Transnasyonal Kimlik

yazar-45

Çifte Loyalite ve Transnasyonal Kimlik

Hollanda siyasetindeki son gelişmeler, özellikle Türk kökenli siyasetçilerin içine düştükleri ikilem sosyal bilimlerde tartışılan ‘çifte loyalite ve transnasyonal kimlik’ kavramlarını tekrar gündeme getirdi. Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirinde ifade ettiği gibi: Ne yardan geçilir, ne serden…

Şimdilerde Hollanda’daki siyasi partiler Türk kökenli adaylarına sözde Ermeni meselesindeki görüşlerini adeta dikte edercesine ya evet ya hayır demelisin tavrını sergilemekteler. Üçüncü bir seçenek yok bu meselede sanki. Bireysel görüşünü söylemek, acaba şöyle de olmuş olabilir demek yok…

Dolayısiyle Hollanda’daki Türk kökenli siyasetçiler bu günlerde ne yardan ne de serden geçebilmekteler. Sözde Ermeni soy kırımı var deseler bir türlü, yok deseler bir türlü.

Ve Hollanda’da hava öyle oluşmuş ki, bu konuda her şey ne zaman tartışılmışsa tartışılmış, her şey bitmiş, karar verilmiş ve Türkler Ermenilere ‘genocide’ uygulamışlar. Bu görüş genel kabul görmüş. Genel görüşün tersinden bir şeyler söylemek ya da acaba demek sanki suç sayılır hale gelmiş. Böyle ne idiği belirsiz bir psikolojik atmosfer meydana getirildi Hollanda’da. Tartışmaya açmak sanki suç bu meseleyi.

Devamla sanki bu gelişmeler bazı Hollandalıların işine geliyor. Türklerin üzerine geliyorlar. İki şıktan birini seç diyorlar. Devamla Türkiyenin bu konudaki görüşü ya da tez’i sakat diyorlar. Sözde Ermeni soykırımnı kabul etseniz ne olur diyorlar. Olayı o kadar basitleştiryorlar ki, Türklerin bu konuda ne kadar hassas, neden bu kadar fazla direndiklerini bir türlü anlamak istemiyorlar.

Yıllardır yapılan Ermeni propogandalarıyla oluşturulan masumluk pozisyonu karşısında Türklerin soykırımı olmamıştır, savaş halinde karşılıklı katliamlar olmuştur açıklamasını çok inandırıcı bulmuyorlar Hollandalılar. Öyleki bizim içimizdeki bazı kanaat önderlerine bile bu masumiyet tezini kabul ettirmişler bile. Hollanda kamuoyuna hemen hemen her konuda açıklamalarda bulunan Türk kökenliler bile yapmış oldukları açıklamalarda sözde Ermeni soykırımı olmuş olabilir cinsinden ele avuca sığmayacak açıklamalar yaparak milletin aklını karıştırmaklar.

Ve tartışmalar dönüp geliyor çifte loyalite’ye ve çifte kimlik ya da transnasyonal kimlik anlayışına. Modern vatandaşlığın bir özelliği ya da globalizmin bireylere sunduğu böyle bir kimlik bu günlerde Hollanda’da tartışılmakta.

Bir birey birden fazla ülkeye ait olabilir mi? Sadakat gösterebilir mi? Cinsinden sorular sorulmakta ve debatlar organize edilmekte.

İşte böyle bir tartışma bu hafta Amsterdam’ın eğlence merkezlerinden Leidsplein’de bulunan de Balie kültür merkezinde organize edildi. Eskiden bizim solcuların uğrak yeri olan de Balie kültür merkezi bir ara muhafazakar Türklerin de takıldıkları ve kahve içtikleri merkezlerden birisidir. Çok eskilerden hatırlarım, özellikle 12 Eylü ihtilalinden kılpayı kurtulanların soluklandıkları bir merkezdi de Balie kültür merkezi. Uluslararası siyaset, kültür ve sanat konularının tartışmaya açıldığı de Balie Hollanda siyasetinin tartışıldığı, olgunlaştırıldığı, konuşulduğu merkezlerden sadece bir tanesidir…  Mesela önümüzdeki günlerde de Balie’de tartışılacak bir konu çok ilginç: Sol Kapitalizmi. Kapitalizmin güçlü tarflarının refah, istikrar ve hekeze özgürlük kavramlarıyla kombine edilmesi tartışılacak. Waterland düşünce klübü yeni bir sosyal kapitalist manifesto sunacak.

Bu merkez son günlerde Hollanda’da en çok tartışılan çifte loyalitenin tartışıldığı bir debata şahit oldu. Çok fazla kalabığın katılmadığı çifte loyalite tartışmasında tartışmacıların ortaya koydukları görüşler ilginçti.

Tartışmacılardan filozof Tarik Fraihi loyalitenin sadece ‘çifte loyalite’ olarak sınırlandırılamacağını, bir insanın değişen şartlara göre birden, ikiden bazen daha fazla türlerde loyal olabileceğini ve bu özelliğin çok tabii ve insani bir duygu olduğunu ifade etti. Çağdaş insan bir şekilde düyanın bir başka bölgesindeki gelişmelere ilgi duymakta. Oradaki gelişmelerden kendini sorumlu tutabilmekte. Oradaki insanlarla dayanışma içine girmekte. Bu transnasyonal sorumluluk küreselleşmeyle oluşan modern bir gelişmedir. Ancak bu gelişme Avrupalılar için çok normal olurken ya da dünyadaki meseleler için sorumluluk alma kolarak nitelendirilirken, aynı meselede müslümanların harekete geçmeleri hakim görüş tarafından yadsınmakta ve bazen tehlike olarak görülmektedir. Türklerin ve Faslıların ana yurtlarıyla çok yönlü bağları problematize edilmekte. Hollandaki son siyasi gelişmelerde hem siyasi partiler hem medya Türk kökenli adayları baskı altında tutarak olayı bir konuda farklı düşünebilmekten çıkarmıştır. Türkleri ya Hollanda ya Türkiye görüşünü seçin diyerek bir dayatma ile karşı karşıya bırakmıştır. Gençler katogorize olmaları yolunda zorlanmışlardır.   

Oysa bireylerin çifte veya çok yönlü sadakat göstermeleri ve transnasyonal kimlik sahibi olmaları modernitenin getirmiş olduğu yeni bir değerdir. Ve bu değer Hollandalı için de Türk ya da Fas’lı içinde geçerli olmalıdır. Arkasında art niyet aranmamaları ve gençlerin bir tarafı seçmeleri despotik olarak dayatılmamalıdır. Bu bir zenginliktir.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.