Bizim gibi sürekli eskilerden bahsetmeye başlayan kuşak için geçtiğimiz günlerde medyaya yansıyan haber gerçekten çok sevindiriciydi…
TRT, dünyada sadece İngiltere ve İsveç gibi birkaç ülkede uygulanmakta olan "arşivlerin detaylı olarak tasniflenerek reprodüksiyonların internetten kullanıcıya sunulması" uygulamasını hayata geçirmişti.
Bu haber gerçekten beni çok heyecanlandırdı. Çünkü TRT’nin ilk yıllarından itibaren iyi bir televizyon izleyicisi olduğumu düşünüyorum.
Hatta öyle ki İstiklal Marşıyla başlayan ve İstiklal Marşıyla kapanış yapan televizyondan bir dakika bile gözümü kırpmadığımı hatırlıyorum.
TRT, Nuran Devres ile yaptığı ilk açılış anonsunu 31 Ocak 1968’de yapmış… Bu açılış sonrası TRT, Türk halkının vazgeçilmezlerinden biri oldu…
Her evin baş köşesine konan televizyonlar yeni bir Türk ailesi konsepti oluşturdu. Artık misafirlikler de telefondaki dizi veya programlara göre dizayn edilmeye başlamıştı.
Kimi komşular Çarli’nin Melekleri için kapınızı çalıyordu, kimisi Dallas için, Kimisi de Flamingo Yolu’nu gözlüyordu…
Bizim gibi çocuklar ise Bonanza, Altı Milyon Dolarlık Adam gibi aksiyonların yanı sıra Kökler (Kunte kinte), Co, Fliper gibi dizileri bekliyorduk…
Bizden küçükler de Jetkililer, Şeker Kız Kendi ya da Uçan Kaz gibi çizgi filmlere rağbet ediyordu…
Adile Naşit’in Uykudan Önce’si ise her nedense küçük büyük herkesin izlediği bir programdı…
Cumartesi günleri ise ayrı bir mana ihtiva ediyordu, o gün Yeşilçam günüydü ve Cüneyt Arkın’dan Tarık Akan’a, Hülya Koçyiğit’ten Türkan Şoray’a jönler, aktrisler beyaz camda arzı endam ediyorlardı.
Bu yüzden televizyona sahip evler en çok hafta sonları misafirle dolu oluyordu. Televizyona sahip diyorum, çünkü o dönemde her mahallede yalnız birkaç evde televizyon bulunuyordu.
Pencerenin arkasından televizyon izleyen insan manzarasını bu nesil pek bilmez. Hafta sonu hatırlarım evlerin yalnızca odası değil, pençeleri bile komşularla dolu olurdu.
İşte TRT arşivinin sayfasına girdiğimde bütün bu hatıralar gözümde canlandı…
Kimler geldi kimler geçti şeklinde bir şarkı belki de TRT arşivlerini gördüğümde en çok mırıldandığım şarkı sözü oldu.
TRT’nin 200 bin saatlik arşivinde kimler yok ki…
Dönemin en çok beğenilen dizileri, Aşk-ı Memnu’dan tutun da, Kiralık Konak’a, Kartallar Yüksek Uçar’dan tutun da Küçük Ağa’ya kadar ses getirmiş pek çok diziye bu arşivden kolayca ulaşabiliyorsunuz…
Yine Arşiv çok gerilere kadar gidebiliyor, taa 1919 Sultan Ahmet Mitinginin görüntülerini bile bulabiliyorsunuz…
Türk siyasi hayatına damga vurmuş pek çok olay, pek çok kişinin görüntülerine ulaşabiliyorsunuz…
O herkesin dört gözle beklediği, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur gibi yasaklı sanatçıların bir kereliğine olsun göründüğü Yılbaşı programlarını izlemekse ayrı bir keyif veriyor.
Arşivde olay, yer zaman ve kişilere göre arama yapabiliyor, geçmişte çok uzun bir seyahate çıkabiliyorsunuz…
TRT gerçekten büyük bir işe imza atmış.
Sizler de benim gibi hala geçmişin siyah beyaz dönemlerinde yaşıyorsanız, bir tıkla nostaljinin zirvelerinde dolaşabilirsiniz….