Tokluktan hasta olan bir toplum; Ramazan geliyor…

Fahri Kubilay

Son zamanlarda caddelerde kenar mahallerde kadın erkek yürüyüş yapanların yanı sıra bilinçli olarak doğa ile iç içe spor yapanlar, bisiklete binen insanların çoğalmasını görmek doğa ile iç içe olmak isteyen insanlar son derece keyif verici… 

Bu tür aktiviteleri yapanların sayısı az olunca bazen insan kendini yalnız hissedebiliyor ama son yıllarda durumun hiçte öyle olmadığı aşikâr.

Dada taşa gittiğimiz her arkadaşa şunu söylerim yapılan bilimsel bir araştırmada haftada üç defa temiz havada düzenli olarak 30 dakika yürüyüş yapan 70 yaşında bir adamın beyin hücreleri 25 yaşındaki bir insanınki gibi çalıştığı tespit edilmiş.

 Modern yaşam insanı çürütüyor, hele Türkiye gibi bilinçsiz bir yaşam tarzının hızla kabul gördüğü ülkelerde en önemli sorunlardan bir tanesi obezite yani fazla kilo,   yani çok yeme sorunu çığ gibi büyüyor. 

Eski insanlık belki  az  nimet  olduğundan   fazla   yiyecek  bulamayarak    yaşam  mücadelesi  verirken     kazancının    büyük   kısmını  yiyecek bulmak için  harcıyordu..

Şimdiki insanlık ise   çok   nimetten(müdahale  edilmiş, özelliğini kaybetmiş  yiyecekten) ,  çok  yemekten     hasta    olarak  daha  fazla yediği için    çok   yemekten tedavi  olmak için  harcama   yapıyor..  

 Yüz yıl önce yiyeceklerin tamamı neredeyse hepsi leziz,  hepsi temiz iken,  günümüzde ise uğradığı müdahale ile tüm yiyeceklerimiz aslı özelliğini kaybetti.

Kapitalizmin bizlere zorla dayattığı; ahlaksızlığı ile donattığı endüstri ve teknoloji, ilk olarak buğdayımızın genetik yapısını değiştirdi ya sonrası insanlar şişmanladı, hastalıklar arttı, huzur kayboldu.

 Zenginde hasta fakir de, köylüde hasta şehirli de, işçide hasta memur da, çocukta hasta annede hasta, bebek de, öğretmende hasta öğrencide hasta üreticide hasta tüketicide hasta.

Endüstrileşme sayesinde tohumdan başlayarak tüm süreçlerde müdahaleye uğradı. Her müdahale onu şifa olmaktan çok, dert haline dönüştürdü.

Endüstriyel işlemlerle vitamin, mineral, protein hatta yağ yapısı bozuldu, yok edildi.  Raf ömrü uzun olsun diye katkı maddeleri eklendi. Raf ömrünü uzatma adına,  yiyecek ve içeceklerimize yapılan müdahale ile bizlerin başına bu musibetler getirildi.

Bizim önce midemizi ıslah etmemiz gerek...

Önümüz ramazan bizim için  büyük  bir fırsat ..

Evet, yemeye mecburuz ama kendimiz için ailemiz için toplum için geleceğimiz için sağlığımız için temiz olanları aramaya da mecburuz.

Ramazan'ı 'beslenme festivaline' dönüştürmek, bu imkânı hovardaca israf etmektir.

Her gün iftarda ve sahurda yemeyi düşündüğünüz envai çeşit yiyeceğin  ne  olduğuna  nereden geldiğine  nasıl üretildiğine  bir bakalım.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.