşek, şöyle konuştu:
"Dava süreleri aslında pek çoğunuzun tahmin edeceğinden kötü değil. OECD verilerine göre, ortalamalarla aynı düzeyde olduğumuzu görüyorsunuz. Sözleşmelerin uygulanmasına baktığımızda gerçekten yine Türkiye'nin iyi durumda olduğunu görüyoruz. Uluslararası yapılan etüdlerde olumlu sonuçlar geliyor. Adli süreçlerin kalitesi açısından baktığımızda burada siyasi konulardan asla bahsetmiyorum. Tamamen safiyane yargıyla alakalı konudur. Dünya Bankasından ve diğer çalışmalardan elde edilen verilerdir. Yargı süreçlerinin kalitesi aslında düşündüğümüz kadar kötü değil. Fakat bütün bunlara rağmen biz yine de iyileştirmek istiyoruz. O nedenle yargı reformunu başlattık. Uzman tanık sistemini getirdik. Yeni bir istinaf mahkemesi sistemini kurduk, adli süreçleri hızlandırmak açısından..."
Bu sene daha çağdaş bir arabuluculuk sistemi getireceklerini belirten Şimşek, "İhtisas mahkemelerini getiriyoruz ve bu şekilde çeşitli endişeleri ortadan kaldırmayı hedefliyoruz." dedi.
Şimşek, gelir vergisi reformunun parlamentodan geçeceğini umduklarını kaydederek, "Vergi usül yasası, harcama reformu, burada harcamaları önleyen bir reformdan bahsediyoruz ve performansa dayalı bir bütçelendirme reformun parçalarını kamu idaresinde oluşturmakta yeni bir sistem var artık, bir cumhurbaşkanlığı sistemimiz var. Bu şekilde Türkiye'nin kamu sektörünü de daha performans temelli bir kültüre kavuşturacağını umuyoruz." diye konuştu.
- AB ile gelinen durum
Türkiye'nin AB ile ilişkilerine de değinen Şimşek, şöyle devam etti:
"Bütün bu gazete başlıklarına ve ateşli söylemlere bakarsanız sanki uzun vadeli, Avrupa'dan, Batı'dan Türkiye'nin kopması gibi bir şey anlaşılıyor. Hayır böyle bir şey olmayacak. Türkiye asırlardır Avrupa'nın bir parçası. Avrupa Birliği yokken aslında, mevcut halini almamışken Türkiye oradaydı. Yani bir kaç asır geriye gittiğinizde...
Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı var. Türkiye'nin de Avrupa'ya ihtiyacı var. Niye AB Türkiye'ye ihtiyaç duyuyor peki? Çünkü ekonomik olarak birbirimize bağlı olduğumuz çok noktalar var. Türkiye, Avrupa'nın enerji tedarik güvenliği için, terörle mücadelesi için, mültecilerin iadesi anlamında gerçekten önemli bir ortağı. Avrupa gerçekten dünyanın bu tarafında uluslararası ilişkilerini yürütmek istiyorsa Türkiye'nin de ekibinde olması lazım. Medeniyetler arasındaki diyaloğa inanıyorsa, eğer önemi varsa ki önemi var, dolayısıyla Türkiye'yi de unutmamaları lazım. Türkiye, AB'nin Avrupa dışındaki dördüncü ihracat merkezi. Türkiye, oradan zaten önemli bir ticaret ortağı. Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı var, dolayısıyla beraber çalışmamız lazım."
Türkiye'nin de AB'ye ihtiyacı olduğunu vurgulayan Şimşek, "Çünkü Avrupa bir ilham kaynağı bizim için, bir referans noktası olarak görüyoruz. Bir takım standartlar anlamında, hukukun üstünlüğü, demokrasi standartları, kurumsal kalitemizi artırmak açısından Avrupa'ya bakıp, ilham almaya, örnek almaya çalışıyoruz. Türklere sorduğunuz zaman Türkiye AB üyesi olacak mı? Yarısından çoğu 'evet bir yerde olacak' diyordu. Ama 2017'ye geldiğimizde yüzde 81,3'ü Türk nüfusunun Türkiye'nin AB üyesi olacağını düşünmüyor. Bütün bu tartışmalardan çıkan sonuç bu. Bu algıyla realite arasında Türkiye ile ilgili büyük bir farklılık var aslında." ifadelerini kullandı.