ABD'de düzenlenen 58'inci başkanlık seçimlerini Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump'ın kazanmasının ardından, ülkenin enerji politikalarında köklü değişiklikler olması bekleniyor.
Ocak ayı sonunda resmi olarak ABD'nin 45'inci başkanı olacak Trump'ın enerji alanındaki planları, ABD Başkanı Barack Obama'nın Beyaz Saray'da 8 yıl boyunca yürüttüğü enerji politikalarıyla taban tabana zıt bir tablo ortaya koyuyor.
Seçim süresi boyunca pek çok kez enerji alanında yapmayı planladığı değişiklileri dile getiren Trump, ülkede "yeni bir enerji devrimi" başlatacağını, petrol, doğalgaz ve kömür üretimine ağırlık vereceğini ve bu alanlardaki düzenlemeleri hafifletmeyi hedeflediğini belirtmişti.
ABD Başkanı Obama, başkanlığı süresince yenilenebilir ve yeşil enerjiye ağırlık vererek, petrol, doğalgaz ve kömür üretiminde kısıtlamalara neden olan düzenlemeleri uygulamaya koymuştu. Trump'ın ise Obama'nın temiz enerji vizyonu kapsamındaki düzenlemelerini değiştirerek, petrol, doğalgaz ve kömür üretiminde kısıtlamaları kaldırması bekleniyor.
Cumhuriyetçi lider, 2008'deki kaya petrolü ve gazı devriminin ardından ABD'de hızla yükselişe geçen petrol ve doğalgaz üretimindeki uygulamaların değiştirilmesinin ekonomiye olumlu katkı yapacağını savunuyor.
ABD'nin enerji alanında dışa bağımlılığını tamamen ortadan kaldırmayı hedefleyen Trump, seçim çalışmalarında "petrol kartellerinin enerjiyi bir silah olarak kullanamayacağı bir dünya yaratmak" ifadesini kullanmıştı.
Trump, Obama'nın enerji alanında yaptığı kısıtlamaların ülke ekonomisine yaklaşık 2,5 trilyon dolar yük getirdiğini belirterek, Demokrat Parti başkan adayı Hillary Clinton'ın enerji planlarının da 5 trilyon dolara mal olacağını söylemişti.
Enerji alanında daha fazla serbestlik sağlanmasının gayri safi yurt içi hasılaya yılda 100 milyar dolar katkı yapacağını ifade eden Trump, bu durumun her yıl 500 bin kişiye yeni iş imkanı sağlayacağını ve gelecek 7 yılda ücretlerde yıllık 30 milyar dolardan fazla artış yaşanacağını açıklamıştı.
Trump, ayrıca, ABD'nin artan doğalgaz üretimi ve düşük gaz fiyatlarına karşın, ülkesinin daha çok nükleer santral yapması gerektiğini savunuyor.
Ülkede ticaret, enerji ve regülasyon alanlarındaki reformların ekonomiye yaklaşık 1,8 trilyon dolar tasarruf sağlayacağı tahmin ediliyor.
Günlük ham petrol üretimi 2008'de 5 milyon varil olan ABD'de geçen yıl bu miktar yaklaşık 2 kat artarak 9,6 milyon varile çıktı. Aynı dönem içinde doğalgaz üretimi de yıllık 566 milyar metreküpten 768 milyar metreküpe yükseldi. Böylece, ABD geçen yıl en fazla doğalgaz üretimi yapan ülke oldu.
- "İklim değişikliği bir aldatmaca"
Obama'nın 2013'te açıkladığı temiz enerji vizyonunda, ülkede karbon gazı salımlarını 15 yıl içinde yaklaşık üçte bir oranında azaltılması, 2020'ye kadar ABD'nin sera gazı salınımını yüzde 17 oranında düşürülmesi ve güneş, rüzgar, jeotermal enerjiden elektrik üretiminin iki katına çıkarması hedefleniyordu.
Trump ise bu düzenlemeleri, "miladını doldurmuş, gereksiz, işçiler için kötü ve milli menfaatlere aykırı" olarak değerlendirmiş ve bunların değiştirileceğini ifade etmişti.
İklim değişikliğinin bir "aldatmaca" olduğunu savunan Trump, geçen yıl aralık ayında 195 ülke tarafından kabul edilen ve geçen hafta yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması'ndan ABD'nin ayrılmasını gerektiğini belirtmişti.
Paris İklim Anlaşması'nda imzalayan ülkelerin üç yıl içinde anlaşmadan çıkmasını engelleyici bir düzenleme bulunuyor. Cumhuriyetçi lider Trump, anlaşmanın ABD ekonomisini olumsuz etkileyeceğini ve yabancı bürokratların ABD'nin enerji kullanımını kontrol etmesine izin vereceğini savunuyor.
Öte yandan, Obama'nın temiz enerji vizyonu nedeniyle ABD'de birçok kömür madeninin kapatıldığına ve çalışanların işsiz kaldığına dikkati çeken Trump, kömür madenlerinin yeniden işletilmesinin kömür ve çelik işçilerine istihdam yaratacağına işaret etmişti. Trump ağustos ayında yaptığı açıklamada, "Yollarda Amerikan arabaları, havalimanlarında Amerikan uçakları ve limanlarda Amerikan gemileri olacak. Bunlar Amerikan enerjisiyle yapılacak. Amerikan çeliğini bu ulusun omurgasına Amerikan işçileriyle oturtacağız. Yöntemimiz globalizm değil, Amerikanizm olacak." ifadelerini kullanmıştı.
- İran ile nükleer anlaşma
Donald Trump, aralarında ABD'nin de olduğu P5+1 ülkeleriyle İran arasında imzalanan nükleer anlaşmaya karşıtlığıyla biliniyor.
Dünyadaki en büyük tehdidin iklim değişikliği değil nükleer tehdit olduğunu ileri süren Trump, İran ile yapılan anlaşmayı olumlu bulmadığını ve anlaşmayla İran'ın daha da güçlendiğini belirtmişti.
Trump, İran'la varılan nükleer anlaşmanın özellikle İsrail için olumsuz olduğunu vurgulayarak, İran'a yönelik nükleer yaptırımların tekrar uygulanmasını, hatta iki katına çıkarılması gerektiğini bildirmişti.
ABD'nin İran ile yapılan nükleer anlaşmadan geri çekilmesi durumunda Ortadoğu'da güvenlik endişelerinin tekrar artabileceği ve bölgede nükleer silah yarışının tetiklenebileceği ifade ediliyor.
- Keystone XL petrol boru hattı
Trump, ABD'de yıllardır siyasi gündemin en üst sıralarında yer alan ve Başkan Obama'nın veto hakkını kullanarak durdurduğu Keystone XL petrol boru hattının yapımına da izin vereceğini açıklamıştı.
Başkan Obama, ABD Kongresi'nin projeyi onaylamasına rağmen Kanada'dan ABD'ye ham petrol sevkiyatını artıracak boru hattı projesini çevresel nedenler ve ulusal çıkarlara uygun olmayacağı gerekçesiyle veto etmişti. ABD Kongresi'ndeki Cumhuriyetçiler ise Obama'nın vetosunu "ulusal utanç" olarak nitelendirmişti.
Yeni dönemde Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olması nedeniyle ABD Kongresi'nde projenin yeniden gündeme gelmesi ve hayata geçirilmesi bekleniyor.