Geçenlerde bir vatandaşımız alicenaplık göstererek vefat ettiği zaman sadece organlarını değil, kadavra olarak Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesinde anatomi derslerinde kullanılması için bedenini de bağışladı. Vatandaşımız bu güzel davranışıyla herkese örnek oldu. Toplumda organ nakli ve kadavra konusunda bir duyarlılığın oluşmasına da vesile oldu.
İnsan vücudu, tıp eğitiminin temel derslerinden biri olan anatominin kullandığı en önemli öğreticidir. Ölü insan vücudunun (kadavra) tüm ayrıntıları ile geleceğin doktorlarına tanıtılması ve öğretilmesi tıp eğitiminde büyük önem taşımaktadır. Dinimizde insanın dirisi kadar ölüsü de muhteremdir, mükerremder. Tıp Fakültesinde öğrencilere anatomi dersi veren bir hocamız gerçek insan kadavrasıyla her karşılaştığında o kimsenin ruhuna Fatiha Suresini okuduğunu söyledi. Bu vefalı tavır, insanın ölüsüne verilen değeri göstermesi açısından her türlü takdirin üzerindedir.
İslam açısından tıpta kadavra kullanılmasıyla ilgili DİB Din İşleri Yüksek Kurulu’muzun görüşünü nakletmek istiyorum. Gerek organ ve gerekse kadavra bağışı konusunda tereddütleri olan kardeşlerimiz bu görüşten istifade ederler.
İslam’da canın korunması, hastalıkların teşhisi, tıp biliminin gelişmesi, bu alanda hizmet verecek elemanların yetiştirilmesi ve suçluların belirlenebilmesi gibi amaçlarla kadavra üzerinde çalışma yapmak; sağlığında şahsın kendisinin ya da ölümünden sonra yakınlarının rızasının alınması, çalışmalar sırasında insanın ölüsüne de saygı prensibinin gözetilmesi ve maddi getirinin söz konunu edilmemesi kaydıyla maslahata binaen caizdir.
İnsanın onurlu/saygıdeğer bir varlık oluşu ona sağılığında olduğu gibi ölümünden sonra da saygı göstermeyi gerekli kılar. Cenaze hakkında uygulanması gereken yıkayıp kefenleme, cenaze namazı kılma ve geciktirmeksizin defnetme gibi uygulamalar dinin birer emri olması yanında ölüye saygının da göstergesidir.
Yüzlerce yıldan beri kadavra üzerinde yapılan çalışmalar insan hayatını tehdit eden birçok hastalığın teşhis ve tedavisine, tıp alanında uzman kişilerin yetişmesine ciddi katkılar sağlamıştır. Kadavra üzerinde yapılan çalışmaların “adli tıp” faaliyetlerinin önemli bir bölümün oluşturması kadavra kullanımının toplum yararı açısında zaruret ve öneme işaret eden başka bir göstergedir.
İslam’ın genel ilkeleri, Hz. Peygamber’in sağlığa dair uyarıları (Buhari, Rikak, 1) ve tedavi ile ilgili hadisler (Müslim, Selam 69; Ebû Dâvud, Tıb, 1, 11) tedavi olma ve sağlığın korunması yönünde doğrudan ve dolaylı teşvik hükümleri içermektedir.
Tedavi işlemlerin verimli olması için insan vücudunun tanınması gerekir. Bunun için de fiilen insan bedeninde çalışmak gereklidir. Buna göre, kadavradan yararlanma dâhil, insanın canını ve sağlığını korumaya yönelik her türlü tıbbî çalışma bu nasların kapsamında yer alır. Buna bağlı olarak hastalıkların teşhisi, tıp biliminin gelişmesi, tıp alanında hizmet verecek elemanların yetiştirilmesi ve suçluların teşhisi için kadavra üzerinde çalışma yapılması bir zaruret olarak değerlendirilir.