Sözün en başında ortaya koyalım ki, Allah'ın yardımı, Recep Tayyip Erdoğan'ın da yüksek liderliği olmasaydı 15 Temmuz kalkışması bu kadar hasarsız ve bu kadar hızlı atlatılamazdı. O geceyi hatırlayalım. Bir manevi güç, kalkışmayı yapan hainlere karşı bu millete, aklın almayacağı bir incelikte yardım etti. Herkes sanki daha önce defalarca provası yapılmış bir haykırışla nereye gideceğini ve ne yapacağını bilen bir duruşla darbeyi püskürttü. Öte yandan defalarca prova yapan darbecilerin eli ayağı birbirine karıştı. Gecenin ilk saatlerinde emniyet ve halk tepelerine çöktü ve gözaltılar başladı.
Darbeci bu kitleyle mücadele, 7 Şubat 2012'den itibaren müstetir olarak devam etse de 17/25 Aralık'la alenileşti. 17/25 Aralık'tan 15 Temmuz'a kadar bir tarafta hükümet ve başbakanı Tayyip Erdoğan, öbür tarafta FETÖ ve lideri, halkı uzaklaşın/kucaklaşın davetleriyle ikana etmeye çalıştılar. Netice Tayyip Erdoğan'ı dinleyip uzaklaşanlar olduğu gibi, FETÖ'yü dinleyip kucaklaşanlar da oldu. Ve devlet, tüm uyarılara rağmen kucaklaşanlarla 15 Temmuz'dan sonra hesaplaşma sürecini başlattı.
15 Temmuz'un başarısız olmasıyla bu sefer sahaya 15 Temmuz'un sahipleri çıktı. Bir taraftan ABD, öbür taraftan AB, hemen arkalarında gölgeye sığınmış İsrail, alana bizzat indiler ve savaş müstetir olmaktan aleni olmaya dönüştü. Bu tarihten sonra Türkiye'nin, Suriye politikası dahil tüm rotası değişti. 15 Temmuz, Türkiye açısından malumun ilamı oldu. ABD, AB artık niyetlerini aleni olarak ortaya koydular. Bu, bizi özgürleştirirken, onları özellikle bölgede zayıflattı. Ve onlarca da anlaşıldı ki, Recep Tayyip Erdoğan nerede kazanmışsa orada mağlup edilecek. Yani an itibariyle ellerinde kalan tek koz sandık.
Bugün yaşadığımız ekonomik krizde de bu yapının ayak izleri var. Yerel ya da genel fark etmez bir seçimde geriletebilseler, bir kez teveccühü engelleyip tartışılır hale getirebilseler, cesaretleri artacak ve modern ötesi çalışmalarla bu hasarı büyütecekler. Muhtemelen Mart ayında yapılacak yerel seçimlerden önce bu modern ötesi yöntemlerin ipuçlarını, seçimlerde de kendisini göreceğiz.
O sebepledir ki, hakkımız olan şey ne ise haykırarak isteyelim ama küsmeyelim. Eleştirimiz varsa dibine kadar yapalım ama çemberin dışına çıkmayalım. Sırt dönmeyelim. Kişilerin, bu süreci müptezel duruşlarıyla zayıflatmasına izin vermeyelim. Tarla farelerinin verdiği hasardan dolayı hasadı terk etmeyelim. Tabii ki Mart seçimlerinde kimlerin aday olacağı çok önemli. Ak Parti'nin millette için için kaynayan aday hoşnutsuzluğunu görmesi çok daha önemli. İlk defa millet devleti kendisine hizmet eden bir kıvama sokabilmek için yakaladı ve omuz omuza gidiyor. Bu omuz denkliğini korumak ve eş zamanlı olarak güçlendirmek hayati önem taşımaktadır. Omuzlardan birinin zayıflaması geldiğimiz yere geri dönmenin başlangıcıdır.
Unutmayalım bir kez tökezledik mi, yüzüstü kapaklanma ihtimali tekrar dirilip ayağa kalkmaktan çok daha yüksektir. O ihtimalin vebali de tüm müsebbipler için çok ağır olur.